Salih

3.9K 367 22
                                    

#KÜÇÜCÜK ÖPÜCÜK#
Sahilden, eve gitmek için arabaya bindiklerinde, gülüp konuşurken,birden ortam sessizleşince, Salih bakışlarını Sare'ye dikti. Genç kız da Salih'in ona baktığı şekilde bakıyordu adama. Bir süre baktıktan sonra Salih, Sare'nin tam dudağının kenarında, biraz önce yediği pamuk şekerinden bir parça kaldığını gördüğünde içine tuhaf bir sıcaklık aktı ilk önce. Dudağının kenarına baktığını gören genç kızı , daha fazla bakışlarıyla rahatsız etmemek için elini uzatıp, pamuk şekeri bulunduğu yerden almak için hamle yaptığı sırada, hiç beklemediği bir şekilde yanağına gelen tokatla neye uğradığını şaşırdı...
Sinirlenmişti. Anlam verememişti. Bu nasıl dengesizlikti böyle . Ne olmuştu da iki dakika öncesine kadar gülüp konuşan kadın suratına tokat atmıştı , anlayamadı. Canı acımamıştı aslında. Sadece şaşkınlık ve daha önce hiç bir kadının değil tokat atmak, ona sesini bile yükseltmemesi düşüncesiyle hissettiği öfke , çılgına çevirmişti adamı.
" Sen ne yaptığını zannediyorsun? Deli misin kadın?" diye sinirle konuşabildi sonunda.
"Seni engellemeseydim, beni öpecektin. Nasıl cüret edersin böyle birşeye?Nasıl dokunabilirsin bana?" diye cevap aldığında daha fazla şaşırarak baktı genç kıza. Bu kız Salih'in onu öpeceğini mi düşünmüştü. Hem ne kötülük vardı ki bu düşüncede?
"Ne?" diye şaşkınlığını dile getirdikten sonra, "Seni öpeceğimi ve o attığın tokatla bana engel olabileceğini düşündün, öyle mi?" dedikten sonra, genç kızı daha fazla korkutabilirmiş gibi, bakışlarını biraz daha keskinleştirdi. Bu küçük cadı kendisini ne zannediyordu?

Hala gözleri, kızın üzerindeyken, ve genç kız cevap vermek için ağzını açtığı sırada pamuk şekerinin hala orada gözüne batmasıyla ve içindeki sinire engel olamadan kendini kaybederek, kızın en çok korktuğu şeyi yaptı. Bir anda dudaklarını kızın dudakları üzerine bastırdığı anda, kızın kaskatı kesildiğini farketti. İlk önce pamuk şekerinin tadıydı hissettiği.. Ama daha sonra kendi dudaklarında hissettiği tuzun tadını farketmesiyle, kendisini hemen toparlayarak geri çekti. Sare'nin gözyaşları oluk oluk akarken, bir an yanlış birşey yaptığının farkına varmasıyla;
"Özür dilerim, bunu.... yapmak istememiştim. İnan sadece dudağının kenarında..." derken , genç kızın kendisini arabadan dışarıya atmasıyla, sözlerini tamamlayamadı Salih. "Kahretsin!" diyerek , Sare'nin peşinden indi arabadan.
"Lütfen , bir dakika izin ver de konuşalım." dediğinde genç kızın kolunu yakalamış, ama Sare'nin aniden irkilmesiyle hemen geri bırakmıştı.
"Gitme, ne olur. Konuşmak istiyorum." dediğinde yine genç kızın öldürücü bakışlarıyla karşılaştı bakışları. Akşam yemek yerken, sahilde gezerken konuştuğu, güldüğü kız gitmiş, yerine bambaşka bir kadın gelmişti. Sadece bir öpücük mü bu hale getirmişti bu kızı? Bir öpücükle mi bu kadar yıkılmış, harap , virane görünüyordu bu kız?
"Birdaha sakın karşıma çıkma, sakın!" diye en sert tonuyla konuştu Sare.
"Peki! Bak yaptığım yanlıştı özür dilerim. Sadece izin ver seni evine bırakayım. Yarın sakinleştiğinde konuşuruz. Seni bu şekilde , burada bırakıp gitmemi bekleme." dedi ama bu kız ikna olacak gibi görünmüyordu .
"Daha düne kadar, sen yoktun. Bu saatten sonrada olmayacaksın. O verdiğin sözleşmeyi de imzalamadığıma göre, istifa etmeme de gerek yok. Şimdi son kez söylüyorum, uzak dur benden!" diyerek hızlı adımlarla uzaklaştı Salih'in yanından.Genç adama ise yaptığı aptallığa küfür ederek Sare'nin arkasından bakmak kalmıştı...
Kaybetmişti uğur böceğini... Gitmişti işte... Bir anlık aptallığı yüzünden , mahvetmişti herşeyi. Reklam filmi, çekimler herşey bitmişti. Bu kızın , bu işe ne kadar ihtiyacı olduğunu bilmek de başka bir vicdan azabıydı Salih için. "Lanet olsun!" diyerek arabasına doğru yürüdü tekrar. Eve gitmeye hiç niyeti yoktu. Telefonunu çıkarıp Tuna'yı aradı ve buluşup kafasını biraz olsun dağıtmak için anlaştı arkadaşıyla.
Yirmi dakika sonra, Tuna'nın söylediği gece kulübünün önüne arabasını park etti. İçeriye girdiğinde, renkli ışıklandırmalardan zorlanarak nihayet gözleri arkadaşını seçtiğinde, onun esmer bir kadına kur yaptığını gördü. Kalabalığın arasından ilerleyerek Tuna'nın yanına ulaştı ve bardan kendisine sert bir içki söyledi.
"Bu gece gelmezsin sanıyordum. " dedi Tuna, arkadaşının neden fikrini değiştirdiğini merak ederek.
"Kafamı dağıtmak için biraz sert içkiye ihtiyacım var Tuna." dedi bir yandan barmenin önüne koyduğu içkiyi tek seferde kafasına dikerek.

"Hey dostum, ne oldu? Bu halin ne?" diye sordu, daha önce arkadaşını hiç bu kadar dağılmış bir şekilde görmeyen Tuna.
"Bitti. Yeni reklam yüzümüz istifa etti."

"Sare'mi? Lanet olsun, benim yüzümden mi yoksa? O kahrolası çenemi tutamadım. Bu kadar ciddiye alacağını tahmin etmedim. Hemen telefon numarasını ver, gidip özür dileyip geri dönmesi için elimden geleni yapacağım. " diye kendisini suçlu hissederek, sıraladığı sözlere Salih;
"Benim yüzümden." diyebildi.
"Nasıl yani, neden senin yüzünden? Anlatacak mısın Salih? "
"Anlatacak birşey yok. Eşeklik yaptım ve kızda resti çekti gitti. Bu kadar."
"Tamam yaaa, sıkma canını dostum. Yarın deneyimli bir kaç kız getiririm, beğendiğini seçersin, oynatırız çekimlerde. " dediği an , Salih'in bakışlarıyla karşılaşınca, söylediği sözlere de pişman oldu.
"Anlamıyorsun değil mi Tuna? Reklam, iş, çekim, deneyimli kızlar... bunların hiçbirisi zerre umrumda değil. Sare gitmemeliydi. Onun bu işe ihtiyacı vardı. Bu çekimleri onunla yapmalıydık. Sadece Sare ile. Yarın evine gideceğim özür dilemek için. Eğer kabul etmezse, bu firmayla yaptığımız anlaşmayı iptal edersin."
"Ne saçmalıyorsun sen Salih. Birtek Sare yok ya . Buluruz başkasını, yaparız işimizi. Yeni yeni huylar edindin. Aklını başına topla. " dedi Tuna demesine ama Salih'in sözleriyle , konuyla alakalı başka kelime edemedi.
"Ne diyorsam o Tuna. Uzatma. " dedikten sonra Tuna;
"Tamam , nasıl istersen. Hadi birer çıtır bulalım da, dalgamıza bakalım ." dedi. Salih önce etrafına bakındı. Aklı , fikri hala Sare'de iken nasıl başka kadınlarla zaman geçirebilirdi ki. Dudaklarında hala onun gözyaşının tuzunu hissediyordu sanki.
"Ben gidiyorum. " diyerek son damlasına kadar içtiği alkolün bardağını bara bıraktıktan sonra, hızlı adımlarla terketti kulübü.
Evine geldikten sonra, ne yapacağını, bu gece nasıl uyuyacağını bilmiyordu. Altı üstü sadece küçük bir öpücüktü. Bu kadar sinirlenmeye, gurur meselesi yapıp işini bırakmaya değer miydi? Yavaş adımlarla televizyonun karşısındaki köşe koltuğuna adeta kendini bıraktı. Televizyonu açtı, kafasını biraz olsun başka birşeylerle meşgul etmek için. Elindeki kumandayla zap yaparak, kanaldan kanala dolaşırken ilgisini çeken hiç birşey olmadığını farketti. Bir belgesel kanalında durmaya karar verdikten sonra, iyice yayıldı koltuğuna.
"Uğur böcekleri, iyi uçarlar, rahatsız edildiklerinde yere düşerler ve çok defa bacaklarını vücuda toplayarak ölü taklidi yaparlar. Bu davranış biçimi, bir çeşit kendilerini koruma yöntemleridir, bu zararsız canlıların..."
İzlediği belgeselde, uğur böcekleri bu şekilde anlatılıyordu. İlgisini çektiği için, bir süre izledi genç adam.

