Birkaç gün sakin geçmişti. Sabahları okula gidiyor geceleri ise karaltı avlıyorduk. Dustin ile anlaşma yapmıştım. Balodan bir gün önce beni alışverişe götürecekti. Arada sırada Sky da odama geldi. Artık kapıdan girmesi için onu ikna etmeliydim. Bunların haricinde güçlerimi gittikçe hissedebiliyordum. Ay Işığı olacağım için beyin gücüyle hareket ettirme gücüm vardı. Fakat onun aksine canlıların düşüncelerini yankı misali duyabiliyordum. Daha doğrusu bir ses duyuyordum ama sesi anlamak yerine vermek istediği mesajı anlıyordum. Farklı bir dil gibiydi benim için. Bu bir avantaj mıydı yoksa dezavantaj mıydı bilmiyorum.
Bazen Dustin ile o kadar yakınlaşıyorduk ki onu sevdiğimi böğürmek istiyordum. Ama bu imkansızdı. Asla ilk adımı atamazdım aynı dövüşte olduğu gibi. İlk önce karşımdaki tehdidi kontrol eder ve onun ilk adımı atmasını beklerdim. Her zaman. Ve bu işte de böyle olacaktı. Asla onun duygularını öğrenemeyecektim. Belki de o şekil bir duygusu yoktu. Ben kafamda üretiyordum. Her yerde Nairaların kanatlarını tam olarak 18 yaşına adım attıkları saniye de aldıkları yazıyordu. Yani ben güneş doğarken sahip olacaktım onlara. Tabii değişik ihtimaller de vardı. Dustin gibi. Mesela o doğum gününden 4 gün sonra kanatlarını almış. Nedeni ise genetikmiş. Yani her şey olabilir.
"Bugün alışverişe gidiyoruz. İtiraz yok. Benim sevmediğimi de biliyorsun. Ama mecburum." Kafasını salladı. "Ben de mecburum zaten. Basketbol takımı da zorunlu olarak o baloya katılmak zorundaymış. Orda boy gösterecekmişiz," dedi Dustin takım kaptanının taklidini yaparak. Güldüm. "Yapma." Güldü. "Gülmek sana yakışıyor." Sana da yakışıyor aptal. Hem de fazlasıyla. Yanağımı ısırdım ve gözlerimi kaçırdım. O sırada Mandy koşarak ve gülümseyerek geldi. Hemen kollarını boynuma doladı. Kokusunu içime çektim. Klasik çikolatalı parfümü. Ona sarımsaklı bir parfüm almalıydım. Ayrıldıktan sonra yanağımı öptü. "Ne bu sevgi yumaklığı Mandy? Gözlerim yaşarmaya başladı." "Her zamanki Mandy işte," dedi Dustin haklı olarak. Ama bu sefer gözlerinde bir şey vardı. "Ne olacak? Yarın akşam Adrian bize geliyor. Benimle konuşacağı önemli bir konu varmış." Otuz iki diş gülümsedi. Demek ne olduğunu açıklayacaktı. Yani tahminim o yöndeydi. "Mandy onu seviyor musun?" Hiç düşünmeden cevapladı. "Seviyorum tabi ki. Yoksa onunla ne işim olurdu?" dedikten sonra gülüştük. "Ah! Değil mi?"
Kolunu sıvazladım. Dustin'e ittirdim biraz onu. "Neyse siz takılın. Ben geliyorum şimdi," diyerek onları bir koltuğa yönelttim. "Nereye?" dedi Mandy şaşkın bir şekilde. Cevap vermeden hızlandım. O pisliğin kokusunu buradan alıyordum.
Erkekler tuvaletine girdim. 2 erkek aynada saçlarını düzeltiyordu. Beni görünce şaşırdılar. "Dışarı!" Tuvalet kabinlerinden birinde olmalıydı. Mal mal bakmakla yetindiler. "Dışarı!" İkinci uyarımda bakışlarımdan korkmuş olacaklar ki dışarı koşuşturdular. Birine özellikle yanımdan geçerken çelme taktım. Yere yapıştı. Kızgındı, bana döndü. Elimi ağzıma götürdüm. "Ah! Pardon ayağım takılmış!" dedikten sonra kapıyı kapattım. Kapıyı kapattıktan sonra kulağıma yeni bir ses doldu. Bir ağlama sesiydi. Ciddi ciddi bir ağlama sesi. Tek tek kabinlere baktım. En sondakine geldiğimde yavaşça kapıyı ittim. Adrian elleriyle yüzünü kapatmış kapalı klozette oturuyordu. Bu ses ondan mı geliyordu? Yutkundum. "Adrian?" Sesim oldukça kısık çıkmıştı. Boğazımı temizledim. "Adrian?" Ağlaması kesildi. Yanaklarını sildi. Önünde oturdum. "İyi misin?" Kokusu midemi kaldırıyordu.
"Değilim."
"Sorun ne?" Gerçekten bir karaltı önümde ağlıyordu. Şaka gibi. Ciddi ciddi duyguları var mıydı? Uzun zamandır buna inanmıyordum. Zar zor yüzüme baktı. "Ona nasıl anlatacağımı bilmiyorum." Gözlerimi devirdim. "Saçmalama. O seni seviyor. Seni her halinle kabul edecektir." Gözlerini bana çevirdi. "Öyle mi diyorsun?" Kafamı salladım. Burnunu çekti. "Teşekkür ederim Muna. Bu biraz iyi geldi." Omuz silktim. "Onu üzme yeter." Gülümsedi. "Tabii ki de üzmem. Onu üzeni üzerim." Kıkırdadık. Ayağa kalktım. Karaltıların da duyguları vardı demek. "Neyse benim Mandy'nin yanına gitmem gerek. Sen de kendini toparladıktan sonra gel." Kafasını salladı. "Tamam." Mandylerin yanına geldiğimde gayet sakin etrafı inceliyorlardı. Yanına gidince hemen ayağa kalktı ve elimi tuttu. "Sonunda!" "Neredeydin? Neden söylemeden gidiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAİRA‧✕‧Örümceğin Laneti |3K Serisi 1.kitap|
Fantasy"Geceleri Karaltı avcısı sabahları örnek bir öğrenci. O bir Milkshake canavarı. O Muna Doherty!" Φ 18 yaşına basmak üzere olan Muna Doherty her Naira gibi kanatlarını almayı beklerken kendisinde birçok farklılık hisseder. Bu normaldir fakat etrafınd...