Slm uzun bir aradan sonra Merhaba. Şehir dışına çıkmam gerekiyordu bir müddet bu sebeple yeni bölüm yazamadım. Daha sonra misafirim vardı bölüm yazmaya fırsatım olmadı. Yazmaya bu kadar ara verdiğim için herkesten özür diliyorum. Kendimi affettirmek için uzun bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyiniz. Sağlıcakla Kalınız
İyi okumalar :)
Mustafa Bey doktorun metali üçüncü kez boğazına uzatmasıyla gerilmekten yorulan çenesini geri doğru çekti. Doktor şaşkın gözlerle Mustafa Bey'e bakıyordu. Mustafa Bey de doktora sorgular gözlerle bakmaktaydı.
Doktor " Mustafa Bey sizi korkutmak istemem ; ama hayatımda ilk kez bu kadar yaygın nodüller görüyorum. Çok şaşkınım. Uzman doktorumuz İsmail Bilgiç ' in de sizi görmesini istiyorum . Bugün parça alamayacağız. Hastahanemizde bu kadar yaygın kitlelerden parça alabilecek aletler yok zaten . Yine de siz yarın sabah erkenden geliniz." dedi.
Mustafa Bey " Peki Ali Bey . Hayırlı günler " diyerek odadan çıktı.
Rüveyda " Baba ne oldu ? Doktor parçayı aldı mı? " dedi meraklı gözlerle.
Mustafa Bey " Hayır kızım parça alabilecek gerekli alet yokmuş. Ali Bey yarın başka bir uzmanın görmesini istedi " dedi.
Rüveyda " Ya baba git gel bu nedir yaa ? Ne demek gerekli alet yok ? Madem ne diye her gün buraya geliyoruz ? Sana da yazık bize de yazık ! " diye sinirle söylendi.
Mustafa Bey " Sakin ol kızım. Yarın ola hayrola. Doktorun bir bildiği vardır elbet. Hayatında ilk defa beni görmüş bu kadar yaygın kitlelerle . O yüzden başka bir uzmanın görmesini istedi " dedi.
Rüveyda ve Esma Hanım " Yaygın kitle " sözünü duyunca birbirlerine şaşkınlıkla ve endişeli gözlerle baktılar. Rüveyda daha fazla soru sorup babasını darlandırmak istemedi.
Mustafa Bey önde, hanımlar arkada hastahaneden çıktılar. Otoparka kadar yürüyüp , arabaya sessizce binip , ilçeye doğru yola çıktılar. Markete geldiklerinde hanımlar bir kaç gündür olduğu gibi arabadan inip eve gitmek için yola koyuldu. Eve vardıklarında telefonun sesini duyan Rüveyda hızla anahtarı çevirip içeri girdi. Koşarak salona gitti.
Telefona nefes nefese " Alo " dedi. Arayan Hale Ablası idi.
Hale " Alo Rüveyda nasılsın canım ? "
" Ben iyiyim de abla babamın durumu kötü galiba " der demez hıçkırıklara boğuldu.
Hale sakin kalmaya çalışarak ne olduğunu anlamaya çalıştı. " Nasıl yani kötü ? Kızım konuşsana ne oluyor ? "
Rüveyda cevap verecek dermanı kendinde bulamayınca telefonu annesine uzatıp odasına gitti . Esma Hanım " Kızım babanın boğazındaki kitleler çok yaygınmış . Hastahanede parça alacak alette yokmuş . Yarın başka bir uzman görecekmiş " dedi.
Hale " Ahh anne ben size en başında demedim mi İstanbul ' a gelin diye. Burada bir araştıralım . Türkiye ' deki en iyi hastahaneler burada diye . Bak boşu boşuna babam her gün aynı stresi yaşıyor. Alındı alınacak bugün git yarın gel bu ne yaa ? "diye sitem yüklü cümleleri annesine sıraladı.
Esma Hanım " Kızım biz nerden bilelim böyle olacak . Bilsek zaten ben babanı ikna ederdim oraya gelirdik. Hele yarın da bir gidelim de ona göre bakarız . Bırak sitemi de dua et babana " dedi inilti şeklindeki sesiyle.
" Peki anne Allah ' a emanet olun . Buraya gelirseniz amcamı ararım ben. Onun tanıdığı iyi doktorlar vardır. Yardımcı olurlar inşallah " diyerek hakim olmaya çalıştığı gözyaşlarına esir olarak telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ Minik Kalbim ♡
DragosteHasret... Gözyaşları... On altı yaşında bir kız çocuğunun tüm hayatını etkileyen korkusu... Zamanı gelip evlendiğinde minicik bir kalbin atışlarını hiç duyamayacağı düşüncesiyle kendini cenderede hisseden Derya... Rüveyda ve Mert'in özlem dolu hikay...