BÖLÜM 2

92 34 5
                                    

Saçlarımı parmaklarının arasına almasıyla içimi saran ürperti yerini çığlıklarıma bırakmıştı. Onları bu hareketimle sinirlendirdiğim düşüncesine kapılmışken bir anda geri çekilmeleri tüm bu düşüncemi yok etmişti.

Dehşetle üzerime gelerek beni ürküten her bir beden şimdi benden kaçıyordu. Onlara karşı kazanmış olduğumu düşündüğüm bu zaferle tekrardan onları gözlemlemeye başladım.

Saçları yüzünün yarısını kapatarak mimiklerini yarı yarıya gizlemiş olsa dahi, sinirlendiği apaçık belliydi. Üzerime gelen ürkütücü beden elindeki cam parçasıyla aramızdaki mesafeyi en aza indirerek iyice sokulmuştu. Nefesinin sıcaklığı yüzüme vurmaya başlayınca ürkütücü bakışları gözlerimi hapsetmişti.

Gözlerim bir anlık da olsa elindeki cam parçasına kayınca beni öldüreceği düşüncesi beynimi kemirmeye başladı. Ben daha kardeşimin katilini bulamamışken bu delinin beni öldürmesi gerçekten de sinirlerimi mahvetti.

Acabaaa? Fulya'yı öldüren bu muydu? Kardeşimin katiliyle burun burunayken şimdi de beni mi öldürecekti? Gözlerimi karartmışcasına karşımdaki ürkütücü kadına kinle ve nefretle bakmaya başladım.

Fakat karşımdaki kadının yaptığı o hareketle öfkem yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Çünkü kadın o cam parçasıyla bana saldırarak canımı almak yerine, kendi eline saplamıştı.

Ben şaşkınlıkla olanları izlerken kadının elinden akan kan yerdeki yerini çoktan almıştı. Bu duruma anlamsızca gülüşleriyle tepki veren kadın kanayan elini bir anda bana uzattı. Ne yapmamı istediğinden habersiz olduğum için boş boş yüzüne bakmakla yetindim.

Arkadan gülerek gelen genç bir kız, ürkütücü kadının bana uzattığı eline sıkıca sarılarak akan kanını emmeye başladı.

Elinden akan kan genç kızın ağzının kenarlarına da bulaştığı için fazlasıyla iğrenç gözüküyordu.

Ürkütücü kadının elindeki yara ilk başta küçük gibi görünsede sonradan ne kadar derin olduğunu fark ettim. Hatta kan akışı o kadar çok hızlandı ki yardım edilmezse kan kaybından bile ölebilir. Peki ama buna kim yardım edecek?

Ben yardım etmeyi düşünsem de yapamam. Çünkü bir deli olarak burda kalmam gerekirken, bu kadına yardım edersem tüm planım mahvolur. Fulya için hatta sırf onun için ben tüm insani yönümden vazgeçtim. Bu kadına da asla yardım etmem.

Bi anda kulaklarımı dolduran o kilit sesiyle başımı kapıya çevirdim. Beni buraya getiren o iki görevliydi kapıdaki. İyi ama neden bu saatte buraya geldiler ki.

Hızla yanımıza yaklaşarak ürkütücü kadının eline bakıp yanlarında getirdikleri çantadan pamuk alarak pansuman yapmaya başladılar. Sonra yaraya tentirdiyot dökerek Son işlemi de yaptılar.

Pansumanı yaptıktan sonra kapıya yönelerek kilitleyip uzaklaştılar. Peki ama bunlar bu kadının elini kestiğini nerden öğrendiler? Ya içeride bir ajan daha var yada burada kamera var. Başımı dikkat çekmeyecek şekilde yavaşça etrafta gezindirmeye başladım.

Kapının üst kısmında olan gizli kamera gözüme çarptı. Eminim birkaç yerde daha böyle kamera vardır ve yapacağım herşeyde çok daha fazla dikkatli olmalıyım. 

Rutubetli duvarın dibine sinerek tekrardan etrafı göz hapsine aldım. Bu kez göze çarpan olayda çaprazımda ki köşede duran iki kişi oldu.

Biri gülerek diğerinin vücudunu elliyor, diğeri de hırçın bir şekilde karşı koyuyordu. Zaten tımarhanede de bi sapığımız eksikti artık o da var. Umarım bu sapık yaklaşımlarını bana sunmaz.  Israrla ellemeye çalıştığı kişi hırçınlığının en üst seviyesine gelmiş olacak ki onu sinirle duvara iterek bağırmaya başladı.

Kısa bir süre sonra tekrardan kapı açıldı ve bu kez farklı biri girdi. Yüzü tanıdık gelen bu kişi önce hırçın kıza baktı ve sonrasında diğer sapık olana bakarak gülümsedi. Yanına yaklaşıp kısık ama duyabildiğim bir ses tonuyla "Ona bi daha dokunmamalısın." diyerek elini sapığın beline doladı. Biraz daha yaklaşıp "Beni okşa ama ona dokunma tamam mı? " diyerek yanından uzaklaştı.

Bense olanların şokuyla adama daha dikkatli bakmaya çalıştım ve nihayet kim olduğu aklıma geldi. Bu o mavi gözlü sinsi adam. İlk koridorda görmüştüm ve ilk görüşümde bi şeyler sezdim.

Adam kapıdan tam çıkacakken bir anda gözleri bana kaydı ve tıpkı avına yaklaşan bir aslan misali üzerime gelmeye başladı. Aramızda ki mesafe iyice kapandı ve yanımda diz çökerek ellerini saçıma götürdü.

İçimi saran korkuyla bir anda var gücümle onu iterek düşmesini sağladım. O ise bu hareketimle sinirlenmiş olacak ki "Bak güzelim. Belki dediklerimi anlamayacaksın ama yinede söyliycem. Bana kimse karşı koyamaz. Bi çoğu..." cümlesini yarıda kesen kapıya gelen adam oldu.

"Okan hadi gel artık" diyen kişinin sesiyle hemen ayağa kalkarak yanına gitti. Sonrasında kapıyı kilitleyerek uzaklaştılar. Odada sekiz yatak vardı ve benim haricimde de yedi kişi vardı. İsimlerini bilmedigim için her birine kod adı buldum.

Elini kesen mazoşist, kanı emen vampir, biri sapık, öbürü hırçın. Diğer üçüne henüz isim bulamadım ama en kısa zamanda onlarında bir kod adı olacak.

Benimde bir kod adım olacak elbette. Ben her ne kadar Azra Ural olsam da Kod Adım Deli artık. Herkes bir yatağa geçmişti ve kimi uyuyor kimi de uyumak yerine tuhaf tuhaf şeyler yapıyor.Bende duvar kenarındaki boş yatağa geçerek arkamı döndüm ve düşünmeye başladım.

Tüm gün yaşadıklarımı düşünürken...

Merhaba arkadaşlar bölümü nasıl buldunuz ? Olaylar sizce nasıl? Destek ve yorumlarınızı eksik etmeyin.. Kendinize iyi bakın

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KOD ADI:DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin