Bana karşılık vermesini beklerken bir yandanda homurdanıyodu. Benim yüzümde ise sonu gelmeyen bir sırıtış vardı." Allahım dualarımı kabulmu ettin"içimden geçirirken bir şey farkettim. Bana bırak diyodu. Bırak diyodu. İlk defa bir insan bulmuşum sarılmışım onuda kursağımda bıraktırmıştı.
İçeri öyle bir dalmıştım ki kızın yüzünde kan görmeyince zaten bedenine uçmuştum. Şaşırmıştım. Özlemiştim. Özlemenin ne demek olduğunu bilmiyordum. Ayaklarım titremeye başladı. Gözüm karardı. Kulaklarım kendini çığlık seslerine bıraktı. Dudaklarım aralandı, kurudu. Şimdi ayaklarımın üstünde duramayacağımı anladım. Gözlerim doldu, sonrada karardı. Şimdi yerdeyim.
#####
-Annğğ şortum kayıplara karıştı.
-Yıkadımm tatlım siyah şortunu.
-Anneğğ bugün onu giyecektimm
-Kızım sen iyimisin? O şortun kilottan daha kısa eğer altına tayt giyeceksen kurudu.
-anneğğ giyecem nerde?
-Eminmisin kuzum
-eveet
-Terasta ütü dolabının çekmecesinde
- Oha anne!
-Koşmaa düşüceksin
- anneğğ taytımı yıkamıssın ben kaçar
- pelinn terliklerim nerde dün aldığımız topukluları getir kızım.
-şu 10 liralıklarmı?
-Evet kızım ablan kaçıyo çabuk
-Hemen anneciğimPelinin sesinden p*ç bakışı attığını anlayabiliyordum. Ama önemli olan şuan motora bağlamam gerektiğiydi. Çünkü 10 lirada olsa topuğu iki terlik yemiş kadar acıtıyordu. Çıplak ayakla bir elimde gözlüğüm diğer elimde ayakkabılarım pazar terliği kıçıma yeme korkusuyla beni bekleyen üstü açık arabanın içine atladım. Kuğulmuydum sanırsam. Annemin kapıdan eve gelince görüşücez bakışları attığını anlamıştım. Ama şuan onu düşünmek yerine yanımda oturan yakışıklı çocuğa sorusuna cevap arıyordum. "Gerçekten günler zor geçiyo"dedim ve" aynı zamanda eğlenceli "diye ekledim annemi kapının önündede görse yinede sormuştu işte.
***
Hava kararmaya başlamıştı. Beni eve bırakmasını belkide iki saattir bekliyordum. O ise sadece o sarhoş kafasıyla beni oturduğum yerden dansa kaldırmaya çalışıyordu. Ben ise her defasında sol ayağına bir tekme atıyordum. Bu geldiğimiz yer tenha bir yerdi. Ve beni bir an önce evime bırakmazsa iyi bi dayak ve ceza yiyeceğim belliydi. Çıplak ayağımı tekrar topuklu ayakkabıyla buluşturdum. Ayağa kalkıp yürümeye başladım. Topuklu ayakkabıyla yürümek gerçekten çok yorucuydu. Zaten ayakkabıyı çorapsız giydiğimden ayağım bi o yana bi bu yana oynuyordu. Urasa elimi uzattım ve ayakkabın içindeki ayağım son oynayışlarını yaparken bir merdiveni kaçırdığımı farkettim. Şuan ise götüm başım ayrı oynuyordu. Düştüğümü anlamıştımda kalçam hala acımıyordu. Sonradan aklım kesmişti. Ben yere düşmemiştim. Yumduğum gözlerimi açtığımda önümde uras yoktu. Bu çocuk bi yerlerden tanıdık geliyodu. Sanki önceden elde etmek istediğim bi çocuk gibi. İç sesim araya girmişti bile "öp beni diyor çocuk işte" sözünü kestim naz yapmıyorum diye eklerken ağzımdan bi kıkırdama çıktı. Sen bi durda kim olduğunu bi çözeyim diyerek yanıtladım. Onun kim olduğunu biliyordum. Kumsaldaki çocuk. Benim deyişimle kumsal ama ismini bilmiyordum. Belkide öğrenmek için tam sırasıydı. İç sesim "düşüncelerin bittimi mal diye sorarken "ben kumsalın mavi gözlerine son kez baktıktan sonra kalkmaya hazırlandım. Tam kalkıyordum ki nedense beni kucağına aldı. Kaslı çocuktu. Biliyordum. Zaten Kumsaldaki tezgahtada oyuncak almak için kolunu kaldırdığında görüyordum. Maşallah demeyide eksik etmiyordum.Bardan çıkmıştık. Arabasına götürüyodu beni galiba. Yine aklım başka yerlere gitmiş. İç sesimde tövbest demeye başlamıştı. Bu iyi bi durum anlamına gelmiyordu.Beni arka koltuğa yatırıp kendisi hemen şoför koltuğuna geçti. Bu arabada güzeldi. Ama kumsalda çalışan bi oyuncakçıya görede pahalı bir arabaydı. Arabayı çalıştırmıştı. Hızlı gitmiyordu. Uyuduğumu zanlediyo olabilirmiydi . Yada sarhoş olduğumu. Ben içki içmezdim. İçsemde zaten uçağa binmişim gibi başım dönüyor kusmam geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¦¶§iyahGibiGül¶¦
Genel KurguYa savaşın içinde siyah gibi gül. Ya da savaşın içinde kanın gibi güldür.