Kurt Kafesi-4-

64 6 1
                                    

Final haftaları saatim her zaman 6:45'e kuruluydu.O haftanın ilk gününe uyanmak ise kabus gibi korkunç,karanlık ve soğuk olurdu.Yine o günlerden birine uyanmıştım.Hemen telefonuma kurduğum alarmı kapattım ve üzerimde ki pikeyi tekmeleyerek ayaklarımdan uzaklaştırdım.Hava ne kadar sıcak olursa olsun asla üzerimde bir şey olmadan uyuyamazdım.Hemen kalkıp yatağımı toplamaya başladım.Sabah kalktıklarında yüzünü yıkayan insanlardan olmamıştım hiç bir zaman.Sevmezdim de.Yatağımı topladıktan sonra dolabımın karşısına geçerek ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.Ve kararımı gri baskılı tişörtümde ve altına ise pileli siyah diz üstü eteğimden yana verdim.Üzerime giydiğim tişörtü eteğimin içine sokuşturmuştum.Ayağıma rahat siyah bez ayakkabılarımı giymiş saçlarımı da her zaman ki gibi kendi hallerinde bırakmış sadece taramıştım.Tabi ki de en çok sevdiğim kokumu da sıkmıştım.Hem de fazlaca.Yanıma çanta alma ihtiyacı duymamış sadece bir kalem almış içine yukarıdan 2 tane uç atmıştım.Nasıl olsa sınıftan bulurum diye silgisiz 4 senedir yürütüyordum okulu.(hazırlık okumuş.)Yüzüme ve ellerime krem de sürdükten sonra saatin 7'sinde makyaj yapmayacağım için hemen odamdan çıktım.Melih'in odasının kapısını tıklamadan girdim her zaman ki gibi.Ama beyefendi hala uyuyordu.Onun da bugün Dağıtık Sistemler ve Paralel Hesaplama finali vardı.Benimse Hukuk Felsefesi.Melih benim aksime sayısaldı.O yazılım mühendisliği okuyordu.Okuduğu bölüm fazla havalıydı.Zaten anne karnında tüm iyi özellikleri kapmıştı fırsatçı.

Üzerimi giyinmiş tamamen hazır olamama rağmen yine de aldırmadan Melih'in üstüne zıpladım ve kollarımla onu sarmaya çalıştım.Çalıştım çünkü onu sarmak imkansızdı.Gözlerini zar zor açıp küçük çocuklar gibi mızmızlanarak ağlamaklı sesiyle;

-"Gitmek istemiyorum,Merih.Lütfen.Bıktım artık yeterrr!!"diye isyan etti.Bu hallerine çok üzülüyordum.Onun için gerçekten zordu.Erken kalkmayı hiç sevmemişti 22 yıllık hayatımızda.

-"Hadi koca bebek daha fazla mızmızlanma da kalk."dedim onu kaldırmaya çalışarak.Ona biraz süre tanıdım ancak neredeyse tekrar uykuya dalıyorken tekrar uyandırdım.Bu sefer ne kadar istemesede kalktı ve direk dolabına bakındı.Beyaz bir tişört siyah bir kot pantolon giydi ve direkt tuvalete girip dişlerini fırçalamaya başladı.Beyefendi yatağı bana bırakmıştı.Gelişi güzel topladığım yatağa oturup Melih'in işini bitirip yanıma gelmesini bekledim.Geldiğinde ayılmıştı ama hiç sesi çıkmıyordu.Onun en çok bu hallerini seviyordum.Genelde çok geveze olduğu için bu anlar nadir anlarıydı.

Sadece peynir ve kahve ile bitirdiğimiz kahvaltı sonucunda Melih ile birlikte Cedric'e yani arabamıza doğru yürüdük ve yola koyulduk.Yolda Şule'yi aramam gerektiği aklıma gelince hiç vakit kaybetmeden ya da saatin çok erken olduğunu umursamadan telefonunu tuşladım.Dün akşam gelebilirim demişti umarım bir askilik çıkmamıştır diye düşündüm.Telefonu birinci çalışta açmıştı.

-"Şule tatlım geliyor musun?Nerdesin?"dedim bir çırpıda.

-"Ah sana da günaydın nasıl olayım işte iyiyim."dedi.Sinirlenmişti galiba ama bende merak etmiştim.

-"Ay Şule bırak şimdi hali hatırı nerdesin kız?"dedim.Bir yandan bugün gireceğim zorlu finalimi düşünürken aklımdan hiç de çıkmayan gör kırpış ve bugün için söylenilen vaatler geliyordu.Düşüncelerimin kayış yönünü değiştirmek için Şule'ye "Söyle!!"diye minik bir şekilde cırlamış olabilirdim.

-"Kusura bakma canım ama annem hala biraz rahatsız onu yalnız bırakmak istemiyorum.Biliyorsun abim hala İspanya'da."dedi.Evet Kerem abi İspanya'da başarılı bir inşaat mühendisiydi. Melih ve bana da abilik yaptığı için Şule gibi o da ailemizden sayılıyordu.

-"Tamam o zaman ama canım benim finallerim bugün başladı.Seninde baktım programa 2 gün sonra başlıyor.O zamana kadar gelebilir misin ki?".Şule Coğrafya Öğretmenliği okuyordu.Ama o son sınıftı çünkü hazırlık okumamıştı.

Kurt Kafe'siHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin