İlk olarak şövalyeler ile ilgili bilgi toplamalıydım. Kapı kulpunu çevirdim. Ve koridora çıktım sessizce Bay Colint'in çalışma odasına yürümeye başladım. Tam kapının önüne geldigim vakit bir hıçkırık sesi kaskatı kesilmeme sebep oldu. Ses çalışma odasından geliyordu. Korka korka kapının önüne geldim. Ağlama sesini daha net duyabiliyordum. Kesinlikle Helen'di içim paramparça olmustu. Kapıyı çok yavaş bir şekilde açtım. Helen fark etmemiş gibi gorunuyordu. Sayiklamalarini duydum.
-Neden benden uzaklaşıyor ? Neden ? Diye sayıklıyordu. Mantığım "Şimdilik ondan uzak dur. " Dedi. Mantığıma hak verdim. Sessizce odadan uzaklaşırken kazara arkamdaki vazoya carptim. Vazo büyük bir gurultuyle yere düştü. Tanrım o vazoyu nasıl fark edemedim !? İşte aşk böyle bir şeydir . O karşındayken daha önce gördüğün bir vazoyu bile fark edemezsin . Helen gürültüyle yerinden sıçradı ve kapıyı açtı . Eğer yerdeki kırıklara basmasaydım kolaylıkla beni görmeden sıvışabilirdim. Helen beni görünce endişeyle
-Axel iyi misin !?
Eğer ayağımda olan büyük ve keskin vazo parçaları olmasaydı daha iyi olabilirdim .
-İyiyim .
Ayağa kalktım . Ve soğuk bir tavır takınarak
-Seni rahatsız ettiğim için kusura bakma.
Dedim ve arkamı döndüm . Ayağım hakikatten çok acıyordu . Ama karanlık vurduğu için Helen ayağımı görmemişti muhtemelen. Yukarıda her ne varsa ona şükür ettim . Helen fısıltı gibi bir sesle
-Gitme .
Diye mırıldandığı vakit kalbimin paramparça olduğunu hissetim . Aklımı Ve ayağımdaki acıyı Yok sayarak Helen'e sarıldım . Kız şaşkınlıkla yeşil gözlerini bana çevirdi .
-Üzgünüm . Ama ben bir hain değilim . Bu uğurda herşeyimi kaybetmeye hazırım .
Dediğimde içimde birşeylerin paramparça olduğunu hissetim . Bir plan yapana kadar benden uzak durmalıydı . Kan Kuzgunu onu hedef alabilirdi . Bu riske giremezdim. Helen yeşil gözlerini bana dikti . Dökülmeye hazır göz yaşlarını görebiliyordum . Konuşmadı . Sadece yüzünü göğsüme dayadı. Hareket edemedim . Kalbimin delicesine attığını hissedebiliyordum. Muhtemelen o da fark etmişti . Helen konuştuğunda ürpermeden edemedim .
-Biliyorum. Ama kendimi seni sevmekten alıkoyamıyorum. Nasıl kalbimi ele geçirebildin böyle ? Beni sevmemene rağmen nasıl böyle aşık edebildin beni kendine ?
Kızın ses tonundaki yalvarma içimi kanatsada asıl kalbimi parçalayan şey son söylediğiydi . Nasıl onu sevmediğime inanabilirdi ? Yutkundum içimdeki kırıkları görmezden gelmeyi denedim . Çok fazlaydılar . Hepsi üstüme geliyordu . Ben dayanmakta zorlanıyordum.
-Nasıl kalbimin delice attığını duyamıyorsun ?
Dediğimde Helen konuşmadı . Devam ettim .
-Seni sevmediğime nasıl inanabiliyorsun ? Sırf seni korumak için kendimden uzak tutmaya çalışırken nasıl beni paramparça edebiliyorsun ?
Ağzımdan çıkan sözlere ve yüzümde hissettiğim yaşlara inanamadım .
-Elimde olan tek şeyim onurumdu . Onu benden aldınız . Defalarca kez parçalandım ben . Biliyorum senden bir şey beklememeliyim ama körlüğün beni öldürüyor. Senden uzakta durmamın en büyük etmenlerinden biri artık onursuz bir süikastçi olmamdı lakin Bunu anlamıyorsun . Aslında düşününce Beni tanımıyorsun. . Nasıl bir hayatımın olduğunu bilmiyorsun ama bana bu sözleri söyleyebiliyorsun . Sonra seni incittiğim zamanda ben suçlu hissediyorum ama sen beni defalarca kez kırarken kim suçlu hissediyor ?
Dediğimde kızın mavi gözleri bariz bir şokla bana döndü . Aptal ! Bunu söylememeliydim !onun be suçu yoktu ben ben ne yapıyordum ??! Ne hakla onu suçlayabilmiştim ?! Kızı bıraktım öylesine büyük bir hızla odama yöneldim ki ayağımdaki vazo parçalarının verdiği acıyı hissedemiyordum . Aptalın tekiydim !
...
Helen şokla hızlı bir şekilde ilerleyen narin suikastçıya baktı . Axel onu seviyordu . Bu yüzünde aptalca bir gülümsemenin oluşmasını sağladı . Aslında Bunu tahmin etmişti . Kalbinin hızlı atışını duymuştu . Sadece onun konuşmasını sağlamak için Bunu söylemişti . Adamın bu kadar dolu olduğunu düşünmemişti . Ama kızın anlamadığı bir nokta vardı . Kırılan hep kendisi olurken basıl onu kırmayı başarmıştı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ
FantasyAxel Vincent : Soğuk, kibar ve duygusuz. 2 yaşından beri süikastçi olarak eğitilmiştir. İnsan içine nadiren çıkar. Babasına son derece bağlıdır. Sadece yakın arkadaşları ona kuzgun der. Annesinin ölümü yüzünden ruhsal olarak çökmüşdür. Maria Waleci...