Eve geldiğimde abim ve teyzem evdeydi,abime aslında Kerem diye hitap ediyorum sadece burada böyle bahsetmek istedim.Abim salonda basket maçı izliyordu teyzem ise mutfaktaydı.İkisi de 'bana nerede kaldın' diye sordular.Cevabım aynen şu şekildeydi:Biraz hava almak istedim o yüzden de vapura atlayıp kısa bir istanbul turu yaptım.
-Kısa mı?
+Tamam biraz uzun sürmüş de olabilir,geminin kaptanı ben değildim sonuçta.
Bunu dedikten sonra merdivenlerden odama çıktım.Canım çok sıkılıyordu odam da biraz havasız kalmıştı.Odama girer girmez odamda bulunan balkonun camını açtım.Üzerimi değiştirip rahat pijama tarzı birşeyler giydim.Daha sonra çilek kokan Almanyadan aldığım mumumu yakıp loş ışıkta 5 dakika kadar oturdum.Bu arada ne yapabilirim diye düşünüyordum.Laptop'umu alıp yatağıma uzandım,önce tumblra baktım ardından da teen wolf'un ilk sezonunu bitirdim.Neden ilk sezondan başladın diye sorarsanız aslında 5.sezondaki son bölumler de dahil hepsini izledim fakat canım sıkıldıkça kafama eser böyle eski şeyleri izlemek.Teen wolfu da çok severim,her sezon farklı bir entrikaya sahip.Karakterler Scott olsun Lydia olsun hepsi mükemmeller.Sadece Allisonun ve derek'in diziden ayrıldığına baya bir üzülmüştüm hatta ağlamıştım 4.sezon Allison öldügu o zaman.Yabancı dizilere de yabancıların her şeylerine de bayılıyorum.Özellikle diziler... En azından bizimkisi gibi bir sezon 100 bölüm,bir bölüm 2 saat değil.En fazla 50 dakika oluyorlar zaten icindeki olaylardan izlerken nasıl geçtigini anlamıyorsunuz.Birinci sezonu bitirdikten sonra uykum gelir gibi oldu.Lana Del Rey'in yeni şarkısı ''High by The Beach''i dinleyip alarmımı kurmadan yattım çünkü yarın okulum yoktu.Gece uyandım uyku pek tutmadı,herkes uyurken ben ayaktaydım.Saate baktım,saat 4 tü.Aşagi inip televizyonun karşısına kuruldum.Oradan internete bağlanıp uyumsuz serisini izledim.Bir film nasıl bu kadar sürükleyici olabilirdi hala anlamış değildim.Film güneş doğmasına yakın bitti.Bende odama çıkmaya üşenip yine rahatsız bu koltukta yattım.Sabah teyzemin şıpıdık terlikleriyle merdivenden iniş sesine uyandım.Bizim evde yemekleri genellikle teyzem yapardı.Gençken aşçılık eğitimi almış.Bu sabah sofrayı hazırlamasına bende yardım ettim.Yardım dediğim sadece taze sıkılmış naneli limonata.Annemi babamı ve abimi uyandırdım,kahvaltıya çağırdım onları.Televizyona flash belleğimi takıp Mabel Matiz-sarışın adlı şarkıyı açtım.Bu müzik eşliğinde kahvaltımızı yaptık.Ben kahvaltı sofrasına oturmadan kedim Sütlaça da mamasından koydum.Bitirdikten sonra biraz evi temizledim süpürdüm felan.Aklımda parlak saçlı Barış ve Salak Kumsal vardı.Barış iyileşmiş miydi acaba?Umarım iyileşmiştir.Kumsala sinirlendikçe daha fazla toz aldım,daha fazla süpürdüm evi.Bu durumu kendime fazlasıyla hırs yapmıştım.Bugün fitnessım vardı saat 6 da.O zamana kadar beş saat vaktim vardı.Ben bu arada biraz bisiklet sürmek istedim.Garajdan bisikletimi alıp bizim "Grand winter villa Sitesinde" biraz tur attım.Ardından bahçemizde bulunan havuzda birazcık kol antrenmanı yaptım.Eve gittiğimde ise duş alıp fitness kıyafetlerimi giydim.Bir tayt ve elastik spor atlet.Fitness salonu evimizin yaklaşık 10 kilometre ilerisindeydi buraya ne yurüyerek gidebilirdim ne de bisiklet ile.Babamdan beni bırakmasını rica ettim o da beni kıramadı tabiki.Fitnessa gittim icerde bulunan kantinden suyumu aldım çantama evden meyve sepeti yapmıştım zaten.Salonun içinde önce barfiks çektim daha sonra koşu bandına bindim.Yaklaşık 10-15 tane koşu bandı vardı.Koşu bandındayken şöyle kafamı sağ tarafıma bir çevirdim ki ileriden bir güneş gibi bir şey parlıyor.Tabi bu sırada gözlerim bulandı,toparlayıp tekrar baktığımda onun Barış olduğunu farkettim.Ağır adımlarla yanına ilerledim.
-Barış?
+Şebnem?
-Senin burada ne işin var? Üstelik iyileşmene sevindim.
+Sağol bir süredir bu salona geliyorum ama sana daha önce hiç burada rastlamamıştım.
