Kasvetle yataktan kalktım. Her tarafım ağrıyordu. Ne geceydi be diye iç geçirdim. Bana bu kadar olay fazla gelmişti. Annemin aslında aurom magnetayı çaldığını ve şövalyelere verdiğini öğrenmek ve konsey tarafından yakalanmak. Birde üstüne Helen'in kalbimi bu kadar hızlı attırması. Odadan çıktım salona sessizce inerken mutfaktan bir ses duydum. Sessizce mutfağa ilerledim. Mutfaktan yanık kokuları geliyordu.
Hızlı ve sessiz adımlarla mutfağa ilerledim. Mutfağa girince şok edici bir manzarayla karşılaştım. Helen yemek yapmaya çalışıyordu. Yanık et kokuları her tarafı doldurmuştu. Biraz merakla
-Ne yapıyorsun Helen ?
Dedim kız şokla arkasını döndü ve kekeleyerek
-Şşeyy b-be-ben hiç birşey yap-mıyorum.
Dedi, hızla yanına ilerledim ve harap olmuş et yemeğine baktım. Kasvetle
-Yazık olmuş.
Dedim, Helen omzuma sağlam bir yumruk geçirdi açıyla inledim. Kasvetle
-Vurmak zorunda değildin.
Dedim, Helen
-Sende benimle dalga geçmek zorunda değildin.
Dedi. Kim be derse desin gerçekten ufak bir kız çocuğuna benziyordu. Kafasını okşadım
-Teşşekürler benim için yapmaya çalıştın. Bu bile beni mutlu etti.
Dedim. Helen kıpkırmızı oldu. Nicole'ün sesi
-Süikastçi öküzden muhteşem sözler (!)
Dedi, iç çektim
-Sanada günaydın bücür.
Dedim, Nicole sinirle
-Benim nerem kısa be !? Sen kendine bak !
Dedi, alaycı bir şekilde
-Ben mükemmelim bücür ama sen bu gidişle evde kalıcaksın.
Dedim. Nicole
-Kasınıyorsun.
Dedi, güldüm
-Sıkıysa kaşısana.
Dedim. Helen öfkeyle
-İkinizde yeter !
Dedi. Sustum. Aynı şekilde Nicole'da
-Nicole evden gider misin kocamla yanlız kalmak istiyorum.
Dedi Helen Nicole
-Daha evlenmediniz aynı zamanda ben onun gardiyanıyım onu tek bırakamam.
Dedi . Helen sinirle
-Nicole yakında gardiyanı ben olacam zaten kendini fazla yorma.
Dedi. Nicole soğuk bir sesle
-Emirleri senden almıyorum Helen.
Dedi. Helen'in öfkeli bakışları güdümlü bir füze gibi Nicole'u buldu. Nicole alaycı bakışlarla Helen'e bakıyordu. İkisi kesinlikle birbirinden nefret ediyordu. Tam konuşacağım sırada Maria sinirle mutfağa girdi. Üstünde pembe ayıcıklı bir pijama vardı acayip derece tatlı görünüyordu.
-Susun artık! Uyumaya çalışıyorum şurada !?
Diye gürledi. Görünüşe göre beni fark etmemişti. Helen ve Nicole
-Üzgünüm.
Diye mırıldandılar. Vay canına Maria'ya gerçekten bağlıydılar. Aile bu demekti demekki. Bu ailede bana yer yok.İstemsiz ağzımdan çıkan kelimelere engel olamadım. Fısıltıdan ibaretti.
-Mutlu aile ha ? Güzel bir şey olmalı.
Demiştim. İyi ki kimse duymamıştı. Kuzgun seviyesinde ki bir Vincent süikastçisinin bunları söylemesi ölümle eş değer bir şeydi. Maria şaşkınlıkla arkasına döndü. Beni görünce beyaz teni kıpkırmızı oldu. Ve çığlık atarak mutfaktan kaçtı.
-Garip.
Diye mırıldandım. Nicole omzumu sıvazladı.
-Gerçekten de insanları anlamayan sığ bir öküzssün demi ?
Dedi.
-İnsanları anlamam öğretilmedi.
Dedim. Nicole sinirle
-Tanrı aşkına sana ne öğretildi !?
Dedi. Sorusunu ciddi sandım.
- Öldürmek, avlamak , yok etmek ve ne olursa olsun Vincent ailesini ve süikastçilerini onurlandırmak.
Dedim. 3 yaşımdan beri bunu bilirdim. Nicole yorum yapmadı. Helen
-Sana bir kaç şey öğreticem Axel .
Dedi. Merakla
-Ne öğreteceksin ?
Dedim. Helen buruk bir gülümsemeyle
-Nasıl yaşayacağını ? Nasıl mutlu olacağını ? Nasıl seveceğini sana herşeyi öğreticem Axel.
Dedi. Güldüm.
-Benim için endiselenme. Ben iyiyim.
Dedim. Helen yaklaştı ve beni öptü. Ve
-Artık yalan söyleme sadece kendi canını yakıyorsun.
Dedi. Dudakları çok cazip geliyordu. Onu öpmek istiyordum. Kendimi engelledim.
-Belki yalan söylüyorum ama artık acıya alıştım.
Dedim, Helen'in gözleri dolmuştu. Neden Helen'in gözleri dolmuştu? Helen ağlamaklı bir sesle
-Canımı yakıyorsun. Senin canının yanmasını izlemek çok acı veriyor. Lütfen acını benimde taşımama izin ver .
Dedi. Ve gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Her damlasında sanki kalbime damla damla lav dökülüyor gibi hissediyordum. Yedi Cehennem !? Panikle
-Lütfen ağlama. Tamam yalan söyledim. Çok acıtıyor her kafamı yastığa koyduğumda kabuslar görüyorum lütfen ağlama ! Benimde canımı yakıyorsun.
Dedim. Helen'in gözyaşları durdu. O an mantığımın yapmamı istemediği bir şeyi yaptım Helen'i öptüm. Tadı vaniya gibiydi. Sonra mantığım tekrar kontrölü ele geçirdi. Kızdan uzaklaştım. Nefes nefese kalmıştık. Helen
-Anlıyorum,zamana ihtiyacın var değil mi ?
Dedi. Başımla onayladım cevap verecek halim yoktu. Helen
-Dışarı çıkıyorum akşama görüşürüz.
Dedi, jet gibi bir hızla mutfaktan çıktı. Kendimi yere bıraktım. Nicole
-Senin için gerçekten zor olmalı değil mi ?
Dedi, fısıltıyla
-Ne zor olmalı ?
Dedim. İlk defa Nicole samimi bir şekilde
-Kalbini dinlemek.
Dedi, kasvetle
-Neden onu dinleyeyim ki ? Bir anlık mutluluk için neden pişman olacağım şeyler yapiym ?
Dedim. Nicole
-Belki haklı olabilirsin. Ama pişman olacağını nereden biliyorsun ?
Dedi, güldüm keyifli bir gülüştü değildi hüzün doluydu.
-Her zaman öyle olur Mantığımız doğruları söyler kalbimizsse pişman olacağımız şeyleri.
Dedim. Nicole
-Ne dersen de asla kalbini dinlemediğin zaman mutlu olamayacaksın.
Dedi ve o da mutfaktan çıktı. neydi lan bu şimdi !?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ
FantasyAxel Vincent : Soğuk, kibar ve duygusuz. 2 yaşından beri süikastçi olarak eğitilmiştir. İnsan içine nadiren çıkar. Babasına son derece bağlıdır. Sadece yakın arkadaşları ona kuzgun der. Annesinin ölümü yüzünden ruhsal olarak çökmüşdür. Maria Waleci...