deux

2K 219 99
                                    

M I C H A E L (A)

Michael sınıftan olabildiğince hızlı bir şekilde dışarı fırladı, böylece en iyi arkadaşı Ashton'ı daha çabuk bulabilecekti.

Doğruca kalabalığa daldı ve Ashton'ın dolabının bulunduğu yere gitti. Acilen ona neler olduğunu anlatmalıydı.

Ashton'ın da dolabına yürüdüğünü görünce yüzüne bir gülümseme kondurdu.

Ashton, Michael'ı gördüğünde o da gülümsedi ve dolabına ulaşmak için adımlarını hızlandırdı.

Ashton "Naber?" diye sordu.

Michael "Ashton, az önce hayatımın en güzel şeyini yaşadım!" diye cırladı.

"Oh? Ne oldu?" Ashton kaşlarını kaldırıp gülümsedi.

"Oh, sadece hayatımın aşkı benimle konuştu!" Michael çıldırmış gibiydi.

"Aman Tanrım Michael! Bu harika. Peki ne söyledi?" Ashton dişlerini göstererek büyükçe gülümsedi.

"Aslında... yanlışlıkla onun sırasına oturdum, ama yemin ederim bu sadece bir kazaydı!" Michael devam etmeden önce kahkaha attı. "O da bana 'gay kıçımı' sırasından kaldırmamı söyledi." Michael somurttu ve 'gay kıçımı' kelimelerini söylerken havada eliyle tırnak işareti yaptı. "Ama yine de benimle konuştu... Yani gerçekten konuştu." Michael'ın yüzü kızardı

Ashton "Yani bu iyi bir şey değil mi?" diye sordu.

"Bu kesinlikle mükemmel Ashton!" hayatımın aşkı beni fark etti, bu tabii ki de mükemmel diye düşündü Michael.

Ashton "Çıkışta evime gelmek ister misin?" diye sordu.

"Bugün değil." dedi Michael iç çekerek. "Bugün acayip fazla ödevim var."

Ashton gülümseyerek dolabını kapadı ve sordu, "Lanet olsun, o zaman yarına ne dersin?"

Michael güldü, "Tabii ki, tavuk kanadım." (Ç/N; takma isim gibi bir şey tam çevrilemiyor.) "Yarın görüşürüz!" Michael, Ashton'ın arkasından el salladı ve kendi dolabına doğru yürüdü.

"Görüşürüz!" Ashton da okulun dışına çıkarken ona el salladı.

Koridorlar, Michael ve Ashton konuşmayı bitirdiğinden beri bomboştu. Ama bu tam da Michael'ın sevdiği gibiydi, okuldaki yoğun bir günden sonra tek bir çıt bile çıkmıyordu.

Biri "Hey, Michael." diye seslendi. Michael olduğu yerde dondu. Bu onun sesiydi. Luke'un sesiydi.

Michael yavaşça arkasını döndü, "Uh, selam." Michael utançla yere bakıp boynunu kaşıdı.

Luke'un elleri siyah, yırtık, dar kotunun cebindeydi. Aynı zamanda tipik siyah Converse'ini giymişti. Üstünde ise siyah bir tişört ve kırmızı oduncu gömleği vardı. Kafasına siyah bir bere takmıştı.

"Uh, sınıfta söylediklerim için özür dilerim, ben şey, sadece onu kastetmek istememiştim." Luke hızlıca konuşup Michael'a cevaplama şansı vermeden koridor boyunca hızla ilerledi ve gözden kayboldu.

~

Şey selaam :D Bu benim çevirdiğim ilk hikaye ve aşırı heyecanlıyım. Yorum yapıp vote verirseniz sevinirim yftuyws. Ayrıca günde bir bölüm atmayı düşünüyorum çünkü sınav dönemleri hiç giremeyebilirim. Her neyse sizi seviyoruum ^,^

tricked //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin