"Dalga mı geçiyorsun!"
"Hayır." Ses tonu ve bakışları beni ölçer gibiydi. Sanki söylediği çok normal bir şeymiş gibi başını hafif öne eğmiş ve gözlerini dikkatle üzerimde tutuyordu. Yutkundum.
Elimle gözümün önune düşen perçemleri kulağımın arkasına götürdüm. Hiçbir şey bu kadar anormal olamazdı. Öğretmenim vampir miydi? Aras vampir miydi? Her şeyden önce vampir ne demek. Bildiklerim daha önce izlediğim bir kaç filmden ibaretti. 'Öncelikle ben vampirim .. Ben vampirim...' kelimeler dudağından dökülürken benimle oyun oynadığını düşünmüştüm. Ama yüzündeki o ifade bir saniyede tezimi çürütmeye yetti. O kadar ciddiydi ki. Gözleri simsiyah gözüküyordu. Korkmuştum. Kafamda o kadar çok soru belirmesine rağmen tek kelime edemedim. Cesaretimi topladığımda konuşabildim. Gerçek olamazdı. Dünya üzerinde insandan daha öte bir varlık düşünemiyordum.
Bana doğru bir adım attı. Usulca cebinden çıkardığı pusulaya baktım. Benim pusulam. Nerde bıraktığımı bile hatırlamıyordum.
"Bunu düşürmüşsün" Parmaklarının arasında titreyen pusulanın sesinden başka bir ses yoktu.
Kırmızı ibresi doğruca lacivert gözü işaret ediyordu 'tık..tık tık..tık..'
"Bir daha kaybetme. Vampirleri ve insanları ayırt etmen için başka yöntem yoktur." Bir adım daha atıp aramizdaki mesafeyı sıfıra indirerek zinciri boynuma geçirdi. Eli boynuma değince durakladığını hissettim. Ya ben öyle zannediyordum ya da gerçekten.. çok yakındık.
"Benden korkma." Nefesi beni ürpertmeye yetti. Korku bedenimi terketmişti. Kalbim heyecanla dolup taşarken gözlerine bakabildim. Başımı kaldırırken yüzünü daha yakından inceleme firsatı buldum. Çenesi kasılmıştı. Onu ilk defa bu kadar gergin gördüm, yüz hatları çok güzeldi. Hayatımda gördüğüm en güzel erkekti. Gözlerini gözlerimde hissedince konuşmam gerektiğini farkettim.
"Eğer sen vampirsen.. Daha kaç tane vampir var? "
düşünmeden konuşuyordum. Bana bu kadar yakınken kafamı toparlamam imkansızdı.
"Zihnin çok karışık Bahar. Ne düşündüğünü anlayamıyorum. Sıradan bir insan değilsin soyun vampirlerden geliyor bu yüzden çok güçlü bir yapın var. Doğa üstü hiçbir güç zihnine giremez."
Ah her şey karmakarışık. Soyumdaki vampir anneannem miydi. Günlüğü sonuna kadar okumalıydım.
"Bu çok önemli ufaklık. Savunmasızsın. Kendini koruman gerek. Benden başka vampirler de var. "
"Kendimi koruyabilirim."
"Hiçbir insan kendini aç bir vampirden koruyamaz."
"Anlamıyorum."
"Yaşamadan anlayamazsın. Bu kasaba tehlikede."
"Bu kasaba vampirler yüzünden tehlikedeyse sen de vampirsin. Sen de tehlikelisin."
"Ben sana asla zarar vermem."
"Başkalarına?"
"Kendimi kontrol edebiliyorum"
"Göster o zaman. Vampir ne demek göster." Kalbim ağzımda atıyordu heyecanlıydım.
"Korkarsın"
"Korkmayacağım" Sesimi yükseltmiştim. Önümdeki adam canavara dönüşse bile korkmayacaktım.
Gözlerinin beyazı kıpkırmızı damarlarla doldu. Duvarla onun arasında olmak yaprak gibi titrememe neden oluyordu zaten. Gözlerinin altındaki damarlar belirginleşti. Tamamen gözlerime bakıyordu. Tüm duyguları kaybolmuştu bir kaç saniye önceki adam yoktu karşımda. Yavaşca ağzını açtı. Gözlerimi gözlerinden çekersem beni öldürebilirmiş gibi hissediyordum. Ağzındaki köpek dişleri bıçak ucundan sivriydi. Normal bir dişin iki katı kadar uzundu. Birkaç saniye içinde gerçekleşmişti. Korkunçtu. Kafasını çevirdi. Derin derin nefes alıp verdi. Yüzünü tekrar bana döndüğünde normale döndü, çok terliydi. Hala nefesi normale dönmedi. Yutkundum. Şaşkındım.
