Tayfun az önce gelmiş, uzun zamandır görülmeyen neşeli yüzü ile herkese günaydın diyerek odasına geçmişti. Çağla kendisine özel bir bakış göndermemesine biraz bozulsa da moralini bozmayacaktı. Henüz saklayacakları on günleri vardı. Üzülmeyeceğim, derken ekrana gelen mesaj ile yüzü güldü. "Çok güzelsin. Günüm nihayet aydınlandı."
Çağla, içinden yükselen mutluluğun derecesini ölçemeyecekti. "Teşekkür ederim. Sen de çok neşelisin."
Ekrana düşen yeni mesajla yüzü gülümsedi. "Sayende. Öğlen işin var, yemeğe çıkma sakın."
"Öyle mi? Öğle paydosumun yasal hakkım olduğunu sanıyordum." Tayfun ile böyle şakalaşmanın nerdeyse imkansız olduğunu sanırdı.
"Senin sözleşmene yeni bir madde ekledim. Öğlenlerin de diğer her saatin gibi bana ait. Burada yiyeceğiz. Tamam mı?"
"Ben imza attım mı o maddeye? Anımsamıyorum. Karşılığında ne alacağım?"
"Benden başka istediğin bir şey var mı?"
"Yok."
"Anlaştık o zaman."
"Anlaştık. Patronum kızmasın işime döneyim."
Bir sonraki mesajın gelmesi uzayınca Çağla merakla beklemeye başladı. Ne yazıyordu bu kadar uzun?
"Tamam canım. Bu arada önümüzdeki hafta salı çarşamba bir iş toplantısı olacak. Gelmek ister misin? Caner ile Fatih gelecekti. Fatih yerine sen gelir misin?"
Abant'dan sonra ilk kez bir iş gezisine ikisi beraber gidecekti. "Olur? Nereye gidiyoruz?"
"Avrupa yakasında bir otelde seminerimiz var. Sabah erken saatte başlayacağı için şirket yetkilileri de akşamdan otele geçiyormuş. Biz de trafiği dert etmeyelim. Akşamdan gideriz."
"Çok iyi."
"Tamam, ben düzenlemeleri yaparım."
Yazışmayı bitirdiklerinde Çağla'nın aklında tek bir soru vardı. 'Düzenlemeden kastı ne? Aynı odada kalacağımızı sanmıyor değil mi?'
Aklındakinin Tayfun'a uymadığını biliyordu. O böyle oldubittilere getirecek biri değildi. İçi rahatlayarak işine döndü. Az önceki yazışmaları yüzünden bir süre kafasını toparlayamasa da sonunda MP3 ünü kulağına takıp çalışmaya başladı.
Öğlen olduğunda herkes çıkarken Çağla işi olduğunu söyledi. Tayfun da amcasına aynı şeyi söylemişti. Herkes gidince Tayfun odasından çıkıp Çağla'nın masasına geldi. Çağla kulaklığını çıkartmış kendisine yaklaşan erkeği süzüyordu. Bu adamı nasıl bunca zaman görmemişti? O kadar aptalca davrandığı için kendisine çok kızıyordu. Özlemle baktığı erkek yanına gelince elinden tutup masadan kaldırmıştı. Yavaşça beline sarılan kollar içini ürpertiyordu.
"Çok özledim seni." diyerek dudaklarına eğildi. Aslında iş yerinde ve kapı açıldığı an birilerinin göreceği yerde öpüşmek çok tehlikeliydi. Yine de umursamıyorlardı. Dudaklarını ayırdığında nefes nefese konuştu Tayfun, "Gerçekten çok özlemişim. Ne kadar zormuş aynı yerde olup da uzak durmak."
"O zaman ben başka şirkete geçeyim!"
"Aklından bile geçirme. Ben işkenceye razıyım."
"Ne yiyeceksin? Söyleyeyim yemeklerimizi."
"Sen yemek düşünebiliyor musun? Nasıl aşk bu? Benim canım yemek yemek istemiyor."
"Yemezsek güçsüz düşeriz."
"Tamam sen ne istiyorsan bana da söyle."
Çağla, yemek siparişi verdikten sonra mutfağa geçti. Nasılsa çalışacağını söylemek bahaneydi. Tayfun da onu takip etti. Masaya oturup yemeklerini beklerken Tayfun hafta sonu ne yapacağını sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğru Erkek Nasıl Bulunur?
RomanceHangi erkeği seçecek? Çağla, hayatının en zor seçimini yapıyor. Bize de kararında yardımcı olmak düşüyor.