Habersiz Aşk

Bölüm 14

Sabah kalkar kalkmaz Can aramıştı Deniz'i.

"Aslı'yı neden vermiyorsun bana?"

"Neden mi çünkü sen benim kızıma iyi bakamayacağını düşünüyorum."

"Sanki sen çok iyi bakıyorsun. Çalışmaktan ve hamilelikten müthiş bakıyorsun."

"Senden iyi bakıyorum. O net."

"Çocuğumu o zaman bana ziyaret ettirmeye yolla."

"O gelemez. Sen geliyorsan evimin kapısı kızımız için her zaman açık."

"Vayy bu huyunu sevdim. Yarın sabaha ordayım sen bana konumunu at."

"Tamam atarım. Bekliyoruz seni New York'a."

Telefonu kapattıktan sonra kahvaltıdan önce çizimine başlamıştı. Her geçen gün karınları şişiyordu. Deniz'le Selin'in. Daha sonra kapı çaldı. Gelener Selçuk'la Ege'ydi.

"Yuh artık bende sizi işe gittiniz sandım. Meğerse orda yatmışsınız."

"Off sus Deniz. Başım zonkluyor zaten çalışmaktan. Sizler yokken şirlette çok yoruluyoruz. Bundan sonra haftada 1-2 gün böyle olacak durumlar."

"Geçin içeri ya hala laf yetiştiriyorsun. Aç mısınız?"

"Hayır uyumamız lazım."

Ege Deniz'e sert sert çıkışıyordu bu aralar. Deniz sinir oluyordu ama belli etmek istemiyordu.

"İyi tamam gidin yatın."

Servisin kornası çalıyordu.

"Haydi Aslı okula!!"

"Tamam annecim."

"Kendine iyi bak kızım." yanaklarından öpüp kızını yolladı.

"Off evde çok daralıyorum. Yemeğe gitsek ya senle. Burda ünlü bir restaurant varmış. Geldiğimizden beri hiç gitmedik. Ama dikkat et üstümüzü şık giyinmemiz lazım."

"Hadi tamam. Hızlı bir şekilde hazırlanalım. Anca kuaföre falan gideriz. Öğlene yetişiriz."

Deniz ve Selin kuaföre gitmeden önce şık bir şekilde giyinmişlerdi. Deniz; iki parça gibi duran ama normalde elbise olan bayağı dekolteli bir elbise giymişti. Nar çiçeği bir bustiyer gibi duran üst tarafı vardı. Ortasında kemer gibi duran siyah bir ayırıcı vardı. Altındada aynı renkte etek gibi duran diz altına kadar inen ama yırtmacı ta kısacık bir etek gibiydi. Ayakkabı olarakta mor süvet bir stiletto giymişti.

Selin; simsiyah askılı bir tulum altınada gotik bir kırmızı stiletto giymişti. Beraber öğlen saat 12'de kuaföre gittiler. Demiz saçını örgülü topuz yaparken Selin ise saçını alerin topuzu yaptırmıştı. Yaklaşık 4 saat sonra kuaförden çıkıp restauranta varmışlardı. Gerçektende ünlü bir yer olacak ki herkes düğüne gider gibi abşyeler giyinmişti. Deniz'le Selin arada bir gözlerini birini kestirip kıkırdıyorlardı. Restauranttan çıktıktan sonra Can aramıştı Deniz'i.

"Ben biletimi erkene aldım. Kapının önündeyim. Çalıyorum kimse yok."

"Aa biz Selin'le sen yarın gelirsin diye resrauranta geldikte bizde tam şimdi çıkmıştık. Geliriz 30 dakikaya yakınlardayız."

Aradan 30 dakika geçmiş eve gelmişlerdi.

"Waovv! Müthişsiniz."

"Saol tatlımda neden bana bunları evliyken sık söylemiyordun?"

"Çünkü sen Bora'yla beraber ilişki yaşıyordun."

"Ne!?"

"Sendende ondan boşanmak isteyip Defne'yle çıktım ya."

"Şaka mısın sen? Ben Bora'yla hiçbir zaman sevgili olmadım. Senle evlenmeden önce hariç."

"Ya biz senle sebepsiz bir şekilde mi boşandık?"

"Görünüşe göre öyle."

Beraber eve girip saatlerce sohbet ediyorlardı. Kapı çaldı gelen Ege ve Aslı'ydı. Belliki bugğn Ege Aslı'yı almaya gitmiş.

"Hoş.."

Ege, Can'ı görünce beti benzi attı Deniz'i yanına çağırdı.

"Ya bu adamın burda ne işi var neden haberim yok geleceğinden?"

"Çünkü beyefendi sabah kahvaltı yaparken söyleyecektim. Ama siz ben uyuyacağım deyince yapacak bir şey bulamadım." Sesleri bağırdıkları için ta içeri gidiyordu.

"Ya of ben içeri gidiyorum. Senle gerçekten uğraşamicam. Senin canın cehenneme tamam mı!?"

Deniz içeri ağlayarak girdi. Hamile olduğu için çok çabuk duygulanıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak odasına çıktı. Ege'de kapıyı tamamen sertçe kapadıktan sonra evden gitmişti.

Deniz Ege'den artık hoşlanmıyordu. Selin Deniz'in yanına gitti.

"Ya Selin. Ben Ege'den hoşlanmıyorum. Aşık değilim. Benim kalbim hala Can'da."

"Sende yuh yani."

"Ya kızım sen duymadın. Can benden beni Bora'yla sandığı için ayrılmış."

"Aaaa!!"

"Ya onun için Can'a aşığım hala anladın mı?"

"Ege'den boşanacak mısın?"

"Şu anlık bilmiyorum. Ama gidişat onu gösteriyor. Neyse ya biz şimdi Can'ın yanına gidelim. Tek kaldı Aslı'yla."

"Kusura bakma arada bir böyle tartışmalar oluyor."

"Yok canım önemli değil. Bilirim bende o tartışmaları." diyip göz kırptı.

İçten içe sinir olmuştu Deniz. Çünkü belli ki laf soktuğu kişi Deniz'di. Selin'le birbirimize bakıştık. Can'da birden konuşmaya başladı.

"Duyduğuma göre hamileymişsiniz iki arkadaş."

"Evet, ya sorma. 2. Çocuğuma hamileyim. Çok zorlu geçiyor hamileliğim. Sonuçta burdada şube açınca hamileyken çalışınca dengem şaşıyor."

"Kocan mı senin patronun?"

"Sen haberleri seyretmemişsin ben kocamın patronuyum. Ya benim çizim yapmam lazım. Daha sonrada Aslı'ya ingilizce öğretiyorum her gün 1 saat. Kafana göre takıl, aşkım."

Deniz kıpkırmızı olmuştu. Yanlışlıkla söylemişti 'aşkım' kelimesini. Tam aşkım dediği andada Ege gelip görmüştü.

"Oha ya siz hemen sevgilide olmuşsunuz."

"Ya Ege yanlış anladın. Benim ağzımdan yanlışlıkla kaçtı."

"O zaman geleceğimiz öyle."

"Ya sen neden bu kadar huysuz oldun?"

Kapı çalmıştı. Kapıyı Deniz açmıştı. Posta kutusunun içine bir şey koymuşlarsı galiba. Demiz gidip zarfı aldı. Mektubu yazan rahmetli Defne idi.

Defne'nin eski mektubu galiba. Sesini öksürerek düzelttikten sonra okumaya başladı mektubu.

•Ege yalanımız ortaya çıkmasın diye uğraşıyorum günlerdir. Bu bebeğin senden değilde Can'dan olduğunu düşünüyor herkes. Bunu merak etme. Doğumdan sonra seninle kaçacağız. Merak etme aşkım. Seni çok seviyorum hayatımın anlamı.
-Defne•

Ege'nin yanına gidip tokadı bastı.

"Çık git burdan."

"Ya yanlış.."

"Ya kes. Neyi yanlış anlayayım senin çocuğun var hemde benle evliyken birde üstüne Defne'den. Demek Defne'den ayrıldığında onun için bu kadar üzüldün. Allah seni bildiği gibi yapsın tamam mı? Şimdi git evimden artık sen benim ne kocam nede herhangi bir şeyimsin. İşindende kovuldun. Allah'tan seni ortak yapmadım. Defol git. Seni gördükçe sinirlerim.." hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"Madem böyle bir ... şey var. Neden benden çocuk istedin?"

Ege hiç sesini çıkarmadan odadan çıktı. Deniz'de koşarak Can'a sarıldı.