Yine ağlıyordu Öykü. Ama yine mutluluktan. Bu adam daha ne kadar ağlatacaktı bu kızı. Ne kadar daha boğacaktı sevinç gözyaşlarına...
Kalemimi ısırdım ve sayfayı çevirdim. Yazacağım o kadar çok anı o kadar çok yaşanmışlık vardı ki yeni bölümü de hemen yazmalıydım. Saat sabahın 4'ydü. Yarım kalmış kahve bardağımı alıp yudumladım.
8.Bölüm "İlk Ayrılık" başlığını attım. Bu bölüme yine bir sürü olay sığdırmalıydım şiirler yazılar sözler.
# # #
Kaderimde varsa bu aşkın yolu
Senden başkasına çiğnetmem onu
Gelse de zamansız dünyanın sonu
Sensiz gidersem namerdim gülüm
# # #Yalancı diye fısıldadı Öykü.
Aynı anda fısıldadım. Yalancıydı. Beni terk etmişti ama geri de dönmüştü ama her zaman ki gelip gitmelerinden işte. Yanaklarıma süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Camı açıp bir sigara aldım elime sahi Mert'le ne çok sigara içmiştik. İç sesime küfredip başladım yavaş yavaş ciğerlerimi zehirle doldurmaya. Defterimi getirip yazmaya devam ettim. Neden yazdığımı düşündüm sonra evet evet kitap olarak bastırdığımda o okuyacaktı muhakkak. Ona yazdığım defteri defalarca vermeme rağmen almadığı için şiirlerimi bu kitaptan okuyacaktı. Ona ne kadar aşık olduğumu anlayacaktı ve belki de bana geri dönerdi.
En güzel buluşmalardan birini yaşıyordu Öykü. Mert yine sımsıkı sarılıyordu Öykü'ye. Yurda dönme vakti gelince beraber yürüdüler ve yurda girdi. Yine herzaman ki gibi Aslı'ya anlattı olanı biteni. Mesaj sesiyle irkildi.
# # #
Üstüme sinen kokunu çekiyorum içime, ciğerlerime dolan oksijen niyetiyle.
Bakıyorum yine resimlerine, bana yaşama sevinci veren kadınım hayaliyle.
Vuslata da erecek bu beden senin yolunda, önce Allah'ın izniyle.
Seni çok seviyorum Birtanem, sana ait olan bütün yüreğimle.
# # #
(aşkım saçma olmuş olabilir ama sana anlatmak istedim şu an ki hislerimi)Deli miydi bu çocuk diye geçirdi içinden. Saçma değil hatta çok güzeldi. Çok seviyordu kendi hislerini anlatan bir kaç kelime yazıp gönderse olmazdı hemen aradı. Sesini duymasıyla kalbi yine göğüs kafesini zorlamaya başladı.
Bir kez daha sövdüm kendime. Hayır yani bu kadar baştan baştan yaşamanın anlamı neydi ki. Hem şiirlerini de aklımda tutmak zorunda mıydım canım? Ona yazdığım defterden bakabilirdim ama unutamıyordum işte. Sigaramın dumanında bile onun hayalini görürken gidişine bir sigara daha yaktım. Biraz daha fazla çektim içime daha fazla çekmem mümkünmüş gibi.
Gözlerim iyice ağrımaya başlayınca bugünlük limitimin dolduğunu anladım. Yerime çıkmak şöyle dursun düşen kalemimi bile almaya halim yoktu. Pencerenin kenarına yaslayınca başımı uykunun derinliklerine daldım.
Uyku tatlıydı güzeldi. Herşeyi unutuyordum. Duyduğum seslere kulak tıkamak istiyordum. Biraz daha uyuyabilirdim hayır sabahın köründe bu hızlı hızlı sayfa çeviren de kim. Bizim oda da böyle hararetli ders çalışan bir kız yok ki.
"Kesin şunu." diye sayıklamamı duymamış olacaklar ki Birsel bir taraftan Seda bir taraftan kalkmam için bağırmaya dürtmeye başladılar. Ne vardı sanki biraz daha uyusam. Zaten okulların açılmasına günler kalmıştı hemde yaz boyu staj yapmış sabahları erken kalkmıştım. Ama bitecekti bu sene sondu.
"Açıklaman gereken koca bir defter var."
Ne! Defter mi? Olamaz ya bulmuş olamazlar. Zaten şiir defterime zar zor izin vermişlerdi. Dost işte üzülmeme dayanamıyorlar. Onun kötü biri olduğuna inandıkları için benim onun için üzülmeme dayanamıyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane Kızı
Novela JuvenilBeklediği gün sonunda gelmişti. 8 yıldır yaşadığı işkence bitecekti artık. Bugün 18 yaşına basmıştı ve Yetiştirme yurdundan ayrılma vakti gelmişti. Bir taraftan çok sevdiği, yatağını paylaştığı, kardeşi bildiği Aslı'dan ayrılacağı için üzgündü. Faka...