Aras ve duvarın arasından sıyrılıp kendimi koltuğa attım. Gördüklerim inanılmazdı. Bana çok fazlaydı.
"Korktun."
"Hayır korkmadım." Korkmuştum ama bana zarar vermemişti. Ahşap kapıya yöneldim. Bavulumu kapının kenarından aldım. Bacaklarım hala titriyordu. Umarım farketmiyordur. Bir an önce uzaklaşma gereği duydum.
"Seni ben bırakacağım. İtiraz istemiyorum. Öğretmenin olarak babana gerekli açıklamayı yapmam gerek."
Durakladım. Babamı nasıl unuturum. Lacivert gözün , beni kendisine emanet eden babama bir açıklama yapması işime gelirdi aksi takdirde bu saatte evin kapısında belirirsem söyleyecek yalan bulamazdım.
"Peki." Uzaktan kumandasıyla arabanın kapısını açtı. 'Cukcuk'
Kuzu kuzu arabaya bindim. Çok yorgundum. Deli gibi uykum vardı. Ve vampirlerin gerçek olduğuna inanmıştım. Nasıl göründüğum hakkında bir fikrim yoktu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Küçüklüğümden beri bırakamadığım bir hareketti. Böylece daha çok kurumasına engel olamıyordum.
Lacivert göz arabaya binmişti ama araba hareket etmiyordu. Başımı ona çevirdim. Ona döndüğüm an hızlıca gözlerini dudaklarımdan çekti. Bir eliyle direksiyonu kavrarken diğeriyle çenesini kaşıdı.
Aniden gaza basarak yüzüne o ifadeyi yerleştirdi. Ciddi, asabi, umursamaz. Sokaklar zifiri karanlıktı. Arabanın zayıf farları görüşü zorlaştırıyordu ve lacivert gözleri karanlıkta bile parlıyordu. Sakalları uzamış, saçları dağılmıştı. Bu mükemmel görüntü bende yanaklarına dokunma isteği uyandırıyordu. İçgüdulerime engel olamıyordum. Onu izlemekten vazgeçmeliydim yoksa bu kadar izlemek kesinlikle tacize girerdi.
"Burada bekle." Yeni evim bütün yabancılığıyla görüş açıma girerken iç geçirdim.
"Neden bekleyecekmişim?"
Ah bir de duymamazlıktan geliyor. Vampir lacivert göz. Bavulumu koluma takıp arabadan indim.
"Hocam döndünüz mü. Dönüş yarın değil miydi?"
"Evet kampla ilgili bir aksilik çıktı. Bir gün erken dönmek zorunda kaldık."
"Bahar" Beni farkeden babama doğru ilerledim.
"Çok teşekkür ederiz hocam. Bahar'a gözkulak olduğunuz için gözümüz arkada kalmadı." Babam Aras'a teşekkür etti.
"Önemli değil Bülent Bey, iyi akşamlar." Aras babama samimice gülümseyerek arkasını döndü.
O arabasına binip gözden kaybolurken ben eve girip annem ve babamın meraklı sorularını cevapladım.
"Çok güzeldi çok eğlendik. Gerçekten çok yorgunum yarın konuşuruz iyi geceler."
"Hadi bakalım öyle olsun minik farem tatlı rüyalar" Ah babacım minik farenin kocaman dertleri oldu haberin yok.
-
"Bırak beni !" Boğazım yırtılırcasına bağırıyordum. Boynum keskin bir bıçakla kesiliyor.
Göğsüme süzülen sıcak sıvı beni yere seriyor. Kanlar akmaya devam ediyor. Görme yetimi kaybediyorum. Heryer kırmızı. Kan içinde yüzüyorum. Lacivert gözler git gide grileşiyor. "Aras Akay." Zorlukla mırıldanıyorum. Kelimeler ağzımdan çıktığı gibi sessizliğe hapsoluyor.
"Ben vampirim." Çok tanıdık bir ifade. Lacivert gözlerini kısıyor ifadesiz yüzünü yüzüme yaklaştırıyor. Nefesini hissediyorum. Duygusuz bakışları beni delirtiyor. Yabancıymışım gibi bakıyor. Düşmanıymışım gibi ölüme terkediyor bedenimi.
