Medyada Ezgi ve giydiği elbise var. 😊
Alışveriş merkezinde yine girmediğim mağaza kalmamış en iyi elbiseyi ilk girdiğim mağazadan almaya gidiyordum. Böyle bir huyum vardı. Tüm mağazaları gezer ama eninde sonunda ilk girdiğim mağazadan alacağımı alırdım.
Yeterince baktığım yetmediği gibi hala daha güzel birşey bulmanın umuduyla bakınıyordum etrafa. Ben gerçekten Hanna'dan daha güzel olmaya çalışıyordum. Kendime bunu durmadan yalanlasamda yaptığım şey buydu. Ne olursa olsun o kızın Nash ile aramı bozmasına izin vermeyecektim.
Mağazaya girdim ve beğendiğim beyaz elbiseyi alıp kasaya gidecektim ki aklıma Nash'i kızdırarak intikam alma fikri geldi. O anda gördüğüm kırmızı sırt ve göğüs dekoltesi olan aşırı derecede mini düz elbiseyle buluşturdum gözlerimi. Ona uygun siyah ayakkabı da seçtikten sonra kasaya yöneldim. Aldıklarımı ödedikten sonra mağazadan çıktım. Saat 18.00 olmuştu ve benim hazırlanmam gerekiyordu. Biraz hızlanıp evin yolunu tuttum.--
"Kalacak bir yer bulabildin mi?""Hayır bulamadım. Bak benim için endişelenme. Ben hallederim."
"İçim rahat etmiyor."
"Aaww.." diyip sarıldım Ashley'e. Hala beni bana bir otel tutmaları için ikna etmeye çalışıyordu.
"Bak ama hazırlanmalıyım tutma beni!"dedim onu güldürmeye çalışarak.
Onu biraz gülümsettikten sonra hazırlanmaya devam ettim.
Makyaj yapamadığım bir gerçekti ve ben şuan işkence çekiyordum. Uzunca bir süre makyajımla uğraştıktan sonra fena sayılmayacak bir makyaj yapmıştım. Kendimle gurur duyarak aynaya bir kez daha baktım. Saçlarımı maşa yapıp uğraşılmamış görüntüsü verdim. Yeni aldığım Hanna tarzı elbiseyide üzerime geçirdim. Kendime inanamayıp son kez aynaya baktım. Bu ben miydim? Hiç kendim gibi görünmüyordum. Benim tarzım değildi bu. Ama konu Nash'i kızdırmak ve Hanna'yı yok etmek olduğu için yapmam gereken buydu. Nash'le konuşmuyorduk. Yani ben onunla konuşmuyordum ama o da beni sabahtan beri aramayarak konuşmadığını belli etmişti. Saat 20.00 olmuştu ve ben hala evden çıķamamıştım. Merdivenlerden aşağıya iniyordum ki telefonumun çalmasıyla duraksadım. Arayan Cameron'dı. Açtım."Ee hazırlandın mı?"
"Evet. Tamda çıkıyordum."
"Seni Nash almaya gelmiyormuş galiba ben geliyorum."
"Evet.. yani..galiba..konuşmuyoruz.."
"Sorun ne?"
"Boşver şimdi. Nasıl olsa kendi gözlerinle göreceksin. "
"Nasıl istersen. 5 dakikaya yanındayım. "
"Tamam." dedim ve telefonu kapattım.
--
"Aa-a Ezgi..."
"Efendim Cameron..??"
Ağzı komik bir şekilde açılmış, arabanın önüne yaşlanmış, beni süzen Cameron'a bakıyordum."Sen bu değilsin.. Tanrım... Yani yanlış anlama güzel olmuşsun. Normalde zaten güzelsin. Ama bu farklı bir güzellik. Yani anlıyorsun değilmi? Anlatabiliyor muyum?..."
"Ne çok konuştun. Evet anlıyorum sakin ol." dedim gülümseyerek.
"Demek istediğim; normalde güzelsin, ama bu ya anlatamıyorum...."
"Cameron. Gerçekten.. anladım. " dedim gülerek. O hala beni baştan aşağı süzüyordu.
"Eğer bunu bir erkeği yatağa atmak için yapsaydın kesinlikle işe yarardı. "
"Ne demek istiyorsun?" dedim arabaya binerken.
"Şuanda o kadar seksi görünüyorsun ki... Benim üzerimde işe yaradı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk {Nash Grier}
Fanfiction"Eğer bu hayatta seni hiç görmeseydim hayatım çok anlamsız olurdu." " Benim hayatıma anlam kazandıran sensin Grier."