12

11 2 0
                                    

bu gün rüzgar ın doğum günüydü etrafta tatlı bir telaş nevin hanım dün yaptıklarına rağmen hala mutfakta leziz yemekler yapıyordu nihat bey rüzgar la parka gitmişti nehir de birtanecik arkadaşı kübra yla evi süslüyordu fazla kalabalık olmayacaklardı sadece komşular ve yakın aile dostları ve tabikide selim güle oynaya etrafı süslerken bi yandanda sohbet ediyordu iki dost nehir in araf ı gördüğünü söylemesiyle kübra nın şaşkınlıkla feryat etmesi ve nevin hanımın mutfaktan fırlaması bir oldu Allah tan annesi araf ı duyduğu için değilde kübra nın feryadı için fırlamıştı mutfaktan annesini geri mutfağa gönderip önceki akşam olanları anlatdı nehir merakla kendisine bakan arkadaşına dinledikleriyle gerçek anlamda şok olmuştu kübra 3 yıl önce arkadaşını hiç önemsemeden bırakıp giden herif şimdi hiçbişey olmamış onca acıyı yaşatmamış gibi üstelik erkan bey aracılığıyla evlilik ima ederek gelmişti bu ne had bilmezlik bu ne edep bilmezlik diye geçirdi içinden ve sadece yaralı arkadaşının sırtını sıvazlamakla yetindi çünkü biliyordu kifayetsizdi kelimeler ne denirdiki böyle bi durumda ne aşkını yut sırtını dön diyebilirdi nede acılarını yut affet onu diyebilirdi çünkü arkadaşının aşkıda acısıda yenilir yutulur cinsten değildi.

kendini güç bela toparlayan nehir buruk bi tebessüm yerleştirdi dudaklarına ve işine devam etdi yaklaşık 5 dakika sonra kapı çaldı büyük ihtimalle babası ve rüzgar gelmişti koşarak kapıyı açan nehir karşısında görmeyi en son beklediği kişileri gördü araf ve pusat ellerinde hediye paketleri dikiliyorlardı kapıyı arkasından hafif kapatıp sessiz bir şekilde konuştu

-sizin ne işiniz var burda

araf tan aldığı cevapsa kesinlikle beklemediği birşeydi

-yiğenimin doğum gününe gelirkendemi izin almalıydım?

-yiğeninmi?

-uzun hikaye daha sonra anlatırım sana şimdi baran ı görmek istiyorum

-baran da kim

-sen ona rüzgar diyebilirsin ama gerçek adı baran.

duyduklarıyla şok olan nehir bi tepki veremedi tek yaptığı hafif kenara çekilip içeri geçmeleri için yol açmak oldu annesine iş arkadaşı olarak tanıtdığı bu iki genç adamı salona bırakıp kübra yla arka bahçeye geçti

-ne oluyo nehir bunların burda ne işi var?

-bilmiyorum kübra tek bildiğim rüzgar yani baran araf ın yiğeniymiş

- Neee!! peki bu nasıl olur? imkansız biz araştırdık rüzgar kimsesiz aynı soyadı taşıdığı kimse yok

-demekki varmış işte

-peki araf nasıl buldu sizi nerden buldu onun sende olduğunu nasıl öğrendi?

-ne bileyim ben yahu

-off herneyse neyse nihat amca geliyo hadi içeri geçelim

başıyla onaylayıp içeriye doğru ilerlediler rüzgar la içeri giren babasını gören nehir hemen rüzgar ı kucağına alıp araf a götürdü ikisinin mazisi ne kadar kötü olsada sonuç olarak araf ve rüzgar arasında bir kan bağı vardı rüzgar ı yani baran ı araf tan uzak tutamazdı

-rüzgar bak burda kim var

-dayısının arslanıda gelmiş ne kadar yakışıklı olmuşsun sen özledinmi bakalım beni

demekki dayısıydı o yüzden soyadından kimse çıkmamıştı kendisi onu bulamazken araf nasıl olduda bulmuştuki rüzgar ın onda olduğunu düşüncelerinden kapının zili ayırmıştı onu selim i karşılayıp içeri geçtiler yavaş yavaş tüm misafirlerde gelince eğlenceyi başlatmışlardı müzik eşliğinde edilen sohbetler ortalıkta koşturan çocuklar atmosfer gerçekten harikaydı tek pürüz her hareketini izleyen bir çift yeşil göz olmasıydı umursamamaya çalışarak selim le sohbetine devam etdi bundan araf ın rahatsız olduğu bariz belliydi ama umursamayacaktı onun burda olma sebebi rüzgar dı oda rüzgar la ilgilensindi niye kendini göz hapsine alıyorduki kolundaki elle bi an irkilen nehir kafasını elin sahibine çevirdiğinde nedense hiç şaşırmamıştı.

