Alarm sesi! "Kes sesini nerdesin sen? saat kaç ki yaa!? Beş dakika daha nolur sus" alarmla konuşmaya devam ederken aklıma okulun ilk günü olduğu geldi ve koşarak masadaki telefonunun alarmını susturdum. Erken kalkmam gereken günlerde akıllılık edip telefonu uzağa koyuyorum ve alarm sayesinde kalkıyorum. Rutin. Kahvaltı için aşağıya inerken gözlerimin önüne gelen lacivert gözleri kovmak ister gibi ellerimi salladım "yıldızları sayıyorsun galiba" Annem dalga geçiyordu. Zaten eve geldiğimde de annem ve babamdan sağlam bir azar işitip dışarı çıkma yasağı da almıştım. Kahvaltımı edip kıyafet dolabımın üstündeki aynada kendime baktım kestane rengi saçlarım belime kadar uzamış, bal rengi gözlerim yorgunluktan kanlanmış öylece duruyordu. Dolaptan siyah bir kot üzerine de salaş bir tişört çıkarıp üzerime geçirdim saçlarım düz olduğu için taramam yeterli oluyordu. Okula ilk günden geç kalmak istemiyordum. Babam kaydımı dün yaptırdı, güzel ve aktif bir okulmuş.. kot rengi sırt çantamı takıp evden çıktım. Annemden şans dilemesini istedim ne de olsa ilk günümdü. İlk gün oldukça önemliydi değil mi? Öyle olması gerekirdi fakat hiç heyecanlı değildim. Ders programına göz atarken ilk dersin fizik olmasıyla yüzümü buruşturdum. Okul bahçesinde iki tane basketbol sahası bulunuyordu ve oldukça büyüktü. Etrafta birbirleriyle şakalaşan arkadaş grupları, el ele tutuşmuş okul koridorunda yürüyen sevgililer vardı. Okul koridoru eski okulumunkinden üç kat daha genişti. İlerledim ve ilk olarak alacağım ders olan fizik sınıfına bakındım. Önünden geçtiğim sınıflara göz atıyordum. Lise hayatından çok daha farklı bir havası vardı. Fizik yazan kapıyı görünce derin bir nefes alarak içeri girdim Sekiz kişi olmasına rağmen oldukça gürültülüydü. Sınıfta cam kenarına oturmayı planlarken cam kenarı olmadığını görünce üzülmedim değil.. bu kattaki sınıflarda cam, sınıfın arkasında kalıyormuş, basit bir ayrıntı olsa da hayallerim suya düşmüştü. Saçı rengarenk boyalı kızları görünce kendimi soyutlanmış hissettim. Gözlerim bana benzeyen birini ararken arkalarda tam benlik bir yer bulup oturdum.
Sınıf kapısının tok sesi kulağımı doldururken, gürültünün azalmasıyla hocanın geldiğini anladım. Sağ tarafımdaki iki kızın mırıltılarını işittim "-çok tatlı yaa- , -bu dönem gelmiş geçici ama çok taaş-"
Şaşkınlıktan elim ayağım titremeye başladı -lacivert gözlü adam!-
Nasıl olur da fizik dersi verebilir, ve nasıl olurda ilk dersten karşıma çıkar!?
"Merhaba arkadaşlar ben Aras Akay
Murat hocanızın yokluğunda bir süre dersinize ben geleceğim" Cümlesinin sonunda göz göze geldik, adının Aras olduğunu öğrendiğim lacivert gözün gözünde okunabilir bir şaşkınlık vardı, bir kaç saniye gözlerini ayırmadan baktı, gözlerimi sandalyenin koluna indirdim, dersin sonuna kadar da gözüne bakmamaya karar kıldım. Gözlerinin laciverti çok etkileyici ama tabikide Bahar etkilenmeyecek!? Tamam biraz etkilenebilir. Üstüne giydiği gömlek kaslarım var diye bağırıyorken nasıl ona bakmam. Sesi içimde bir şeyleri uyandırıyor gibi hissediyordum. Ne anlattığına odaklanamamıştım bile. Arada kaçamak bakışlar attığını görüyordum. Tahtaya bir şeyler çizdi "Hayatınızın her yerinde fizik vardır, tahtaya dikkatlice bakın." Ben lacivert gözlerine bakarken gözlerimiz buluştu. "Sen?" Kahretsin. Ben mi? Şaşkınca etrafıma bakıp. Pes ettim. Bendim. Bana demişti. Sınıfın meraklı bakışları arasında "Ben mi?" Diye sordum. Sesimin titremememiş olaması için dua ederken zil sesi kulaklarımı doldurdu. Bakışların dağılmasını fırsat bilip sınıfın kapısına yöneldim. İlk defa bir zilin çalmasına bu kadar sevinmiştim. "Bahar" lacivert gözün sesi.. duymamış gibi yapsam da gitsem. Adımı nereden biliyor bu adam. Sınıf listesi... Zaten tam sınıftan çıkarken seslendi duymadım işte. Koridora çıkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Acaba duyduğumu farketti mi. Bahçeye çıktım, banklardan birine oturdum. İki dakika sonra kızıl saçlı bir kız karşımda dikildi. Sınıftaki renkli kafalar.. "Sen. Kalk oradan" yanındaki kız gülmeye başladı alaycı gülüş. "Ne yapmaya çalışıyosun sen" sesimi yükselttim.
"Yeni kızları hiç sevmem senden de nefret ettim" dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı., yanındaki kız da arkasından. 'İlk günden çattık ya noluyo neden beni buluyo tüm belalar' kendi kendime söylenirken yürümeye başladım. Kesinlikle annemle dertleşmeye ihtiyacım var.
***
Araba sesi...Üstüme gelen kırmızı bir araba. Kolumdan çekiştirildiğimi hissettim. Uğultudan hiçbirşey duyamadım, yere düştüm. Tanıdık ses "İyi misin?" Diye sordu. Cevap yok. Bana çarpmak üzere olan arabaya baktım ön kaportasının yarısı içine göçmüş. "Bahar?" Cevap yok. Kolumdan tutup kaldırdı. Sessizliğimi bozup "Onu sen mi yaptın dedim" korktuğumda ya da ağlarken düşünmeden konuşup bağırıp çağırırdım. İşaret parmağımla arabanın göçen kısmını gösterdim. "Nesin sen ya E-Edward mı?" Gözümden akan yaşları engelleyemiyordum. "Edward mı?" Kaşlarını çattı. Çantamı alıp arkama bakmadan hızlı adımlarla eve yürümeye başladım..
Söylediğim saçma sapan şeylere eve varmadan pişman oldum. Ne dedim ben Edward mı dedim. Salak Bahar, aptal Bahar.
Belki de yeni hayatım beklediğim kadar güzel olmayacak..Arkadaşlar yeni başladım hikayeye hatalar olabilir, beğendiyseniz oylamayı unutmayın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Kasaba
VampireBahar ailesiyle yeni bir hayata başlar. Yeni bir okula yazılır. Yeni insanlarla tanışır. Hayatında değişen her şey onun için bir başlangıçtır. Aras Akay... Çocukluğunu zehir eden.. İnsanlığını elinden alan bu kasabaya dönmek zorunda kalı...