-Bende buraya üyeyim ama bende bayadır gelmiyordum.Aramızda bu şekilde kısa bir konuşma geçti.Onu görmem iyi olmuştu.Meyve tabağımdan yemesi icin onu yanıma davet ettim.Dilimlenmiş karpuzlar,kavunlar,şeftaliler,armutlar felan.Bir yandan yiyip bir yandan da muhabbet ettik.Laf lafı açtı.İşte hastalık konusundan girdik,okuldan çıktık.Ses tonu gayet iyi geliyordu.Üç güne toparlamış kendisini.Spor salonundaki süremiz doldu.Biz ise bu sefer ''Pazartesi okulda görüşürüz'' diyerek ayrıldık.Onu biryerlere davet etmek istedim fakat aşırı terlemiş haldeydim.Bu yüzden şu anda tek düşündüğüm eve gidip buz gibi bir duş almaktı.Babamı aradım telefonunu açmadı ,metroya bindim.Çok kalabalıktı.Tam metro kartımı bastım derken arkamı dönmemle Salak kumsal'ı görmem bir oldu.Hayırdır bu kız nereye gidiyordu böyle? O beni şükürler olsun ki görmemişti.Bende onu kesmeye devam ediyordum.Ağzında mavi bir sakız cak cak çiğniyordu.En sevmediğim şeydir bu durum.Onu hiç böyle gormemistim.Benden bir önceki metro durağında indi.Bende evime geldim.
1 saat sonra;
Duşumu almıştım,giyindim,vanilya kokulu spreyimi sıkıp odamdan aşagıya indim,yemek vakti gelmişti,baktım mutfaktan da makarna kokuları geliyordu.Benim vanilya kokulu spreyimle kıymalı makarnanın kokusu birbirine karışmıştı.Adeta bir vanilyalı kıymalı makarna haline gelmişti.Açıkcası makarnayla pek aram yoktu.Kırk yılda bir yerdim,ben mutfağa gidip kendime bol yeşillikli bir salata yaptım.Ee sonuçta fitnessa gidiyorum.Yersem aynı ''şeker hastası olup da sadece çayı şekersiz içenlerden '' olacakmışım gibiydi.Boyum 1.65 ti fakat fit bir görünüme kavuşmada tam gaz ilerliyordum.Limonlu sular,yeşil çaylar,koşular...Biz sofraya oturduk hep beraber yiyoruz ,herkesin önünde makarna.Anlatamam size sevmediğim halde o kıymanın ve salçanın kokusunu.Duştayken Le petit Marseillasın bir duş jelini kullandım, o kadar saçma ki bugünki yorgunlugumla sacmalıyordum .
'Le petit marseilla ,makarnam arbella'
'Le petit marseilla,makarnam arbella'
'İçerim ben le kola,izlerim Selena.'Allahtan bu yazdıklarımı sadece aklımdan geçiriyordum eğer dışarı dökmüş olsaydım abimin gülmesiyle kedim uyanır,annem ve teyzemin gülmesiyle de mahalle halkı ayaklanırdı.Babamı hiç katmıyorum bile işin içine.Bir keresinde yaptığım espriye gülerken sandalyeden düşmüştü artık kaç şiddetinde bir sallantıysa gülmesi..Biz gayet ağiz tadıyla yemeğimizi yerken birden annem:
-Yarın sergiye kimler geliyor?
Abim:Ne zaman?
Ben:Ne sergisi?
Babam:Sergi mi?
Teyzem:Hee resim sergisi,ne çabuk geldi zamanı..Ben teyzemin de unuttuğunu ve sırf annem sinirlenmesin diye çaktirmayıp pembe bir yalan söylediğini anladım.Annem hariç aile halki olarak hep bir ağızdan ''hee evet sergi geliyoruz tabiki''dedik.Annem bu konularda biraz hassastır kendisi 'Emeğe saygı' felsefesiyle yaşar.Bizde daha fazla sinirlenmeden abimle kalkıp annemin sağ ve sol yanağından bir öpücük verdik.Anneme beni bu akşam atölyeye götürmesini söyledim.Beraber annemin arabasına atlayıp atölyeye gittik.Son bir kez baktım o tablolara ,hepsi de çerçeveletilmişti.Aslında o sergideki bir kaç tablo hariç çoğu satılıcaktı.Dernek için.Çunku acıkcası bizim o tablolardan gelecek olan gelire ihtiyacımız yoktu.Yarın günlerden pazar ve sergi için biraz heyecanlıyım.Barış da gelecek.Davetiye vermemize rağmen tanidık arkadaşlarıma Barış da dahil hatırlatma mesajı gönderdim.Ayıp olmasın diye kumsala da gönderdim tabi ki.Ama gerçek düşüncem inşallah gelmezdi.Böyle düşünceler içinde uykuya daldım ve ertesi sabah oldu.Sonucta bu sabahların bir anlamı olmalı..Ben yine bir duşumu aldım odamda bulunan banyoda.Sonra şık kısa bir elbise giyip makyajımı yaptım,sadece ben değil tüm ev halkı benim gibi süslenip püslenmişti.Arabaya atlayıp serginin yapılıcağı yere girdik.Henüz kimsecikler yoktu ,bakmak için oradaydık.Sonra sanatseverler annemin ressam arkadaşları ,bağış toplanacak vakıfın üyeleri geldi.Barış yoktu ortalıkta ama Kumsal vardı.O ne biçim makyaj ,saç dedim içimden.Düğune gider gibi gelmiş,kafasında kuş yuvasına benzer bir topuz,değisik bir elbise ve at nalından farksız platform topuk bir ayakkabıyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Üniversitede Güzel
Novela JuvenilBol kıskançlık ve bol İstanbul içeren,hayal ve gerçegin arasındaki ince çizgiyi pek bilmeyen,değişik lakaplarla anılan deli dolu çılgın karakterlerin bulunduğu bir roman. Hikayemi okurken lütfen medyaya da göz atmayı unutmayın.