Bu inanılmazdı. Daha geldiğim ilk günden bunca şey yaşamak beklediğim birşey değildi. Nash'in evine gelmiştim. Nash ile birlikte aynı masaya oturmuştum. Şimdi de Nash ile birlikte evden çıkmıştım. Bu mükemmeldi.
"Matt'in evi 3 cadde ileride arabayla mı gidelim yoksa yürümek mi istersin?"
" Matt'in yanına mı gidiyoruz?"
" Evet. Tüm çocuklar orada olacak. "
" Aa-a."
" Sorun olurmu? "
" Hayır sadece daha bugün geldim ve bu yaşadıklarım çok fazla." Dedim gülümseyerek.
"Sanırım bizi yakından takip ediyorsun. Bizi gözünde büyütme. "
" Aslına bakarsan sizi takip etmiyorum. Çok yakından hatta bayağı bir yakından takip eden arkadaşım var. Onun sayesinde sizin ve senin hakkında birşeyler biliyorum. "
" Benim hakkımda bildiğin şeyler en fazla; en sevdiğim dondurmanın vanilya olduğu, burcumun oğlak olduğu ve Snowboard yaptığımdır herhalde." Dedi gülümseyerek. Ve devam etti.
"Bence yürümeliyiz." Dedi. Gülümsedim. Biraz duraksayarak söze tekrar girdi.
" Hadi şimdi sen başla. Seni nasıl tanıyabilirim."
"En sevdiğim dondurma karamel, burcum oğlak ve voleybol oynuyorum. " dedim ve gülümsedim.
"Neden buradasın?" Dedi.
"Buraya staj için geldim. Peki ya sen neden buradasın?" Dedim.
" Benim hakkımda sandığımdan daha fazla şey biliyorsun." Dedi.
"Evet sayılır. Cameron ile Los Angeles' a taşınmıştınız. "
"Evet daire de tadilat var. Tadilat bitine kadar ailelerimizin yanındayız. Sonra taşınacağız. " dedi. Ve eliyle bir evi işaret etti.
Gelmiştik. Bünyem bugün hem Nash'in hem de Matt'in evinde bulunmayı kaldırabilmişti. Nash kapıyı çaldı. Matt elinde içki şişesiyle açtı kapıyı."Oo dostum." Dedi Nash'in omzuna vurarak. Sonra devam etti.
" Hoşgeldin Ezgi. İsmini doğru telafuz edebildim mi? Sana karşı pot kırmak istemiyorum." Dedi. Nash yaklaşıp;
"O sarhoş. Bu gece onun söylediklerine aldırış etme."dedi.
" Hayır doğru söyledin." Diyerek cevap verdim Matt'e ve sonrasında içeriye girdik. Çocukların hepsi oradaydı. Hepsiyle tanıştım. Nash eliyle oturduğu koltuğun yanındaki kısmı gösterdi. Gidip yanına oturdum. Bir oda dolusu yakışıklı çocukla birlikte oturuyordum. Ve bu anın mükemmel olması için yeterliydi. Hepsi ile sohbet ettim. Staj için burda olduğumu ve diğer şeyleri konuştuk. Artık beni tanıyorlardı. Tabi Nash kadar değil. O birkaç ayrıntı fazla biliyordu.
" Siz ikiniz çift gibi giyinmişsiniz." Dedi Cameron.
Evet ikimizde siyah beyaz giyinmiştik. Cameron'ın söylediğinden sonra ikimizde söyleyecek birşey bulamadık. Zaten Nash ile yemekte nadir konuşmuştuk. Onu daha çok tanımasamda belki aylar belki de yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordum. Konuşacak çok şeyimiz var gibiydi ama doğru düzgün tek bir kelime bile etmiyorduk ve Cameron bu söylediği şeyle ikimizi de zor durumda bırakmıştı. Tam o anda Nash'in sesini duyup ona döndüm.
"Tesadüf. " dedi Nash.
" Daha çok kader."diye karşılık verdi Cameron. Nash sinirlenmiş gibiydi.
" Seni ilk gördüğümüz andan sonra Nash yolda senin ismini sayıklayıp durdu. Bence de bu pek tesadüf sayılmaz. Bu kaderin sizi bir araya getirme şekli. " Diye devam etti Matt. Ben tepkisizdim. Çünkü söyleyecek şey bulamıyordum. Nash'ten hoşlanıyordum. Hangi kız Nash gibi bir çocuktan hoşlanmazdı ki. Ben aklımdan bunları geçirirken;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk {Nash Grier}
أدب الهواة"Eğer bu hayatta seni hiç görmeseydim hayatım çok anlamsız olurdu." " Benim hayatıma anlam kazandıran sensin Grier."