Kadın adamın yokluğunda ölüyordu çok sevmişti kadın adamı öyle çok sevmişti ki kadın gecelerce adamı düşünmekten uyuyamamıştı. Adam da çok sevmişti kadını biliyordu kadın adam ona binlerce defa söylemişti onu sevdiğini zaten adam söylemese de kadın biliyordu.
Kadın son defa elma ağacının altında oturan dünyadan haberi olmayan oğluna baktı. Kadın çok seviyordu oğlunu onu ne zorluklar ile doğurmuştu. Kadın oğlunun ismini haykırdı oğlunun ismi tüm bahçede yankılanmıştı. Minik oğlu oyuncak arabalarından başını kaldırıp kocaman bir gülücük gönderdi kadına. Kadının içi eridi oğlunun gülümseyişine . Oğluna bir öpücük attı kadın ve ellerini salladı , küçük ayaklarını sürükleyerek yürümeye başladı.
Kadının kalbi özlüyordu adamı ,kadının aklı özlüyordu adamı zaten kadın öyle bir özlüyordu ki adamı ölürcesine yok olurcasına .Kadın biliyordu adamı sevmek ölümü sevmekti adam acıyı sevmekti ama kadının suçu yoktu ki adam kadını öyle bir güzel sevmişti ki kadın onun sevmelerine hayran kalmıştı. Kadın adamı hatırlayınca yüzünü kocaman bir sırıtış kapladı. Adam kadın için hasta bir insan için ilaç ne kadar değerli ise o kadar değerli idi. Kadın ona insanların çölün ortasında suya ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı vardı.Adam kadına cennetti, cehennemdi adam kadına azaptı.
Kadın her gün geldiği bu mezara yine gelmişti kendini tutamayıp. Kadın mezar taşının yanına oturdu mezar taşının üstünü sanki adamı öpüyormuş gibi öptü ,okşadı. Adam yine kadını gözlerinden iri iri yaşlar oldu toprağına aktı. Kadın yine adamın aşkından öldü kendini yeyip bitirdi. Kadın minik avuçlarına toprağı doldurdu ve burnuna götürdü işte kadın tam o anda cenneti hissetti. Kokladı kadın doya doya cenneti,baharı kokladı. Adam bahar kokardı ama o öldü öleli tam dört bahar gelip geçmişti hiçbiri olmamıştı adamın kokusu gibi.
Kadın bilse bir şansı daha olduğunu feda ederdi elindeki her şeyi ama biliyordu işte kadın adamın öldüğünü bir daha onu göremeyeceğini. Kadının dudakları isyan ediyordu ,kadının dudakları adamı özlüyordu. Kadının elleri kırgındı, yaşamaya küskündü ve elleri de yüreği gibi isyana geçmişti.Adam kadının ağzında şarkı olmuştu. Kadın adamı en sevdiği şarkıyı söyler gibi söylemişti her gün.
Kadın adamı unutmayı denemişti binlerce defa, milyonlarca defa ama nasıl unutulurdu ki? Bir insan hayatta tek sahip olduğu şeyleri nasıl unuturdu?
Adamın adı kadının bütün damarlarına zehir gibi işlerdi ve bunu kimse yok edemezdi bu hep böyle idi kaç kişi gelip geçmişti. Adamda kadının hayatına ansızın girmişti ve kadının en muhtaç olduğu zamanda çıkmıştı o da gelip geçmişti ama bıraktığı izler o kadar derindi ki geçmek bilmememişti.
Adamın kadının ellerinde kazılıydı ve kadın o yazıyı asla silmeyecekti. Kadının ellerinde, ruhu bedeninden ayrılıp toprağın altında çürümeye başlayana kadar kalacaktı' Savaş' döğmesi.
Kadın bir daha öptü toprağı ve bir defa daha kadın doyamazdı Savaş'a. Kadın adamı öpmeye adamı sevmelere doyamazdı.
Adam gitti gideli kadının dili lal oldu konuşamadı kadın insanlarla çok fazla konuşmak istemedi. Kadın dayak yedi, insanlar tarafından hor görüldü. Herkes kadına kızdı hepsi aşşagıladı kadını. Burada sevmek neden bu kadar zordu ki? Suçsuz insanlar neden ölürdü mesela?
Kadın başında ki belayı hatırladı bu belayı yok etmeli idi ama yok edecek gücü kalmamıştı ki kadının hiç parası da kalmamıştı kadının.
Ne yapacaktı şimdi hem tek başına, hem parasız ve birde şu başında ki bela biricik oğlunun hastalığı vardı. Her şey kadın için çok zordu konuşmak nefes almak kadın isyan etmekten bile yorulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Vakti
RomantizmAşkları bir hazan vakti başladı ve bir hazan günü sona erdi. Burada sevmek neden günahtı? Tek bir suçları vardı birbirlerini çok sevmek.