3. Bölüm "Yetimhane"

1.3K 138 27
                                    

Yıllar çabucak geçmiş küçük Öykü 3. sınıfa başlamıştı bile. Artık Öykü'yü okula şoför Ahmet Bey götürüp getiriyordu. 1 yıl önce dedesi kalp krizi geçirmişti. Ve bir yıl içinde iyice çökmüş artık dışarı bile çıkamaz hale gelmişti. Demir Bey biliyordu durumunun iyice kötüye gittiğini ama torununa birşeybelli etmemeye çalışıyordu.

Annesiyle babasının tartışmaları da iyice hararetlenmişti zaman geçtikçe. Öyle zaman oluyor ki Öykü'nün babasının 1 ay eve uğramadığı oluyordu. Annesinin de babasından aşağı kalır yanı yoktu hani. Hergün magazinde başka bir adamla görüntüleniyor haftalarca eve uğramıyordu. En büyük kavgaları da para yüzünden oluyordu. Doruk Bey de Ahu Hanım da parası bitince eve geliyordu.

Doruk Bey 4 ay önce boşanma davası açmış fakat Ahu Hanım "Boşanmak istemiyorum." dediği için uzuyordu dava. Boşanmaları Ahu'nun yararına olacaktı. Doruk Bey'den yüklü bir tazminat almayı düşünüyordu fakat Öykü başına kalacaktı ve Ahu Hanım gençliğini Öykü'nün peşinden koşarak tüketmek istemiyordu. Tabi birde yaşadıkları ev ve kayınbabası vardı. Ev mutlaka Ahu'nun olmalıydı ama o yaşlı bunağın bakımını asla kocası üstlenmezdi, kendisine kalacağı belliydi. Bu yüzden o ölmeden boşanamazdı. Hem zengin bir avı vardı ama onun için önce kızından da kurtulmalıydı. Bu fırsatı kaçırmayacak mutlaka Ersin Yazıcı'yla evlenecekti.

Öykü dedesinin hasta olmasına çok üzülüyor fakat elinden birşey gelmiyordu. Dedesine hergün okulda yaşadığı şeyleri anlatıyor ve sürekli yatağına dedesinin yanına uzanıyordu. Demir Bey ise hiç sesini çıkarmıyor herseferinde heyecanla dinliyordu canından çok sevdiği torununu.

Öyküyse okuluna iyice alışmıştı. Artık Hilal'le hiç konuşmuyorlardı. Hilal yeni yeni arkadaşlar edinmişti kendi halinde. Ama Öykü kimseyle arkadaşlık etmiyordu. Tabi ki sınıfında ki bütün arkadaşlarıyla konuşuyordu fakat yakın dediği sırrını paylaştığı bir dostu yoktu. Zaten Öykü'nün bir sırrı da yoktu.

Kendi halinde takılıyordu Öykü. 2 sene öncesini unutmamıştı. Hilal'in herkesin içinde dışlamasını küçük düşürmesini unutamıyordu işte. Çocuk yüreği bir türlü silememişti kafasından o günü. Hilal'den sonra kimseye güvenmiyordu. Öykü'nün sırrı olsa olsa anne babasının kavgaları olurdu. Ama bunu birine söylese iki gün sonra dalga konusundan başka birşey olmazdı. Hepsi çocuktu Öykü'nün arkadaşlarının. Sadece Öykü'nün aklı ve kalbi büyüktü içlerinde. O yüzden kimseye sır verilmezdi işte. Öykü de bunu çok iyi biliyordu..

Yine dedesinin yanına uzanmış okulda olanları anlatıyordu Öykü. Bugün birşeyler farklıydı ama. Sabahta geç uyanmıştı zaten hemde kan ter içinde. Okuldan çıkıp evlerine geldiğinde evde başkalarının olduğunu görmüştü. Ne dedesi ne Mine abla ne de anne babası vardı evde. Yabancı hiç tanımadığı insanlar vardı.

Dedesinin yüzü bugün daha bir kireç gibiydi. İçine doğuyordu Öykü'nün. Bugün muhakkak birşey olacaktı. Kötü düşünceleri kafasından atmaya çalıştı Öykü. Dedesi uyumuştu ona sarılıp tam gözlerini kapatmıştı ki duyduğu kapı çarpma sesiyle irkildi. Ve ardından bağırışma sesleri.

Öykü hızlıca indi merdivenleri evet tahmini doğruydu en son 2 hafta önce görmüştü Öykü onları yada saha önce. Eskiden onlar gelince heyecanlanır boyunlarına atlardı her ne kadar istemeselerde. Ama artık istemiyordu onların eve gelmesini. Çünkü kendisini görmezden geldikleri gibi dedesini üzüp daha çok hasta ediyorlardı. Zaten dedesinin kalp krizi geçirmesinin sebebi de onlardı. Yine birgün kavga ederken onlara
"Yeter artık huzur istiyorum bu evde torunumla mutlu yaşamak istiyorum defolun gidin bu evden bir daha da.." derken yere yığılmıştı.

Öykü çabucak attı kafasında ki düşünceleri ve merdivenin başına oturarak anne babasını izlemeye koyuldu. Babası annesine bağırıyordu
"Boşanmayı kabul edeceksin. Duydun mu beni bütün hazırlıklar tamam hemen evleneceğim Şeyma'yla."

Yetimhane KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin