10. "Zamansız"

99 7 2
                                    

Yaklaşık bir aydır bölüm atmadım ve onun acısını çıkarmak adına bu uzun bölümü yazdım. Bölüme başlamadan en son neler olduğuna göz atmanızı öneririm. Keyifli okumalar :*

Not; Aşırı derecede dram içerir.




"Seni burada görmeyi beklemiyordum. Tanrım geldiğine o kadar sevindim ki!" değişmeyen yüzüne bakmaya devam ederken söylemiştim bunu. İki aydan fazla olmuştu sanırım görüşmeyeli. Daha da uzun süreceğini beklerken neden gelmişti ki birden bire?

"Bir sorun olup olmadığı konusunda şüphelenmeye başlıyorum Temmuz. Ne ara bu kadar özlendim?" Her zamanki gibi şapşaldı... Güvendiğim, yanımda olan tek erkekti Eser ama görüşemiyorduk. Böyle gerektirmişti bazı şeyler. Uzun zaman aralıklarında, çok kısa sürelerde görüşebiliyorduk ve bu da şaşkınlığımın asıl sebebiydi.

"Senin olduğun yerde sorun olması mümkün mü?" diyerek kocaman bir gülümseme gönderdim ona. Çabucacık karşılığını vererek o da gülümsemişti. Yeni yeni kulağıma dolan topuklu ayakkabının sesi, yanına eklenen bir çift ayakkabı sesiyle daha birleşerek gittikçe çoğalmıştı. İstemedende olsa arkama döndüğümde Nergis ve Erdem'i görmem bir olmuştu. Kardeşimi de alıp gitmek, vakit geçirmek istiyordum sadece. Nergis aklımdan geçenleri az çok anlamış olacak ki gülümseyerek konuştu.

"Bugün gidiyorum ve bir ay boyunca olmayacağım. Yokluğumu Erdem dolduracak." Gözlerim Erdem'e kaydığında gülümsemesiyle karşılamıştı beni. Uzun zamandır görüşmüyor gibiydik... Bilmiyorum, belki ani yakınlaşmamızdan sonra araya giren ufak boşluklar bile bizi birbirimizden uzaklaştırıyor gibi hissettiriyordu.

"Odana gidebilirsin. Sen kardeşinle vakit geçirirken benim de Erdem'le işlerle ilgili konuşmam gereken şeyler var. Hem belki Eser'in de sana atlatması gereken birşeyler vardır?"

     İğneleyici ses tonunu üstelemek istemesem de, Nergis böyle söylüyorsa kesinlikle birşey vardı. Eser'e baktığımda 'konuşacağız' temalı bir bakış yerleştirmişti yüzüne. Kardeşimle ilgilenmek istediğimden diğer ayrıntılara takılmayarak ve hiç birşey söylemeyerek çıktım odadan. Bir yandan da Eser'in kolundan çekiştirmekle meşguldüm. Herkesi es geçerek ulaşğım odama hızlıca dalarak kapıyı kapattım.

"Dökül bakalım" Ellerimi belime yerleştirirken olabildiğince sorgulayıcı bir tonla konuşmaya çalışştım,

"İstersen önce sen dökülebilirsin. Bir sorun mu var?"  Kardeş kelimesi tam anlamıyla buydu işte. Konuşmadan birşeyler döndüğünü anlayabilme gücüne sahiptiniz. Uzun zamandır birlikte olmadığımızdan, Eser'in hayatına dair bilgilerim gittikçe azalıyordu. Normalde olsa ne haltlar yediğini şıp diye ortaya dökebilirdim ama...

Temmuz'a Düşen Rüzgar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin