Cat

16 1 0
                                    

İnsan birine aşık olurdu, falan kez hoşlanır ya da filan kez kendini
seviyorum diye kandırırdı.

Ama biz tek kez aşık olurduk.

Bilemiyordum, ne yapacağımı bilemiyordum. Yediğim boklar yüzünden ne yapacağımı bilemiyordum. Bok yemek için ne yaptım ben?

"Hey," bir fısıltı duydum. Sesi pek tanıdık gelmiyordu ve bu gerçek benim korkmama yetmişti.

"Hey?" Karşılığında ben de fısıldadım ve Etrafıma baktım. Kimse yoktu. Yanımda onu sevdiğim ve kucağıma kurulan turuncu sokak kedisi dışında başka bir kimse yoktu.

Ben yine korkmuştum.

"Beni göremesende senden Özür diliyorum." Söylediği sesinde 's' sesi peltek çıkıyordu. Bir dakika, yoksa bu Calum muydu?

"Calum?" Ses gelmedi. Tekrar ürperdim. Üzerimdeki eteği biraz daha çekip üşüyen yerlerimi kapatmasını istedim fakat ısınamadım.

Üşüyordum, Korkuyordum ve yalnızdım.

"Hayır," Derin bir nefes verme sesi geldi. "Ama o bilecek, merak etme, en yakın zamanda seni hatırlayacak."

Aklıma otomatikman Luke geldi.

"Dinlemek istemiyorum, git burdan! Ben böyle şeyler çok duydum, git!"

Kimse yoktu. Muhtemelen biraz uyumuştum ve bilinçaltımın bana oynadığı oyuna tanık olmuştum. Gözlerimi açtım, ağzım olduğu gibi kapalı dururken kucağımda bir kedi vardı, ama bu kedi turuncuydu. Ah, hayır..

"Ah, Este! Sonunda seni buldum!" Sesin geldiği yöne baktım, ama karanlıktı ve göremiyordum. Birkaç adım sesi, bu kesin annemdi.

"Anne, endişelenmene-"

"Ne annesi?" Bu Ashton'dı. Tanrı aşkına neden buradaydı? Ben ona gitmesini söyledim ve hala burada olması gerçekten onu dövmeme neden oluyordu.

"Git artık," ortamın gerinliğinden kedi bile anlamıştı ki rahatsızca kucağımda kıprandı.

"Seni evine bırakmam gerek, annen ile baban çok endişelendi." Annen ile baban, Luke değil.

"Tanrı aşkına, 18 yaşında reşit bir kızım! Neden hala beni boğuyorsunuz! Ha?" Diye birden bağırdığımda kedi üstümü tırmıklayıp kaçtı. Turuncu kedi ona açtığım kucağımdan kaçmıştı.

"Kedileri sever misin?" Diye sordum karşımdaki sarışına.

"Sen ne diyorsun! Kedilere bayılırım!" Sarı saçlarını düzeltip kendi halinde dolanan turuncu renkteki kediyi aldı. Onu bir bebek gibi kucakladı ve sevdi.

"Gayette seviyormuşsun," kediyi bana uzattığında korkarak geri çekildim. O pire torbasının kılına asla dokunmazdım. "Sakın bana yaklaştırma."

"Niye? Çok tatlı değil mi?" Dedi ve sarıldı. Kedi de bundan çok hoşnut olmuşa benziyordu.

"Hayır." Kesin bir dille belirttim.

"Benim için alsan," tekrar uzattı. Bakışlarımı kediden güzel mavi gözlerine baktım.

"Seni dahi tanımıyorum." Dedim yabancı gibi. Dün bana markette yardımcı biri olmasından dolayı o kediyi kucağıma alacağım anlamına gelmiyordu.

"Ama sana markette yardım ettim, hem ödeşmiş oluruz, ha?" Deyip göz kırptı, Tanrım, kediden çok daha tatlı olan karşımdaki sarışındı.

"Sadece senin için," deyip kollarımı açtım.

"Sadece benim için." Dedi ve kediyi kucağıma bıraktı. Bir an için kediyi karşımdaki sarışın olarak hayal ettim ve zevkle onu kucakladım.

"Pekala, hadi eve gidelim." Sesimi çıkaramadım.

Amnesia♢lrhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin