"Hayır, doğmamış güzelim."
Bu da ne demekti şimdi? Şimdi bu lafının üzerine ona iyi bir cevap verebilirdim. Ama susmak en büyük cevaptır görüşüne sadık kalarak önüme döndüm. Zaten hocanın da gözü bizim üzerimizdeydi, daha fazla dikkat çekmemek için yan tarafa geçtim. Bu sayede de isimsizle aramızda boş bir mesafe olmuş oldu.
Ders çok mu uzun gelmişti ne? Bir türlü bitmek bilmiyordu ve şuanda diken üstündeydim. Üstüme bir çift göz olduğunu hissedebiliyordum. Yani yanımda resmen bir sapık vardı. Konuşmak istemeyince konuşan, ya da bakmasını istemediğimi belirtmeme rağmen bakan bir sapıktı. Evet, burada da bir sapığım olmuştu. Valla ne güzel ya!
Dersin bitmesine iki dakika kala hemen toparlandım. Zil çaldığı anda buradan topuklamayı düşünüyordum çünkü şuan ciddi ciddi soğuk ter döküyordum. Tüm ders size bakan birinin olduğunu düşünsenize! Ben şu sapıklarımdan acaba nasıl kurtulacaktım?
Zil çaldığı anda içimden sevinç naraları atarak sıranın öbür tarafından çıktım -çünkü diğer tarafında isimsiz sapığım vardı- Tam sınıftan çıkacakken arkamdan birinin bağırmasıyla tüm sınıf o kişiye dikkat kesildi. Ben de dahil. Ve bu kişi kimdi sizce?
"Merak etmişsindir diye söylüyorum. Adım Arda" Pis pis sırıtmasındaki amacı çözememiştim, hem ben onun ismini neden merak edecekmişim ki? Hem Arda ismini de hiç sevmem. -külliyen yalan-
Hiçbir tepki vermeden önüme döndüm ve sınıftan çıktım. Çünkü tepkilerimi bazen cidden kontrol edemiyordum.
Allah'ım bu neyin cezasıydı? Şimdi koşarak peşimden gelirse hiç şaşırmazdım. Derken arkamda bir ürperti hissettim. Kesin arkamdan gelmişti, daha fazla dayanamayarak bir küfür savurdum ve arkamı dönmeye yeltendim.
"Yeter ulan, bak s*ktir git gözüne indiririm yumruğu!" dedim dönerken.
Karşımdakini görmemle yüzüm pespembe olmuştu. Sanki başımdan aşağı kaynar su dökmüşlerdi.
"Ho,hocam ço,çok pardon. Şeyy, ıhm ben.." Hocanın gözlerinden ateş çıkıyordu resmen. İyi de arkamdan yürüyüp beni korkutan sensin be hocam.
Hocanın bakışlarından kötü bir şey olacağına adım gibi emindim. Şimdi disipline yollasa ne yapacaktım?
"Adın ne?" dedi Osman Hoca. Şuan cidden beni dövecek gibi bakıyordu.
"Dolunay?" dedim meraklı bakışlarımı Osman Hocaya dikerek.
"Dolunay, benim dersimden kalacağını ısrarla belirtiyorum." Nee?! İnanmıyorum, inanmıyorum, inanmıyorum! Şimdi ne olacaktı. Bu dersten kalırsam, sınıfı geçemezdim ki. Bu ders benim temel dersimdi. Ayrıca baraj dersti. İlk anda nasıl böyle bir hata yapabilirdim?
Hepsi o sapık herif yüzündendi! Şimdi gösteririm ulan ben sana!
Sınıftan çıkmış benim yürüdüğüm tarafın tam tersine yürüyordu. Gözüne yumruğu indirmeden içim rahat etmeyecekti doğrusu. Hızlıca ona yetişip avuç içimle omzunun arka kısmına vurdum. Normal bir insan olsa işaret parmağıyla dürterdi, genelde bende öyle yapardım ama sinirli anımda denk gelmişti ve bu onun için hiç iyi olmayacaktı.
Arkasına döndüğü anda sağ gözüne olabildiğince sert bir şekilde yumruk attım. Fazlasıyla afallamışa benziyordu, bir yandan da bir eli gözündeydi. Benimde elim biraz acımıştı ama tabii ki file vermedim. Hemen kendine gelip az önceki kendini beğenmiş erkeğe döndü ve sinirle ayağa kalktı, beni korkutmaya çalışıyordu, çünkü karşımda patlamaya hazır bir bomba gibi duruyordu. Ama tabiki de gram etkilenmedim. Ben kimseden korkmazdım. Aslında Osman Hoca da umurumda bile değildi, sadece derslerime özen göstermem gerektiğini farkındaydım. Bu yüzden hocalara karşı tutumuma biraz daha dikkat ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Kal
Jugendliteratur"Önümüzde bir engel kalmadığına göre, gitme vaktimiz geldi." yüzünde ufakta olsa bir duygu arıyordum. Neden böyle olmuştu? Neden böyle yapıyordu? "Hadi Ezgi, gidiyoruz." Gitme demek bu kadar mı zordu? Sadece kal dese bile razıydım! Beni sevmese bil...