Gözlerimi açtım ve telefonumdan saate baktım. Saat sabah 5'ti. Yataktan kalktım. Gardıroptan siyah deri zırhımı ve cüppemi giydim. Salona indim. Evde herkes uyuyordu. Pencere kenarındaki koltuğa oturdum. Ve telefonumla
Rafael'i aradım. Açmadı ibne ! Ofladım. 1 yıl sabretmek zorundaydım. Kan Kuzgun'u Arias Ailesinin en güçlü süikastçisiydi. Süikastçiler 3 aileye hizmet ederdi. Arias,Vincent ve Lulloc bu üç ailenin en tehlikeli ailesi lider aile seçilirdi. Arias ailesi hiçbir zaman Lider olmak istememişti. Lulloc ailesiyse Vincent ailesine olan nefreti yüzünden lider olmak istiyordu. Vincent ailesi Ailenin Onurunu koru Gerekirse öl yinede AİLENİN ONURUNU KORU ! Bu söz Vincent ailesinin sözüydü. Ailenin onuru herşeydi. Arias ailesi Hayat bir avdır. Avcı mı yoksa av mı olacağını sen belirlersin. Ölürken bile AVCI OL !
Onlardan tek bir farkım vardı ben Ailemi düşünüyordum. Nasıl onurumuzu kurtarabileceğimizi. Lulloc ailesi Kendi yolunu kendin aç. ASLA BİRİNİN YÜRÜDÜĞÜ BİR YOLDA YÜRÜME ! Sözleri güzeldi ama Lulloc süikastçilerinin yürüdüğü yol yanlıştı. Eğer Lulloc ailesi lider aile olsaydı 10 yıl bile yaşayamazdık. Kafamdan bu düşünceleri uzaklaştırdım. En azından onlarda hain yoktu. Annem bu kadar aptal olamazdı. Milyonlarca insanı bir anlık nefret uğruna harcamazdı. Kesin bir iş vardı. İçimden bir küfür ettim. Aurom Magnetayı geri almalıyım. Ailemin onurunu anca bu şekilde kurtarabilirdim.Ama Annemin ya Başka bir amacı varsa ? Aurom Magnetayı geri almak ya herşeyi daha kötü hale getirirse ? Neyse Aurom Magnetayı bulduğumda ne yapacağama karar verirdim. Hem bu 1 yıl içersinde kafamı verecek bir şeyim de olurdu. Eğer bulursam Kan Kuzgun'una elim boş dönmezdim. Az kalmıştık. Ama yinede Savaşı tersine çevirebilirdik. Süikastçilerin umuda ihtiyacı vardı. Bende umudu Aurom Magnetayı geri alarak verecektim. Yeni doğan güneşe baktım. Herşey yeni başlıyordu. Gülümsedim. Kimse bizi durduramayacaktı. Ne şövalyeler ne heretikler nede aptal soylular karşı çıkan herkes ölecekti. Beni bu hale getirenlere asla merhamet etmeyecektim. Halkımı kurtaracaktım. Canımı feda etmem gerekirse çekinmeyecektim. Seve seve ölecektim. Ama eğer sağ kalırsam tüm süikastçileri tek bir aileye bağlayacaktım. Yeni ailenin lideri olacaktım yada Kan Kuzgun'unu lider yapardım. Hele bir o zaman gelsinde. Bir ses düşüncelerimi böldü
- Kalkmışsın ? Uyku mu tutmadı ?
Dedi. Helen'di. Kalbim delicesine atmaya başladı. Mantığım eğer kalbini dinlersen bu düşüncelerin hiçbiri olmaz. Dedi. Cevap vermedim. Helen
- İyi misin ?
Dedi'Sesi aşırı endişeliydi. Boğazımda bir yumrunun oturduğunu hissettim. Soğuk bir sesle
-İyiyim.
Dedim. Helen'in adım seslerini duydum. Kısa sürede yanıma geldi ve oturduğum koltuğun köşesine oturdu ve şafağı izlemeye başladı. O kadar güzel duruyordu ki kızıl rengi uzun saçları ten rengi geceliğinin beline kadar geliyordu. Yeşil gözleri bir zümrüt gibi parlıyordu. Dolgun dudakları gelen güneş ışını yüzünden daha da dolgun görünüyordu. Dudağının tadı vanilya gibiydi. Yutkundum. Fark etmedi yada duymamazlıktan geldi anlayamadım. Gözlerimi kaçırdım. Teninden gelen vanilya kokusu burnuma doldu. Onu öpmek ve başka şeyler yapmak istiyordum. Mantığım
"otur oturduğun yerde " dedi. Haklıydı yine . 7 Cehennem ! Ben 30 dakikadır bir kızı kesiyor ve onu arzuluyordum. Lanet Olsun ! Gözlerimi o muhteşem ötesi güzelliğinden çekemiyordum. Lanet Olsun !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ
FantasyAxel Vincent : Soğuk, kibar ve duygusuz. 2 yaşından beri süikastçi olarak eğitilmiştir. İnsan içine nadiren çıkar. Babasına son derece bağlıdır. Sadece yakın arkadaşları ona kuzgun der. Annesinin ölümü yüzünden ruhsal olarak çökmüşdür. Maria Waleci...