"Ben küçükken, annem her gece yanıma gelir; o tatlı sesiyle bana bir ninni söylerdi. Beni öyle etkilerdi ki bu anneme her defasında şaşkınlık içinde bakardım. Ninniyi söylerken o kadar naif o kadar kırılgan olurdu ki benimgözümde hep güçlü ve kahraman olan kadın, bir anda küçücük ve savunmasız biri gibi gelirdi bana. Ninni o kadar büyüleyici ve aynı zamanda da tuhaftı ki ninniyi her dinlediğimde içimde değişik duygular oluşuyordu. Sanki gözüme bir perde iniyor ve adeta başka bir diyara gidiyordum. Ruhum çekiliyor, tamamen dünyadan soyutlanıyordum. Belkide bu küçük bir çocuk olmamdan kaynaklı birşeydi. Ne de olsa o yaştaki çocukların hayal dünyası çok geniş oluyordu. Ama nedense hislerim bunun çok daha fazlası olabilceğini söylüyordu bana."dedi genç adam. Bulunduğu oda çok kasvetliydi. Duvarlar beyazdı fakat çok uzun bir süredir boyanmadıkları barizdi. Çünkü duvarlar artık kirli bir beyazdı ve grileşmeye başlamıştı. Doktorun masası epey büyüktü ve muhtemelen ceviz ağacından yapılmaydı. Epeyce ağır görünüyordu. Cilası matlaşmış ve rutubetten dolayı bazı yerleri kabarmıştı. Doktorun masasısın arkadasındaki duvar sigara dumanı yüzünden sarımtırak bir renge ulaşmıştı.
"Anlıyorum. Peki geçmişinizde hatırladığınız başka önemli bir anınız var mı?"diye sordu doktor. Yüzü memnuyetsizdi. Bir an önce Ömür'ü kapı dışarı etmek istiyor gibiydi. Ona tiksintiyle bakıyordu sanki.
"Hayır şuan aklıma pek birşey gelmiyor."
"O halde seyansımız bitmiştir Ömür bey. Aklınıza yine bir anınız gelirse veya yine bir rüya görürseniz tekrar buraya gelmenizi rica ediyorum. Size yazdığım ilaçları düzenli olarak almalısınız. Aksi taktirde unutkanlığınız tekrar başa sarar ve bu sefer kalıcı bir hafıza kaybı yaşayabilirsiniz. Şimdilik önceliğimiz sizin unutkanlığınızı gidermek. Daha sonra gördüğünüz rüyalar,düşler ve garip anılarınız hakkında farklı bir seans yaparız."dedi başından savmak için.
"Peki doktor hanım. Hoşçakalın."
"Hoşçakalın Ömür bey iyi günler."
Ömür odadan dışarı adımını attığında derin bir nefes aldı. Odadan çıktığına çok sevinmişti. Çünkü içeride çok daralmıştı. Yorgun bir şekilde bekleme koltuklarından birine oturdu. Canı sigara içmek istiyordu ama doktor sigarayı yasaklamıştı. İçtiği ilaçlar yüzünden bir yan etki ortaya çıkabilirdi. Üstelik unutkanlığını tetikliyordu sigara. Yani en
azından psikoloğu ona böyle söylemişti. O kadını da günahı kadar sevmiyordu. Somurtuğun tekiydi. Kendisiyle ilgilenmesinin tek sebebini de babasının yüklü miktarda para vermesine bağlıyordu ki gerçektende öyleydi. Kadının kendine bile faydası yoktu ki Ömürü mü iyileştirecekti. Içinden babasına sitem etmeye başladı.'Beni neden bir psikoloğa gönderiyorsa sanki. Delirmişim gibi davranıyor. Oysa gördüklerim delilik değil. Sadece birkaç hayal görüyorum diye deli sayılmam herhalde. Kesin o Pınar yüzünden beni psikoloğa gönderiyor. Onunla daha iyi vakit geçirebilmek için. Off Tanrım benim ne suçum vardı da bu hale geldim.' Başını öne eğip ellerini kafasında birleştirdi. Bıkkın bir nefes verdi. Çok usanmıştı artık yaşadıklarından. Psikolojisi bozuk falan değildi. Sadece korku vardı içinde bu yüzden bazen çok fazla hayal ürünü olan şeyler görüyordu. Yetimhanede yaşadıklarıyla hiç alakası olduğunu da düşünmüyordu.
"Heyyyy. Ömürrr."nefes nefese kalmıştı koşmaktan ama yinede konuşmaya devam ediyordu.
