Kadim Karanlığın Habercisi

282 23 21
                                    

Bir kentin tüm kaldırım taşlarını,
tüm tabelalarını söküp atmak lazım.
Üzerimize kadar sinmiş apartman boyalarını, bir kentin çehresinden ve ruhumuzdan silip atmak lazım.
Olmadı camı, çerçeveyi indirmek lazım.
Bir kenti çıplak bırakmak lazım.
O vakit gün yüzüne çıkıyor tüm gerçekler.

Vaktinde yetişmen gereken bir yer var.
Vaktinde yetişmen gereken biri.

Soluk soluğa kalmıştı Tehar. Kamyoneti evin önüne çekip, iki kat soluksuz merdiven çıkmış ve şuan durmadan tahta kapıyı yumrukluyordu. Seri bir şekilde, ardı ardına kapıya vurduğu her bir yumruk, o tahta kapının asla açılmayacağı hissini uyandırıyordu Tehar'da.
Kapı sesi bir an önce duyulsun diye çabalıyordu. Elini bir kez daha geriye doğru götürdüğü anda kapı açıldı.

Beraris, '' Tehar çıldırdın mı sen?''

Kaşlarını hafiften yukarı doğru kaldırdı Tehar. Sonra derince bir iç çekiş...

Tehar, ''İyisin. Yani iyisiniz değil mi?''

Beraris,''Gel içeri. Sanırım anlatacakların var.''

Tahta kapıyı kapattı Tehar.Süngüleri çekti.Elleriyle kapının sağlamlığını kontrol etti.
Gelecek olan karanlığa bu kapıyı kalkan olarak tutuyor gibiydi ve hatta bir savaşçı edası bürünmüştü bedenine. Üzerindeki montu zırhı, sağlamlığını kontrol ettiği kapı kalkanı, yanındaki kadın, korumakla mükellef olduğu kraliçesi gibi duruyordu şuan.

Beraris,''Merak etme, az önceki yumruklarından sonra bile bu kapı hala ayaktaysa demekki sağlam bir kapımız var demektir. Bırak şu kapıyı da gel içeri.''
Tehar içeri doğru yöneldi ve salona geçti.
Baş köşedeki yan yana koyulmuş, meşe ağacından yapılma sephayla ayrılan iki tekli koltuktan birine oturdu. Yanındaki koltuğa oturan Beraris'e baktı ve Rulin'i sordu.

Beraris,''Rulin odada uyuyor sanırım.Anlat artık meraktan öldüreceksin insanı.Şiddetle kapıyı çalmana sebep olan olayı anlat.''

Tehar,''Şunu bil yeter; ben,sen,Rulin,Sajen, yani bizler... Bizler güvende değiliz.Bizi istiyor. Şu bahsettiğimiz katil, beni ve seni öldürmek istiyor.Seni nasıl öğrendiğine dair en ufak bir fikrim bile yok ama biliyor işte.Bir kaset geldi ofise ve tehtidlerle doluydu içeriği.Sajen beni Kandaras'ta köşe bucak aradığında, ben seninle birlikte katilin tutsağı olacakmışım.''

Beraris,''Dur,dur,dur.... Bir dakika.
Şimdi, sizin aradığınız şu katilin listesinde bizler de varız. Özet bu, öyle mi?''

''Maalesef bu.''

-Biz buraya nereden geldik Tehar?

-Remada'dan.

-Remada neresiydi biliyor musun Tehar?
Remada bizim kendi cehennemimizdi.Sen bizi oradan çekip aldın. O cehennem dışında her yerde yanmaya razıyım ben.Buna senin cehennemin de dahil.

Tehar, cennet kokulu,gül beyazı teniyle,karanlık düşleri huzurlu hülyalara çeviren, simsiyah saçlarıyla karşısında duran bu kadının, ağzından çıkan cehennem temalı konuşmasını dinliyordu.
Bir an durup kalbinin fısıltısını dinledi.

-Cennetin karşında duruyorken, cehennemi aramak niye?-

Bu anlamlı soruyu dile getirmek istedi Tehar.Aslında cevabını veremediği her soruyu, Beraris'e sorarak aydınlığa kavuşmak geldi içinden. Bildiği tek bir şey vardı; ruhunun karanlık dehlizlerine hapsolmuş bedenine yöneltilen her sorunun cevabı Beraris'teydi.

Tehar, ''Biraz da cesaret lazım dile gelmem için. Hiç durmadan haykırmam için biraz daha cesaret lazım bana Beraris.''

''Tehar sanırım anlamadım.'' Derken hafif bir tebessüm belirdi Beraris'in yüzünde ve ardından gülümsemeye başladı.

KANDARASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin