tricked //muke {türkçe}

un

M I C H A E L (A)

"Ashton, lütfen neden okulun en büyük zorbasına* umutsuzca aşık olduğumu söyler misin?" defi Michael iç çekerken. (Ç/N; Dickhead tam olarak çevrilmediği için zorba olarak çevirdim.)

"Bilmiyorum Mikey, o senin hoşlandığın çocuk işte." Ashton, arkadaşına gülmeye başladı.

Michael inledi ve, "O çok güzel." diye fısıldadı.

"Seni duydum." Ashton, Michael'ın tiz sesini taklit ederken yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu, "O çok güzel."

"Kes şunu Ashton!" Michael bağırıp Ashton'ın omzunu itti.

Ashton göz kırptı ve söylendi "Peekiii."

"Siktir git." Michael kahkaha attı ve masadan kalkıp kimya sınıfına doğru yürümeye başladı.

Michael direk olarak bilim laboratuvarının kapısına doğru ilerledi ve ilk gördüğü şey hayallerindeki çocuğun sarı saçları ve geniş omuzları oldu.

Hemen gözlerini kaçırdı ve ona bakarken yakalanmaktan kurtuldu, ve hızla sınıfın tersine yürüyüp köşelerden bir yere oturdu.

Kulaklıklarını taktı ve en sevdiği Twenty One Pilots şarkısını başlattı, Car Radio.

Ama birisi onun önünde dikilmeye başladı.

"Hey, o gay kıçını benim sıramdan kaldır."

Michael müziği durdurdu ve kafasını kaldırıp, hayallerindeki çocuğun ona bakmakta olduğunu gördü.

Michael kekeledi, "N-ne?"

"Beni duydun, uzaklaş." diye emretti Luke.

"Ah, tamam... Özür dilerim." Michael hızla kalktı ve önlere daha yakın bir sıraya oturdu.

"İbne." Michael, Luke ve arkadaşı Calum'un yerlerine otururken mırıldandığını duydu.

Ama o sırada Michael'ın tek düşünebildiği şey, hayallerindeki çocukla ilk kez konuşmuş olmasıydı.