masadaki kendine ayrılmış yere yerleşti araf bir zamanlar dokunmaya doyamamdığı bir mengene gibi sardığı kadına şimdi sadece bakmakla kalıyordu bu canını yakıyordu eskisi gibi onu göğsüne yaslamak ve kokusunu doyasıya içine çekmek istiyordu ama henüz bunun ne yeri nede zamanıydı önce nehir e hala kendisine ait olduğunu hatırlatmalıydı açtığı yaraları sarmalı ruhundaki boşluğu doldurmalıydı bunu nasıl yapıcağınıda çok iyi biliyordu bir zamanlar kalbini çaldığı gibi aynı yolla kalbinin hala kendisinde olduğunu hatırlatacaktı masada dönen sohbete katılmadı araf sadece kendine yönelik soruları cevapladı masadaki en tecrübeli ve yaşlı birey olan kadızade inşaatın sahibi ercan bey yaşına zıt muzur bakışlarla süzdü genç adamı
-eee araf yaşın geldi artık hayatında bir kadın yokmu evlenmeyi düşünmüyormusun artık
adam ın bu sorusu karşısında memnun kalmıştı araf ama cevabı ercan beye değil nehir eydi bu hatununda belli etmediğini sansada tüm dikkatı kendisinin vereceği cevaptaydı
-aklımın ve kalbimin sahibi olan bir kadın var ercan bey lakin 3 yıl önce ondan uzaklaşmak zorunda kaldım ama en yakın zamanda onu nikah masasına oturtacağıma eminim
ercan beyin kahkahası inletdi masayı biyandan nehir hala duyduklarının şokundaydı hiçbir tepki vermedi içi kırmızı şarap dolu kadehiyle ilgilenmeye devam etdi lakin içinde ne fırtınalar kopuyordu sadece kendi bilir ardından telefonunun çalmasıyla müsade isteyip masadan kalktı annesinden gelen aramayı cevapladı kulağına annesinin endişeli sesi gelince ve söylediklerini idrak edince bi nefes arabasına bindiği gibi soluğu hastanede aldı babası annesinin anlatımıyla birden düşüp bayılmıştı hemen danışmadan babasının kaldığı odanın yerini öğrendi ve koşar adım yanına gitdi annesi herzamanki gibi abartıp orlalığı velveleye vermişti babası bugün nevin hanımın rüzgar ın doğum günü için yaptığı tatlılardan biraz fazla yemiş ve şekeri yükselmişti rahat bi nefes alıp babasının yanına gitdi ve elini okşadı serumu bitince taburcu edilen nihat bey yanına ömrünü adadığı acımasız yıllara rağmen güzelliğinden zerre kaybetmeyen karısınıda yanına alıp evlerine gitdi nehir de rüzgar la beraber evine varmıştı bile çıkarken selim e haber vermediğini hatırlayıp onu aradı telefon 2. çalışta açıldı ve selim in biraz endişeli birazda meraklı sesi kulaklarına doldu
-nerdesin sen nehir birden kayboldun merak etdim seni
adamın bu halleri çok hoşuna gidiyordu olanları anlatıp özür diledi kısa bir sohbet ve karşılıklı tebrik faslının ardından telefonlar kapatıldı ama nehir i merak eden sadece selim değildi araf ondan çok daha fazla merak etmişti sevdiğini yarın yiğenin yani rüzgar ın doğum günü vardı ve kendisi nehir e şokunu uzun süre atlatamayacağı bir süpriz yapmak istiyordu keyifle yatağına uzandı ve kendini uykunun tatlı kollarına bıraktı nehir iyse tam tersi uyku tutmuyordu araf ın masada ercan beye verdiği cevabı düşünüp duruyordu bu adam kendini ne sanıyordu istediği zaman onu darmadağın edip hayatından çıkabileceğini ve istediği zaman kalbinin harebelerini benimseyebileceğinimi hayır! asla! kendini ona teslim etmeyecekti onu yatdığı mezardan diriltip tekrar öldürmesine müsada etmeyecekti çünkü eğer yeniden öldürülürse birdaha hiçbir güç onun yeniden dirilmesini sağlayamazdı...
merhaba yeni bir bölümle karşınızdayım uzun zamandır bölüm yayınlamıyorum ve aynı anda üst üste bölümler yayınlayarak kendimi affetdirebileceğimi umuyorum bölümü beğenmeniz yorum ve görüşlerinizi bildirmeniz dileğiyle kendinize iyi bakın :*