-biraz konuşucaz bahçeye gel

-emredersiniz araf bey

kafasını sabır diler gibi yukarı kaldıran genç adam bahçeye doğru ilerledi hazin bir kazada ölen ablası ve eniştesi arkalarında baran ı bırakmışlardı ama baran da kaza günü ortadan kaybolmuştu 1 ay sonra evlat edinildiğini ve bu kişinin nehir atasoy olduğunu öğrendiğinde rahatlamıştı bir nebze. onun nehir i candan parçası kendi öz oğlu gibi bakmıştı yiğenine şimdi bundan daha bi emindi küçük bi davayla kendi üstüne alabilirdi yiğenini ama yapmayacaktı baran nehir le görüşmesi için bi sebep olucaktı

-konuşmayı düşünmüyormusun araf?

uzun zamandır kafası önünde düşünen bu adamı biraz daha izlerse her an boynuna atlayabilirmiş gibi hissediyordu o kadar özlemiştiki sevdiğini sanki her gece gördüğü rüyalardan birindeydi ve az sonra uyanacaktı bunun kesinlikle olmasını istemiyordu.

-teşekkür ederim

-ne için

-bana sırtını dönmediğin için benim yaptığımı yapmadığın için ve baran a sahip çıktığın için

-rüzgar a ne olursa olsun sahip çıkmıştım zaten işin içinde sen yoktun sonradan çıktın bunun için teşekkür etmene gerek yok

ne olduğunu anlamadan birden kendini araf ın kollarında buldu nehir. onun kolları kendi bedenini mengene gibi sarıp yüzü boynuna gömülü kokusunu çekerken kendi bekliyordu kolları iki yandan sarkmış gözleri yaşlarla boğuşuyordu adamın tek kelimesi tüm zincirleri kırmaya yetdi "özledim"
kendini geriye çekip kurtuldu kendini saran kollardan

-özledin demek ha özledin ne kadar güzel araf ya sen canın isteyince gelip sarılabilceğinimi sanıyosun böylemi olucak yinemi aynısını yapıcaksın ilk önce çıkıp geliceksin sonra özledim diyeceksin en sonda yine arkanda bi harabe bırakıp gidiceksin bumu yani hayır araf bey ben artık kimse için acı çekmicem heleki senin için çektiğim acı döktüğüm gözyaşı yeterde artar bile benim ömrüme niye geldin araf neden tam seni gömecekken sen neden şimdi çıkıp geldin yetmedimi ya sen ne beni ne de sevgimi zerre hak etmiyosun sen ne kadar geniş bi adamsın ya sana sadece rüzgar için katlanıyorum

her kelimesinde yumruk yaptığı elleriyle adamın göğsüne bir darbe daha indiriyordu ama asıl darbe kalbine inenlerdi esas onlar yakıyordu araf ın canını nehir in iki kolundan tutup bedenini duvara yasladı ve kollarınıda başının üstünde sabitledi

-sus ve dinle nehir hayır yetmez ben seni deli gibi severken hala içimde diri tutarken sen beni gömemezsin... Özür dilerim seni bıraktığım canını yaktığım için ama burdayım işte yanındayım sana döndüm bir daha gitmek yok bir daha bırakmak yok söz veriyorum bitanem birdaha acı çekmek yok hem istersen gideriz burdan baran ıda alır uzaklara gideriz mazimizin pençesinden kurtuluruz ha güzelim ne dersin

-araf ben....

merhaba yepyeni bir bölüm ve karşınızda kübra ile pusat umarım beğenirsiniz vote ve yorumlarınızla beni mutlu etmenizi umuyorum kendinize iyi bakın :*

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin