6. "Uyu"

100 8 16
                                    

Rüzgar'ın bir şey demesini beklemeden yatağa girdim ve en köşeye kaydım usulca. Yanımı boş bırakmıştım. Bilerek, gelmesini umarak. Gelmeyecekti, bir şey demeyecekti de. Ne düşünmüştüm ki zaten sorarken? Arkamı dönüp pikeyi üzerime çektim. Bekledim. Bir şey yapmasını, en azından bir şey söylemesini bekledim.

'Odamda benden başkası uyumaz' bile o kadar çok şey ifade ediyordu ki aslında. Rüzgar'dan çıkabilecek en anlamlı sözlerdi bunlar ama bir yanım daha da fazlasını istiyordu sanki.

Bekledim. Çok uzun zaman geçmemişti belki ama hiçbir şey yapmaması canımı sıkıyordu. Sonunda bir haraketlenme duyduğumda odadan çıkacağını sanmıştım ama aksine sesi gittikçe yaklaşıyordu. Yaklaşan ayak sesi daha sonra uzaklşmaya başladığında, dolabın açılma sesini duydum ve hızlıca yerimden kalkarak oturur pozisyona geldim. Dolabı karıştırarak bir iki parça kıyafet aldı eline.

"Ne yapıyorsun?" dedim şaşkınlığımı gizlemeyerek. Söylediklerimi umursamayarak dolabı kapattı. Eline aldığı kıyafetleri yatağın üzerine attı ve üzerindeki tişörtü hızlıca çıkardı.

Öleceğim kesinlikle öleceğim.

"Ne yapıyorsun?" dedim tekrarlayarak. Üzerini çıkardığında refleks olarak ellerimle istemsizce kapatmıştım yüzümü ama gördüğüm o birkaç saniyelik görüntüyü bile çoktan ezberlemiştim.

"Üzerimi değiştiriyorum." Gülümsediğini bu şekilde bile anlayabiliyordum.

"Bende üzerimi değiştirmiştim?" Doğru yere değinmiştim. Ben üzerimi değiştirirken o dışarı çıkıyor, ama iş kendisine geldiğinde önümde soyunuyordu. Pekala.

Kapalı olan parmaklarımı biraz açarak ne yaptığını görmeye çalıştım. Giyinmişti bile. Çıkardığı kıyafetleri benim kıyafetlerimin yanına koyarken bende elimi çektim yüzümden.

"Çok konuşuyorsun" Gülümsemesiyle birlikte yatağa doğru yaklaşırken yeniden arkamı dönerek yattım. Nefesimi tutmuştum ciddi anlamda.

Yatağın sağ tarafı çöktüğünde gülümsemiştim. Ufak bir kaç kıpırdanmadan sonra durduğunda ona doğru döndüm hemen. Sol kolunu başının altına koymuş, sağ kolunu karnına yerleştirmişti. Döndüğümü bildiği halde bakışlarını baktığı yerden bir an olsun ayırmadı. Düşünceliydi, fazlasıyla.

"Neyin var?" dedim bana bakmasını umarak. Başımı yukarı kaldırdım onu daha net görebilmek için. "Eğer yanımda yatman sorun olacaksa-"

"Sorun bu değil. Böyle şeyler düşünme" Başını bana doğru çevirdi bir kaç saniyeliğine. Sanki söyledikleri konusunda emin olmaya çalışıyormuş gibiydi. Yeniden önüne döndüğünde kendimi suçlu hissediyordum. Sanki hayatının içine ediyormuşum gibi.

"Seni rahatsız eden şeyi bilmek istiyorum, ki öyle şeyler düşünmeyeyim." Aklımdan geçenlerle ilgili düzgün bir cümle kurabildiğime minnettardım.

Başını yeniden bana çevirdi. Bir kaç saniye baktıktan sonra en güzelinden bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. Sol kolunu başının altından çekerek yana doğru uzattı, başıyla ufak bir harekette bulunduğunda ne yapmak istediğini anlamıştım. Yanına doğru kaydım ve uzattığı kolunu es geçerek başımı göğüsüyle kolu arasında kalan mükemmel kıvrıma yerleştirdim. Gözlerimi kapatıp, rüya olmamasını diledim. Eğer rüyaysa da uyanmamak...

"Odam da benden başkası yatmaz" demişti bugün söylediklerini tekrarlayarak, "buna herkes dahil."

Gözlerimi açarak devam etmesini bekledim ama başka bir şey dememişti. Eve attığı şu kızı nerede becermişti diye düşünmeden edemedim.

Temmuz'a Düşen Rüzgar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin