-6-

663 74 27
                                    

İnsan sürekli bir şeylerle meşgul etmeli kendini, yoksa düşünmeye ve kendisini sorgulamaya başlıyor. Kimisi bu süreci kaldıramıyor ve kendisini yıpratıyor, kimisi de kendini değiştirerek ve olgunlaştırarak bu süreci tamamlıyor.


****





Kapıdaki kargaşaya bakıp korkmamak elde değildi. Teslimatçı elindeki kağıdı Daesung'a gösterirken artık yorgunluktan kelimeleri bastırarak söylüyordu.

"Lütfen efendim. Televizyonu kurmalıyız. Bu sizin özel talimatınız."

Kollarımı bağlayıp onları izlemeye koyuldum.

"Ne demek özel talimat! Ben istemedim bile! Gidebilirsiniz."

Teslimatçı elindeki kağıdı ona uzattığında Daesung'un suratının ifadesi birden değişmiş daha öfkeli bir hal almıştı.

"Ne olursa olsun televizyonu evime kurun. Sizi kovabilir veya saldırabilirim ama kurmak zorundasınız. Eğer kurmazsanız dava ederim. Kang Dae Sung!"

Kağıtta yazanları yüksek sesle okuduğunda beni fark etti. Elindekini bana doğru sallayarak:

"Ben bunu yazmadım!"

Daha fazla bu deliliği izleyemezdim. Kendimden emin bir şekilde elindeki kağıdı aldım. Sağ elimi göğsüne yerleştirdiğimde onu geriye doğru itmeye başladım. Arkamdaki çocuk bana kurtarıcı gözüyle bakarken ona seslendim.

"Lütfen salona kurunuz."

Daesung ağzını açmak için hareketlendiğinde onu odasına sokmuştum bile. Sonunda duvara çarpan sırtı ile geriye gidişimiz bitmişti. Elimi serbest bıraktığımda yutkundu. Gerçekten zavallıydı. Saçlarıma doğru bir üfürük gönderdiğimde ondan uzaklaştım.

"Gerçekten senin için istediğimi falan mı sanıyorsun? K-dramalarımı nereden izleyeceğim! Kendim için istedim!"

Beklediği konuşma bu değildi. Bekleneni yapamazdım. Yatağın üstüne kendimi attığımda bacak bacak üstüne attım. Etek boyum biraz daha toplanmıştı ama bu şu anda işin bir parçasıydı. Ellerimi yatağa dayadığımda boynumu bükerek ona baktım.

"Gerçekten çocuk gibisin!"

İçerideki gürültüler azaldığında ayağa kalktım. Daesung bir an bile yerinden oynamamıştı. Yanından geçerken gülümsedim.

"Bugün de evdeyiz desenize Daesung shi!"

Salona girdiğimde teslimatçı çocuk elindeki kağıdı bana uzattı. Hemen imzamı attığımda bana saygıyla eğildi.

"Gerçekten çekilmez biri. Umarım sizi üzmüyordur."

Daha 18'ine yeni basmış bu delikanlı lafının nereye gittiğini pek bilmiyordu. Gülümsediğimde:

"Ben onu daha çok üzüyorum! Emin ol:)"

Daesung kapıdan bizi izlediğinde elimi ona uzattım. Anlamıyormuş gibi baktığında konuşmaya başladım.

"Bahşiş vereceksin değil mi?"

Utanmıştı. Bunu yanaklarından anlayabiliyordum. Avucuma bir miktar para koyduğunda çocuğa uzattım. Çocuk işten sıyrılmanın sevinciyle kapıdan çıkarken ardından kapıyı kapattım ve salona yürüdüm.

Loser✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin