sabah uyandığımda kalkıp elimi yüzümü yıkadım dolabımın karşısına geçip karıştırmaya başladım bu gün etek gömlek kombini yapmak istemiyorum elimi elbiselerin olduğu tarafta gezdirdim kalem mini siyah eteği üstünde mavi detayları olan elbisemde karar kılıp üzerime geçirdim saçlarımı arkadan sıkı bir topuz yapıp perçemimi serbest bıraktım göz yoğunluklu bir makyaj yapıp dudağımı kırmızı dudak kalemiyle silik ve mat bi şekilde renklendirdim ayağıma mavi platformlarımı geçirip mutfağa indim bir iki bişey atıştırıp arabaya bindim ve işyerime doğru ilerledim ışıklarda durunca gözüm köşede duran 1-2 yaşlarındaki çocuğa takıldı yarı baygın direğe yaslanmıştı içim cız etdi koşar adım yanına gidip onu kucağıma aldım minik bedeni soğuktan buz tutmuştu hemen arabama bindim ve evime dönerken şirketi arıyıp acil bir işimin çıktığını ve gelemeyeceğimi bildirdim eve girer girmez hemen kucağımdaki miniği koltuğa yatırıp üstünü sıkıca örtdüm ve aile doktorumuz rauf beyi aradım eve çağırdım rauf beyin gelmesini beklerken başından bir saniye ayrılmadım nefesi düzenliydi ateşi yoktu sadece fazla üşüdüğünü ve önemli bir şeyi olmadığını umdum rauf bey geldiğinde biraz daha sıcaktı teni ve uykuda olduğunu belirten hafif horultular çıkarıyordu rauf bey onu dikkatlice muayne edip bana döndü ve hafif tebessüm etdi
-durumunda korkulacak bişey yok sadece soğuktan ve açlıktan yorgun düşmüş bir kaç ilaç ve vitamin tavsiye edeceğim size iyileşecek bi durumu yok endişe etmeyin bunlar sadece tetbir amaçlı
-çok teşekkürler rauf bey ben ne gerekiyorsa tedarik ederim
-peki nehir hanım geçmiş olsun ve iyi günler
-sizede rauf bey
derhal mutfağa gidip çorba kaynatdım içerden gelen sesle miniğimin yanına gitdim ve onu doyurmaya başladım o kadar acıkmışki koca bir kaseyi yedi kim bilir ne zamandır ve neden bu haldeydi bu tatlı şey acaba annesi babası varmıdır? yada onu merak eden biri yarın ilk karakola gideceğim diye aklımın bir köşesine yazdım ne kadar sakin,uysal ve tatlıydı bu bebek kömür karası gözleri tombul al al yanakları vardı kıpkırmızı dudakları çok şekerdi minik elleri bembeyaz teni çok yenilesi bir melekdi bu alt komşudan bebeğin üzerine giyebileceği şeyler aldım onu güzelce giydirip önce eczaneye ordanda avm ye gitdim bu yakışıklıya güzel elbiseler ve oyuncaklar aldım o etrafa gülücükler saçtıkça içime bir huzur doluyordu bana uzun zamandır uğramayan bir huzur...
eve gitmeden önce markete gidip meyve süt bebek bezi ve bir iki birşey daha aldım ona hazır mama yedirmek istemiyordum zaten sebze ve meyvelerin içinde yeterince kimyasal vardı eve girip ona aldığım pijama takımlarından birini giydirdim minderlerden ona bir barikat kurup içine oturtdum önüne bir kaç oyuncak koyup mutfağa ilerledim meyvelerden ona bir püre hazırladım kendim içinde bir kase çorba koyup salona geçtim bıraktığım yerde keyifli bir oyuna dalmıştı miniğim onu kucağıma alıp oturdum ve püreyi yedirdim ardından onu eski yerine koyup bende çorbamı içtim tekrar kucağıma alıp koltuğa yayıldım şirinleri açtım ~gözlüklü şirin favorim :D~ beraber uzun bir süre çizgifilm izledikten sonra kucağımdan gelen tatlı horultuyu dinledim tanrım bu gerçekten çok huzur vericiydi onun horultusunu dinlerken uyuya kalmısım sabah telefonumun sesiyle uyandım arıyan selimdi saate baktığımdaysa sesli bir şekilde inledim kucağımda bas bas bağıran telefona aldırmadan uyuyan bebeği yavaşca koltuğa yatırdım ve telefonu açtım
-tanrım nehir neden geç açıyosun ödüm koptu dün gelmemişsin bu günde gelmeyince merak etdim
bir hakaret yada azar bekleyen nehir adamın bu korku kokan sesini duyunca şaşırdı-ben çok özür dilerim selim gerçekten önemli bir işim var ve yarınada aksıyabilir yalvarırım kusura bakma şirkete gelir gelmez kaybedilen zamanı ve aksıyan işleri düzelticem
-önemli değil nehir ben sadece başına birşeymi geldi diye merak etdim sorun yok elimden gelebilecek birşey varsa söyle
-yok selim teşekkür ederim
-peki bir hafta izinlisin işlerini hallet ve dinlen daha sonrasını iznin bitince konuşuruz
-peki selim çok sağol
-lafı bile olmaz
rahatlamış bir sekilde koltuğa oturdum bu gün bu bebişle karakola gidecekti ama ilk önce ikisininde kahvaltı etmesi gerekiyordu koltuğun yanına bebeğin düşemeyeceği bir sekilde sandalyeleri yerleştirip mutfağa doğru ilerledim kendime sandiviç hazırladım ve bebek içinde bir kaseye yoğurt koydum ve onu çilek reçeliyle tatlandırdım salona geçtiğimde ayaklarını havaya dikmiş parmak uçlarından tutmuş bir sağa bir sola sallanırken buldu ona huzur veren meleği ve yüzünü tatlı bir tebessüm kapladı...