7.BÖLÜM;"NEFES"

88 8 2
                                    

Bulunduğum cehenneme sıkışmış kalmış, bu da yetmemiş bir de kendim ile beraber başka insanları da ateşe sürüklemiştim.

Bu sürüklenmenin sonu ölüm dü. Ölüm, asla korktuğum bir kelime olmamıştı. Dünya hayatını yaşarken zaten defalarca öldürülmüştüm. Tek tedirginliğim, ardımda bırakacaklarımdı. Terk etmiş olacağım insanlardı.

Zaten pek kimsem olduğu da söylenemezdi. Babam dan başka kimsem yoktu. Annem ve babam evlendiklerinde bu evliliği hiçbir şekilde onaylamayan büyükleri, onları yok saymıştı. Annem ve babam da aileden bağımsız, beni yetiştirmişlerdi.

Çok lüks bir hayatım olmamıştı hiçbir zaman. Çok kıyafeti olan, herşeye sahip kızlardan değildim. Taa ki babamın işleri düzelip maddi durumumuz iyi bir yere gelene kadar.

Ardından zaten hemen annemi kaybettim ve kendimi dünya dan soyutladım. Hissedebildiğim tek şey acıydı.

Yapayalnız bir dünyada pencereden dışarıya insanları izleyen o yapayalnız kız olmuştum.

Şimdi hangi cehennemdeydim bilmiyordum. Neredeydim ve bana ne yapacaklardı? Korkum vardı. Onca zaman ölüme olan sakinliğim...
Şimdi ise korkuyordum. Ölmekten korkuyordum. Sanki, sonmuş gibi geliyordu. Sanki her şey bitiyormuş gibi. Herşey bitiyor ama acı devam ediyormuş gibi.

Karanlığın pençesine öyle bir çekilmiştim ki kimse kutaramazdı beni. Adını dahi bilmediğim bir katil beni öldürecekti. Jackson. Gerçek adını neden saklıyordu bilmiyorum ama anlaşılan profesör bir katildi.

Toz bulutundan kurtulmak isteyen cigerlerim yüzünden öksürerek kendime gelmem uzun zaman almış olmalıydı. Ne kadardır böyle yerde elim Ayağım bağlı bir şekilde uzanıyordum hiç bir fikrim yoktu.

Gözlerimin yavaş yavaş kurtulduğu bulanık görüntü, tamamen netleşince bomboş bir odada, tek başıma olduğumu anladım.

Tozlu ve bir o kadar da eski bir odaya benziyordu. Öleceğim odaydı belkide. Öldürüleceğim oda.

Başımdaki ağrı bir türlü kendime gelmeme izin vermezken, kafatasımın içindeki lanet acı canımı yakıyordu. Güneş, yüzüme vururken gözlerimi odada gezdirdim.

Bileğim acırken, daha fazla yanmasını umursamadan bileğime ölümüne düğümlenmiş ipi çözmeye çalıştım. Çaresizlik içinde boğulsamda vazgeçmeyecektim.

Canım acıyordu, ayaklarımda bağlıydı. Ne olursa olsun onun beni bu kadar çabuk elde etmesine izin vermeyecektim. Titriyordum.

En son ne olmuştu? Bayıltılmıştım. Bir şekilde beni bayıltmıştı. Lanet olsun! Eren neredeydi? Ege ve diğerleri neredeydi? Bu kadar çabuk mu pes etmişlerdi. Belkide gerçekten bulunamayacak bir yerdeydik.

Duru ve Aytaç'a ne yapmıştı? Kafayı yiyecektim.

Bir deneme. İki deneme. Olmamıştı. Düğüm öylesine hayvanca bağlanmıştı ki. Açmak imkânsızdı. Sanki derime yapışmış gibiydi. Çözemiyordum. Deli gibi titriyordum. Tanrım!!

Umutsuzlukla çırpınırken, boğazımdan isteksizce hırçın bir çığlık çıktı. Yapamıyordum. Düğüm açılmıyordu. Korkmaya, daha fazla korkmaya başlamıştım. Canım acıyordu ve yapabileceğim hiçbirşey kalmamıştı.

Oturur vaziyette deli gibi çırpınırken duyduğum kahkaha sesi ile olduğum yerde donakaldım. Gelmişti.

Jackson'ın Olduğu tarafa baktım. Üzerinde lacivert bir ceket ve kot pantolonu ile kapıya yaslanmış, kollarını da göğsünün altında birleştirmişti.

Jackson'ı görmemle üşüdüğümü fark etmem bir oldu. Üzerimde sadece dün geceden kalan askılı t-shirt ve ince şortum vardı. Titriyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin