23th july

87 4 1
                                    

Bir yıla yakın bir süredir acı-tatlı bir ilişkimiz vardı Alyss'le. Onun sayesinde birkaç arkadaş edinmiştim. Onun arkadaşlarını yani. Mesela Emma. Alyss'e en yakın kişilerden biriydi. Dolayısıyla bana da. Artık tek beden olmuştuk Alyss'le. Her şeyimizi paylaşıyorduk. Gerçekten mutlu olduğumu hissettiğim tek zamanlardı. Ne yazık ki çok yakında son bulacaktı.
Alyss beni öperek uyandırdı. Beni öptüğünde hala aynı heyecanı, aynı hateketlenmeyi hissedebiliyordum.

-Hadi giyin, dışarı çıkıyoruz.
-Daha yeni uyandım...

Mızmızlanmama aldırmadan giyeceğim kıyafetleri seçti ve üzerime fırlattı. Başına buyruk oluşunu seviyordum. Bana verdiği kıyafetleri üzerime geçirdim ve arabayı çalıştırdım. Çok neşeliydi. O genel olarak neşeliydi. Hayat doluydu.

-Bugün benim istediklerimi yapacağız.

Bir gülücükle karşılık verdim. Klasik Alyss.

-Nereye gidiyoruz signora.

Ona böyle seslenmeye alışmıştım. İtalyanca onun en sevdiği dillerden biriydi. "Hanımefendi" kelimesini ona İtalyanca söylemek ikimiz için de eğlenceliydi.

-Bir parka gidip oturalım.

Kitapçıya, restoranta ya da alışverişe demesini bekliyordum. Şaşırsam da karşılık vermeden söyleneni yaptım.

Bir banka oturduk. Onu kollarımın arasına aldım. O anda beklemediğim şeyler söyledi.

-Phillip kendimi burda, hiç olmadığım kadar güvende hissediyorum. Seninle geçirdiğim her dakikadan keyif alıyorum. Seninle film izlemek, kitap okumak... Hatta kavga etmek. Hayatımdaki en mutlu yılı geçirdi-

-Alyss neler oluyor?

-Hiçbir şey. Sadece... bugün benim doğum günüm.

-Bugün ayın kaçı ondan bile haberim yok. Hiçbir zaman söylememiştin doğumgününü. Eğer bilseydim hediye alırdım.

-Bugün ayın 23'ü. Phillip sen benim hediyemsin.

Kulaklarım uğuldamaya başladı. Zar zor nefes alıyordum. "Bugün ayın 23'ü. 23 temmuz. Bugün ayın 23'ü. Benim doğumgünüm."

-Phillip iyi misin! Phillip!

Birkaç dakika içinde konuşabilecek kadar kendimdeydim.

-Sorun ne?
-Şey, 23 temmuz, o gün.

O anda ortam gerildi. Onun doğum günü benim yas günümdü. 23 temmuz anne ve babamın beni terk ettiği gündü. Kötü şeylerin başlangıcıydı. Bu tarih lanetliydi. Nasıl böyle bir günde dünyaya Alyss gibi bir insan gelebilmişti?
Bir süre öylece oturduk. Onun varlığından güç alıyordum. En sonunda kendimi toplayıp:

-Alyss bugün senin günün. Hadi kalk, istediğin her şeyi yapacağız.

-Bunu yapmak zorunda değilsin.

-Biliyorum. Ama yapacağız. 11 yıl oldu. Sana hediye alacağız.

Yüzünü her zamanki sıcacık gülümsesi doldurdu. İçimdeki buzu anında ertmişti işte.

- Ne hediye istiyorsun?
- Bence bizi simgeleyen bir şey olmalı.

Anında aklıma bir şey gelmişti.

- Bir fikrim var. Ama sana sürpriz olmalı. Seni en yakın kitapçıya götüreceğim. Bir saat içinde seni alacağım ve evimize gideceğiz.

Heyecanlı gözüküyordu. Sürprizleri severdi. Gizemli olan her şeyi severdi.
Benim evimde birlikte yaşıyorduk. Ben artık bir markette kasiyer olarak çalılıyordum o ise kitapçıda çalışıyordu.

...

Tam bir saat sonra onu almaya gittim. Merakla ellerime baktı, arabaya baktı. Ama gurundan soramıyordu. Ben ise onun bu haliyle eğleniyordum. Hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu. Eve vardığımızda her şeyi anladı. Adeta yüzü aydınlandı.

-Phillip bu çok şey ifade ediyor.

Boynuma atladığında dünyadaki en mutlu insan bendim. Hediyem bir paspastı. Onun gözlerinin rengindeydi. Çünkü en sevdiği renk buydu. Paspasın üstüne "Alyss ve Phillip'in evine hoş geldiniz." Yazdırmıştım. Bu çok şey ifade ediyordu. Artık gerçekten bir çift olduğumuzu aramızdaki bağı bir şekilde resmiyete döktüğümüzü resmediyordu. Evet sadece bir paspas bu anlama geliyordu.
Gözündeki tek damla yaşı sildim.

-Hadi evimize gir, ben pastanı getireceğim arabadan.
-Pasta da mı aldın. Phillip gerçekten teşekkürler.

...

Ona kivili ve ananaslı pasta almıştım. Anlayamadığım bir şekilde çok seviyordu bu pastayı.

-Phillip sen bundan nefret edersin!

-Bugün senin günün.

Dudaklarımı anlına bastırdım, gözlerimizi kapattık. Uzunca bir süre öyle durduk. Çekinerek:

- İstersen mezarlığa uğrayabiliriz.

Başta istemesem de sonradan mantıklı bir fikir gibi geldi. Artık buna bir son lazımdı. Artık onlara hiç edemediğim vedamı etmem lazımdı.

...

"Anne, baba, sizi doğru düzgün hatırlayamıyorum bile artık. 11 yıldır yoksunuz. Size en ihtiyacım olduğu zaman bıraktınız beni. Size çok kızgındım. Artık anlıyorum, sizin bir suçunuz yok. Siz yanlış zamanda yanlış yerde buşunmaktan başka bir şey yapmadınız. Hep benim büyük adam olduğumu görmek isterdiniz. Hep derdiniz avukat olacak benim oğlum. Hukuk seçmedim bile. Ama eğer bir gün başarılı bir doktor olabilirsem bunu bileceksiniz. Henüz büyük adam olamadım belki ama mutluyum anne. Alyss var hayatımda. Bana seni gerçekten çok hatırlatıyor. Ama ben mutluyum anne artık."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Everything's An IllusionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin