18. Bölümün kaldığı yerden...
Kendimi boşlukta gibi hissetmeye başladığımda gözlerimi açıp çevreme baktım. Gözlerimi zor açık tutuyordum, acıyorlardı. Yerden kalkarken kapının kulpundan destek almak zorunda kaldım çünkü ince güçsüz bacaklarım şuan beni zor taşıyordu. Beyaz ahşap kapıya kafamı gömüp birkaç saniye daha gözlerimi dinlendirdim, açık tutmakta zorlanıyordum, sanki gözlerime asit dökülüyormuş gibi hissettiriyordu gözlerimdeki kuruluk.
Alnıma düşen koyu kahverengi saçlarımın arasından elimi geçirip geriye attıktan sonra çatlak aynaya döndüm. Ellerimi belimin hizasındaki lavaboya koydum ve yüzümü aynaya yaklaştırıp gözlerimi incelemeye başladım. Gözlerimin beyazı yerini kırmızıya bırakmıştı. Koyu yeşil gözlerimin rengi açılmıştı, dudaklarımın rengi iyice pembeleşmiş, şişmişti, ayrıca saatlerce ağlamanın etkisiyle hıçkırıklarım nefes alış verişimi düzensiz hale getiriyordu. Musluğun başlığını kaldırıp avuçlarıma su doldurdum ve soğuk suyu yüzüme çarptım. İşe yaramayınca bunu birkaç defa yaptım ve terlemiş olduğumu fark edince yüz yıkamanın işe yaramayacağını anlayıp duşa girmeye karar verdim.
Duşta hiçbir şey düşünmemek için suyu en soğuk ayara getirdim, böylece beynim sadece vücut ısımı normal seviyede tutmaya odaklanıyordu. Böyle anlarda duşta fazlasıyla zaman geçirirdim ancak zaten saatlerdir banyonun içindeydim. Çağla'ya bakmam gerekiyordu, uyudu mu diye kontrol etmem gerekiyordu. Hala ağlıyorsa ona sarılmam gerekiyordu. Ona sarılmak sadece ona değil, bana da iyi geliyordu. Birbirimizin ilacı gibiydik.
Hızlıca duşumu alıp çıktım ve odama gidip üstüme yeni bir boxer giyip havluyla uzamış saçlarımın suyunu aldım. Banyoya ağır adımlarla tekrar gidip saçlarımı biraz kuruttuktan sonra Çağla'nın odasına yöneldim. Bacaklarım hala ağrıyordu. Sebebi ağlamam olabilirdi ama bir yandan çok soğuk su ile yıkanmamın da etkisi vardı.
Çağla'nın odasına girdiğimde sebepsiz yere içim ferahladı. Benim odam küçüklüğümden kalma bir salaklıkla açık mavi renk duvarlara sahipti, bu da içimi bunaltıyordu, canımı sıkıyordu. Çağlanın duvarları beyazdı ama bordo renk güneşliği odasına beyaz renkle çarpışınca pembe bir hava veriyordu. Ayrıca odaya yıllardır değiştirmediği parfümünün o tatlı kokusu sinmişti. Çağla benim odama girince hep yüzünü buruştururdu. Yok neymiş, odam ekşi ekşi erkek parfümü kokuyormuş. Kızların çoğu erkek parfümlerine bayılırken Çağla'nın erkek parfümlerine olan bu nefretini hala çözebilmiş değildim ama, neyse.
Çağla yatağının tam ucunda yatıyordu. Bacaklarından biri yataktan aşağı sarkıyor, kolları ise yastığın altında kıvrılmış bir şekilde sabah uyuşmuş bir şekilde karşılanmayı bekliyordu. Uyumuş gibi gözüküyordu ama yatağının boş kalan kısmı beni çağırır gibi sırıtıyordu. Yavaşça duvar tarafına doğru yerleştim ve yüzümü Çağla'nın sırtına döndüm. Kolumu başımın altına aldım ve ne yapsam diye düşünmeye başladım. Çağla'nın vücudu çok biçimliydi. Ben Ezgi gibi balık etli kızlardan hoşlanırdım ama Çağla 1.75 boyla 48 kilo olsa da fiziği mükemmeldi. Altında siyah taytı, üstünde de Coca Cola yazılı beyaz göbeği açık tişörtüyle yatmıştı. Benim gibi pijama giymezdi. Ben yazın çıplak yatar, kışın da mutlaka pijama giyerdim. Başımın altındaki kolumu kaşık pozisyonunu almak üzere Çağla'nın beline dolayacağım sırada zayıflıktan belirgin hale gelmiş göğüs kafesi elime deyince tüylerim diken diken oldu. Bu cidden ürkütücüydü, hayatımda böylesine zayıf bir kızla hiç kaşık pozisyonunu almamıştım. Tamam, Çağla ile bunu hep yapardık ama tenim ilk kez çıplak tenine dokunuyordu, bunun garip hissettirmesi normaldi. Diğer kolumu da Çağla'nın beline dolayıp onu vücuduma yapıştırdım. Yastığa yayılmış saçları neredeyse ağzıma girecekti ve pembe Elidor'un tatlı kokusu burnuma yoğun bir şekilde geliyordu. Saçlarını beline doğru attım ve başımı boynuna gömmeye yeltendiğim sırada bana döndü. Kafalarımızın çarpışmaması için çevik bir şekilde başımı geri çektim. Gözlerini açtı ve bana gülümsedi. Gülümsediğinde sol yanağındaki gamze ortaya çıkmıştı. Burunlarımız birbirine değecek kadar yakındık, vücutlarımızın arasında zaten mesafe yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mayıslar Bizim Olsun (ARA VERİLDİ)
HumorKendilerini öz sanan ikizler. Bir sır gibi saklanan o gerçek. Peki, sır ortaya çıkacak mı?