Gözlerim açık mı kapalı mı hissedemiyorum. Sadece lacivert gözler var. Uzaktan kuş sesleri geliyor. Sanki cesedimi parçalamak için başıma üşüşüyorlar. kargalar saldırıyor. Hareket edemiyorum. Vücudum soğuyor. Buz gibiyim. Karanlıkta boğuluyorum. Nefes alamıyorum. Zihnimi kontrol edemiyorum. Düşünemiyorum. Rüzgar uğultusu emilen kuru bedenimi kazırcasına esiyor. Kalkıp koşmak istiyorum. Her şeyi geride bırakmak istiyorum.
"Evan!" Bu ses genç bir kıza ait.
"Onu öldürdün!" Korkudan titreyen bir ses.
Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyorum.
Tüm bedenim uyuşuk. "Bahar."
"Anne."
"Kabus mu gördün. Bağırıyordun."
"Ah. Rüya gördüm evet. Duş alacağım." Rüya tam anlamıyla gerçek gibiydi. Elimi boynuma götürdüm. Kan ve kesik yoktu. Boğazım kupkuruydu saatlerdir su bile içmemiştim.
"Seda geldi." Kapıdan içeri korkuyla bakan bir çift göze zorla gülümsedim.
"Sadece kötü bir rüyaydı içeri gelsene."
"Ben size kahvaltı hazırlayayım."
"Teşekkürler Hülya Teyze."
Yüzümü yıkayıp Seda'nın yanına döndüm. Günün karmaşasından ona haber bile vermemiştim. Telefonumu sallıyordu.
"Yüzlerce defa aradım. Nasıl merak ettim bilemezsin."
"Özür dilerim haber veremedim Aras hocayla dönmek zorunda kaldım."
Neler oldu bilemezsin Sedacım vampir saçmalıklarıyla uğraştım ama şimdilik yalanlarımla idare et.
"Nee! Nasııl.. Ayy "
"Dün ateşim çıktı Aras hoca da babamı aradı. Haber veremeden dönmek zorunda kaldım. "
"Geçmiş olsun ya. Kıyamam aşkıma öyle ortadan kaybolunca korktum. Şimdi iyi misin?"
"İyiyim sağol."
"O zamaan sana göstermem gereken bir şey var."
Aceleyle telefonunundan açtığı fotoğrafa bakakaldım. Akın ve ben.
"457beğeni 38 yorum. Okuyorum. Maşallah size.. Çok yakışıyorsunuz.. kalpler.. Vaay kardeşime.. "
"Okuma seda ya okuma"
"Sevgili gibi çıkmışsınız hemde üniversitenin en yakışıklı çocuğuyla. Ne ara çektiniz fotoğrafı." Seda konuşmama fırsat vermiyordu.
"Ay Dolunay'ın aşık olduğu çocukla takılıyorsun resmen. Delirecek, çok eğlenceli. Yüzünün halini merak ediyorum." Bir de bu çıktı başıma..
"Hadi kahvaltıya inelim."
"Tüm üniversiteliler beğenmiş fotoğrafı ay herkes sizi sevgili zannediyor." Akın denen çocuğa yeterince sinirlenmiştim. Ayrıca hiç de hoşuma giden bir durum değildi.
Gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulamıyordum. Sanki gerçekti. Ölmüş gibiydim. Karga seslerini duydum. Genç kadının sesi rüya değildi, gerçekti..
"Yesene Bahar, daha okula gidicez"
"Ne okulu?"
"Fatih için, bak çok kızar maça gitmezsek." Bir de okul hiç çekilmez ama gitmezsem Seda kızar. Okula giderken Seda'yla dedikodu yaptık. Aklım başka yerlerde olduğundan çok kendimi veremedim ama okulda olma ihtimali bile yeterdi.
Kendine gel Bahar. Önce öğrenmen gereken çok şey var. Aras Akay kim? Neden tek başına yaşıyor. Bana söyledikleri gerçek miydi?
Seda spor salonunda yer bulurken lavobaya gideceğimi söyledim. Aslında ihtiyacım yoktu ama fizik sınıfa göz atma isteğim istemsiz olarak beni sürüklüyordu. Kapının üzerindeki camdan içeriye göz attım. Başka bir hoca ders anlatıyordu. Aras yoktu. Hayal kırıklığıyla spor salonuna döndüm. Aklımda yüzlerce soru işaretiyle başbaşa kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Kasaba
VampirBahar ailesiyle yeni bir hayata başlar. Yeni bir okula yazılır. Yeni insanlarla tanışır. Hayatında değişen her şey onun için bir başlangıçtır. Aras Akay... Çocukluğunu zehir eden.. İnsanlığını elinden alan bu kasabaya dönmek zorunda kalı...