"A-adı ne?"
"Nava. Neden?"
"Hiiç, bana ondan bahsetsene."
"Pekala. Esmer bir kız, kahverengi gözleri ve kahverengi saçları var. Dudakları çok büyük ve uzun kirpikleri var. Güzel bir kız." Onu anlatırken gözlerindeki o mavilerinin parlamasını gördüm. Çok kıskandım aynı zamanda binbir parçaya bölündüm. Şansımı denemek istedim.
"Sen," Derin bir nefes aldım. "Sen Estella diye bir kız tanıyor musun?" Yüzünü buruşturdu ve havaya baktı.
"Çok tanıdık geliyor ama bilmiyorum... Sanırım tanımıyorum." Gözlerim tekrar doldu. Görmesini istemedim.
"Pekala, her şey için çok teşekkür ederim. Benim gitmem gerek." Dedim ve poşeti alıp ayağa kalktım. Rica ederim gibi zırvalamasını dinlemedim ve tüm içimi dökmek adına ağladım.
♢
Kapıyı açtım ve içeri girdim. Poşeti mutfağa bırakıp odama gittim. Şarkımızı açıp fotoğraflarımıza baktım.
Beni unuttu.
Başka biriyle çıkıyor.
Sinirle kapımı kapattım ve duvara kalp şeklinde yaptığım fotoğraflarımıza baktım. Hıçkırıklarımı tutamadım.
Dancing through the night.
A vodka and a sprite.
Onu çok özledim. Çok. Onun gözünde ben artık yoktum, onun gözünde artık başka biri vardı.
O kızı gebertmek istedim. Ölene kadar dövmek ve onu yakmak. Sırf onu seviyor diye. Tanrı bilir öpüşürken onun piercinginin olduğu yeri ısırıyor mudur? Ben hep ona yapardım çünkü bu onu çok severdi. Acaba araları gergin olduğunda onun piercingiyle oynuyor mudur? Ben yapardım çünkü o bana dayanamayıp sarılır ve hiç kavga edemezdik.
Birbirimize kızamıyorduk çünkü kızamayacak kadar çok seviyorduk birbirimizi.
Bir ilişkide hep çok seven taraf olurdu ama bizde yoktu. Biz hep çok severdik.
'Esty! Sakın başka biriyle evlenme! Seninle sadece ben evlenebilirim. Eğer senin bu dudaklarını başka biri öperse, sana başka bir erkek sarılırsa yemin ederim hepsini gebertirim!' Dedin ve dudaklarımı öptün. Yine beni mutlu etmiştin.
'Eğer bir kız sana sarkarsa onu dövmekten beter ederim beni anladın mı?' Dedim ve sana sarıldım.
'Sana söz veriyorum senden başkasını sevmeyeceğim,' kafanı gösterdin. 'Burada hep sen olacaksın, hep sen.' Kıkırdayıp boynunu öptüm.
Bırakmayacaktı beni. Başka birini sevmeyecekti.
The neighbor was knocking, yeah
But no one would let him in
Başka bir fotoğrafımıza baktım. Parktaydık, sen önde salıncağın önünde ben de salıncakta oturmuşum, gülüyoruz. O günü çok iyi hatırlıyorum.
'Lucas...' dedim bir çocuk gibi mızmızlanarak.
'Efendim bebeğim?' Dedin.
'Beni sallar mısın? Çok sıkılıyorum.' Seni çekiştirdim ve parka götürdüm. Salıncağa oturdum ve sana baktım. Söylenerek yanıma geldin ve sallamaya başladın. Her arkaya geldiğimde yanağımdan öpüyordun. Çok mutluyduk.
Beni çok yükseğe salladın ve 'Esty uçtu uçtu uçtu! Bulutlara gidecek benim sevgilim.' Dedin ve beni her sevgilim dediğin zamanki utangaç halime bıraktın.
Fotoğrafların altına oturdum ve tekrar başa saran şarkı eşliğinde ağladım.
'Bir daha ağlama tamam mı? Sen ağlayınca benim buram ağlıyor.' Dedin ve elimi kalbine götürdün. Sana sarıldığımda her zaman ki gibi saçımı okşadın ve tepemi öptün. Bu beni hep sakinleştirirdi, bunu bilirdin.
'Seni seviyorum.' Dedim ve boynunu öptüm.
'Sana aşığım.' Dedin ve saçlarımın arasını öptün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amnesia♢lrh
FanfictionSon kez ona aşık olduğunu fısıldadı. Tanrıdan af diledi. ♢30.12.2015♢