"Dostumm ben geldim. Kaldır kafanıı ben geldim lan. Can kardeşinn"En sonunda hızlı bir manevrayla Ömür'ün tam karşısında durdu. Elini Ömürün omzuna koydu.
"Heyy niye sesin çıkmıyor kardeşim. Sen iyi misin?"diye sordu."Ooo Mert sen gelir miydin buralara."deyip kıkırdadı. Başı hala eğikti ve kolları başının üstündeydi. "İyiyim kardeşim iyiyim sadece birazcık yoruldum o kadar. Bu hastane işleri beni çok yoruyor. Sen nasılsın? Tatil nasıl gitti?"dedi Ömür onu geçiştirmek için ve hafifçe öksürdü. Aslında iyi olduğu tamamen yalandı. İyi falan değildi. Başı dönüyor,midesi bulanıyordu. Üstelik canı aşırı derecede sigara içmek istiyordu ama malesef bu lanet olası unutkanlık hastalığından kurtulmak istiyorsa sigara içmemeliydi. Yavaşça kafasını kaldırdı ve tam Mert'e baktığında koridorun sonunda bir silüet farketti. Sanırım bu bir kız çocuğu silüetiydi. Saçları tepedem iki tane topuz şeklinde elbisesi ise puantiye desenli kısa pembe bir elbiseydi. Kızın yüzü yere eğikti ve elinde garip bir açıyla tutulan bir vazo vardı. Vazoda 2 tane canlı çiçek vardı. Küçük kız Ömür ona gözünü diktiğinden beri hiç kımıldamamıştı. Ama Ömürün gözü bir anlığına elbiseye kaydığında adeta şoka girmişti. Çünkü elbise kıpkırmızı olmuştu. Sonra kızın elindeki vazoya baktı. Vazonun yarısı kırılmıştı çiçekler ise yere düşmüş ve ikiside solmuştu. Kafasını daha da yukarıya kaldırdığında ise daha büyük bir şok geçirdi. Kızın kafasının yarısı yoktu ve heryeri kanla kaplıydı. Yavaş yavaş yaklaşıyordu. Ömür korkmaya başlamıştı ama yapacağı birşey yoktu sanki o anda o kızla birlikte donup kalmış gibiydi. Kız yaklaşı yaklaştı yaklaştı. En sonunda durdu ve şunları söyledi:
"Eyy ruhların koruyucusu.. Beni bu acı dolu halimden kurtar. Bana yardım et. Özgür olmamı tek sen sağlayabilirsin. Bana yardım et."Ömür çok korkuyordu ama garip bir şekilde küçük kıza bakmaktan kendini alamıyordu. Kızın ayakları küçücüktü ve bacaklarında kesikler vardı. Bu birazda olsa yüreğini burkmuştu. O sırada kız tiz sesiyle tekrar konuştu.
"Lütfen. Kurtar beni bu acıdan. Lütfen."deyip elini ona uzattı. Ömür korkuyla irkildi ve başı öne eğik elleride başının üstünde bir şekilde uyandı. Şaşkınlık içindeydi. Az önce gördüğü şey bir rüya mıydı? Yoksa birileri ona şaka falan mı yapıyordu?
"Heyyyy. Ömürr. Dostumm ben geldim. Kaldır kafanıı ben geldim lan. Can kardeşinn. Heyy niye sesin çıkmıyor kardeşim. Sen iyi misin?"dedi Mert ve elini Ömürün omzuna koydu. Ömür irkildi. Dejavu oluyordu.
"Ben hiç iyi değilim kardeşim. Beni hemen eve götür. Uyuyup dinlenmek istiyorum."dedi Ömür bu sefer.
"Peki kardeşim sen nasıl istersen. Gel bir elini yüzunu yıka tuvalette öyle gidelim. Bu arada bende sana tatilimi anlatayım." Dedi Mert heyecanlı heyecanlı.
"Bak şimdi Nergis vardıya hani bizim eski mahallemizden olan afet. Hah işte o bizim gittigimiz..." diye anlatıyordu Mert. Fakat Ömürün aklı çok başka yerlerdeydi. Sadece o küçük kızın görüntüsü vardı Ömürün gözünün önünde..
Yazım yanlışları en kısa sürede düzeltilecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH NAR
Fantasy"Fedakâr bir aşığın ruhunu satmasıyla kurtulur yıldızlar. Seviyorsan gerçekten kalpten onu. O halde sat gökyüzüne ruhunu. Eyy ruhlar prensi kurtar acı çeken ruhları. Ait oldukları yere kavuştur onları."