Tıpkı uğur böcekleri gibi, Sare'nin de kendisini koruma yöntemleri vardı. Bu zamana kadar nasıl koruduysa, Salih'ten de tokat atarak kendisini korumak istemişti. Onu kaybetme düşüncesi içini acıttı bir an. Kuş olupta , gökyüzünü kaybetmek gibi birşeydi bu. Çok kısa yaşadığı anlarda, onun yanındayken nasıl da çocuk gibi heyecanlandığını, mutlu olduğunu düşündü. Hiç bir kadınla paylaşmadığı en özel anları paylaşmıştı Salih , Sare ile o kısacık zaman diliminde...
Birden telefonu eline alarak, numarasının üzerine gitti eli önce. Daha sonra, saate bakarak çok geç olduğunu farketmesiyle , aramaktan vazgeçip, mesaj kutusuna girdi...
"NE DİYECEĞİMİ, NASIL ÖZÜR DİLEYECEĞİMİ BİLMİYORUM. LÜTFEN SON BİR KEZ KONUŞALIM. " yazdı ama gönderecek cesareti kendisinde bulamayarak geri sildi mesajını...
Onu öpmeyi ilk andan beri istiyordu, ama bu şekilde olmamalıydı ilk öpücüğü. Gözyaşlarıyla ıslanmamalıydı. Yaptığı aptallığı düşündükçe, daha çok sinirleniyordu kendisine.Yarın ilk işi küçük cadısının kapısına gitmek olacaktı.
Nihayet , televizyonun karşısında , sabaha karşı uykuya daldığında rüyasında Sare'yi görüyordu.
Gülümsüyordu genç kız. İpekten saçları rüzgarda savrulurken, uçurumun kenarında, sırtı uçuruma dönük bir şekilde, üzerinde buz mavisi uzun bir elbiseyle Salih 'e bakarak gülümsüyordu. Bir an kendini bırakacak gibi olduğunda, Salih elini uzatarak tutmaya çalıştı Sare'yi. Tutamadı... Düşüyordu genç kız. Uçurumdan aşağı, sırt üstü saçları yüzünü kapatırken, boşluktan aşağı süzülüyordu narin bedeni... Olanca gücüyle bağırdı Salih. "Hayır, Hayır ..." diye defalarca haykırdı ve kendi sesine , kendisi uyandı.
Rüyanın etkisiyle, ter içinde kalmıştı vücudu, terden birbirine yapışmıştı ıslak saçları. Hemen mutfağa yöneldi ve iki bardak su içti kendisine gelebilmek için. Hava aydınlanmak üzereydi. Odasına gidip , duş aldıktan ve üzerini giyindikten sonra, zaman kaybetmeden arabasına atladığı gibi genç kızın evinin önüne gitti...
Güneşin doğuşunu, genç kızın evinin önünde bekleyecekti. Ve sabahın ilk ışıklarıyla kapısını çalacaktı. Ne söyleyeceğini bilmiyordu, ama bir şekilde kendisini affettirmesi gerektiğini biliyordu. Küçücük bir öpücüğün, Sare'yi ondan almasına izin vermeyecekti. Hemde onu daha yeni bulmuşken, kaybetmeye hiç niyeti yoktu...


❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin