Bölüm 4

1.3K 36 15
                                    

Yaklaşık yarım saat süren metro yolculuğundan sonra Kızılay'a ulaşan Fuat, İzmir caddesinde bulunan iş yerine doğru yürümeye başladı. Kızılay yine her zamanki gibi kalabalık, yine her zamanki gibi hareketli, yine her zamanki gibi cıvıl cıvıldı. Sanki hayat dolu bir genç kız gibiydi. Bugün kendini yavaşlatma, etrafını daha çok hissetme adına yaptığı şeyler iyi gelmişti Fuat'a. 'Arada yaşamdan daha çok tat almak, hatta yaşadığını hissetmek için böyle şeyler yap be oğlum," dedi kendi kendine. Sonra gözünün önüne metrodaki kız geldi. Mahcupluğu, doğal hali, yeşile çalar gözleri, matematik testini önünden çekince yüzünde beliren sevimli şaşkınlığı geldi aklına. Uzun zamandır hiçbir kıza gönül vermemiş olduğunu, gelip geçici ilişkiler yaşadığını, bazı güzel hisleri kaçırdığını düşündü.

'Aşka zamanın mı var oğlum senin. Bir kızın kaprisini, nazını çekecek, onun ruhunu anlayacak zamanın mı var? Böylesi iyi. Sorumluluk yok. Bağlılık yok. Alan memnun, veren memnun. Aşk senin neyine! Bağlanmak senin neyine! Hem bu kızın aklına gelmesi de neyin nesi şimdi. Bir kere daha rastladın diyelim, ne olacak? Gel sana matematik mi çalıştıracağım diyeceğim. O kadar kız varken, ne özelliği var ki onu farklı kılan!' diye düşündü. Sadece güzel oluşu değildi onu etkileyen. Öyle olsa etrafında bir sürü güzel kız vardı. Bu kızda başka bir şeyler daha vardı. Güzel bir esere bakıp beğendiği zaman aldığı hazzı duyumsadı onda. Açelya'ya baktığında beğendiği her eserde olduğu gibi içiyle, dışıyla tüm benliğiyle genç kızın içine işlediğini, hissettiği o güzel duyguları yaşattırdığını anladı ve gülümsedi.

Güven Mimarlık ve Mühendislik Şirket'i yazan binanın onuncu katına çıkmak üzere asansörün düğmesine bastı. Bina eskiydi ama Güven Bey şirketi aldıktan sonra içine tadilat yaptırmış, iç tasarımına oldukça önem vermiş, hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Bu sayede şirketin içi oldukça yeni ve modern bir görünüme sahip olmuştu.

Asansörden inip, şirketin kapısından içeri girdiğinde şirketin eski mimarlarından Suat Beyle karşılaştı.

"Selam Fuat. Ne haber? Ben de sabahtan beri seni arıyordum. Önemli bir şey yoktur inşallah. Projeyi tamamladım nihayet. Son halini gösterip senin de onayını almak istiyorum."

"Selam Abi. Önemli bir şey yok. İyiyim çok şükür. "

"Öyle işkoliksin ki. Hasta olsan bile işe geldiğinden, gelmeyince merak ettim haliyle."

Fuat güldü. "Ben de fark ettim abi işkolik olduğumu bugün. Hem de bana bunu arabam söyledi."

"Fark edebildin sonunda demek. Araban nasıl söyledi bunu sana anlayamadım?" dedi şaşkın bir ifadeyle Suat Bey.

"Arabam çalışmadı sabah sabah. İşe geç kalacağım diye sinirlendim önce. Sonra 'şu araba aküsü bitince çalışmıyor, senin akün de biterse birgün ne yapacaksın, yavaşla oğlum dedim kendime."

"Biz sana söyleyince anlamıyordun. Helal olsun arabaya! Bakalım ne kadar sürecek bu halin?" diye güldü. Fuat da güldü. "Göreceğiz Abi. Bakalım ne kadar sürecek? Projeni öğleden sonra birlikte inceleyelim. Bugün sabah sekreterlik için mülakat var. Son zamanlarda iş yoğunluğumuz arttı. Banu hem telefona, hem de iş takibine yetişemiyor artık haklı olarak. Sonra da biliyorsun yönetim kurulu toplantısı var."

"Sekreter almakla iyi edersin. Banu gibi çalışkan birisi olur inşallah."

"Uyumlu, çalışkan olması şart tabi."

"En iyisini seçeceğinden eminim."

"İnşallah Abi."

"O zaman ne zaman müsait olursan ara beni de o vakit geleyim yanına. Bu arada çizimin son halini sana göstermekten korkmuyor değilim hani."

AŞIK OLAMAM SANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin