Bölüm 5

1.2K 33 9
                                    

Fuat'ın odasına girdiğini gören Kaan da hızlı adımlarla odaya doğru yürüdü, Banu'yu görmezden gelip, odanın önüne gelince durdu ve kapıyı tıklatıp hızla içeriye girdi. Fuat mutluydu, belki de uzun zamandır hiç olmadığı kadar mutluydu. Kaan'ı görünce mutluluğuna gölge düştü birden. Zorunlu olmasa birbirleriyle asla çalışmazlardı. Kaan'ın mimarlıkta becerikli olduğu söylenemezdi ama kıskanmakta üstüne yoktu. Güven Bey sırf arkadaşının hatırı nedeniyle şirkete almıştı Kaan'ı. Fuat genel müdür olunca çok bozulmuş, Güven Bey'e, Fuat'ı genel müdürlükten aldıramamış ama sanki mimarlıkta ve yöneticilikte çok becerikliymiş gibi kendisini Güven Bey'e genel müdür yardımcısı olarak atatmayı başarmıştı. Fuat, Güven Bey'le bu durumu konuşmuş "Yapmayın etmeyin Güven Bey. Kaan'la anlaşamam ben. Lütfen onu benim yardımcım yapmayın," demişti.

"Bak evlat. Onun babası benim en iyi arkadaşımdı. Arkadaşım şu an hayatta değil maalesef. Ben de biliyorum onun yeteneklerinin sınırlı olduğunu. Bu işe hakkıyla gelmediğini biliyorum ama böyle yaparak arkadaşımın emanetine iyi baktığımı, sahip çıktığımı hissediyorum. Tek sebep bu. Yoksa iyi bir mimar, iyi bir yönetici olduğundan değil. Sen de bunu anlayışla karşıla," diye cevap vermişti Güven Bey.

"Anlıyorum Güven Bey. Sizin verdiğiniz kararları sorgulamak haddim değil ama Kaan'a karşı duygusal davranıyorsunuz. Sizin hatırınıza onunla çalışacağım," demişti Fuat da.

Güven Bey elini dostça kaldırarak Fuat'ın sağ omzuna dokunmuştu.

"Evlat, sana güveniyorum. Sen her şeyin üstesinden gelirsin. Kaan'ı da anlayışla karşıla biraz. Problemli bir çocuktu daha gençken de. Babası ölünce iyice ruhsal bunalıma girdi. Önemli bir pozisyon verirsem, kendine gelir, değeri artar, iyi gelir ona diye düşündüm. İyi mi yaptım, kötü mü bilmiyorum. Elimden bu kadar geliyor," demişti Güven Bey babacan bir şekilde.

"Peki Güven Bey. Ben de elimden geleni yapmaya çalışırım o zaman. İyi geçinmeye çalışırım sizin için ve şirket için," demişti son söz olarak. Güven Bey'i severdi Fuat. Daha fazla itiraz edemedi. Kaan'la çalışmak cehennem azabı gibi olacaktı. Daha önce bireysel çalışıyorlarken bile birbirlerinden pek hoşlanmazken, nasıl beraber çalışacaklardı şimdi, bilmiyordu. Kâbus gibi olsa da katlanacaktı. 'Katlanamaz duruma geldiğimde istifa edip giderim,' diye düşündü. Onunla her konuşmasında, Kaan saklamaya çalışsa da gözlerinden çekememezlik, fitnelik aktığını hissediyordu. Birlikte çalışmaya mecburlardı.

Kaan limoni yüzüyle ve hışımla Fuat'a selam dahi vermeden kaşlarını çatarak konuşmaya başladı hemen:

"Nerelerdesin Fuat sen? Önemli bir şey olmadığını da söyledin. Niye geciktin anlamadım. Hiç gecikmezdin. Bugün sekreterlik için mülakat vardı, unuttun mu yoksa? Bütün bunlarla ben uğraşmak zorunda kaldım."

"Sana da Günaydın Kaan," dedi Kaan'ın önce "Günaydın," demesi gerektiğini hatırlatırcasına.

"Benim de insan olduğumu unuttun galiba. Ben de unutmuştum belki ama bugün hatırladım. Hayır, mülakatı unutmadım tabii ki. Sen de pekâlâ kimin işe yarayıp yaramayacağını, kimin bu iş için uygun olduğunu seçebilirsin diye düşündüm."

Sonra bu sözü söylediğine pişman oldu. Kaan gıcıklık olsun diye en işe yaramaz, en işten anlamaz kişiyi seçebilirdi. Umarım seçmemiştir diye geçirdi içinden. Hem seçmiş olsa da kendisinin onayı olmadan iş başına getirilemezdi. Allah'tan öyleydi, Kaan genel müdür olsaydı, kaprisleriyle çekilmez, cehennem azabından beter olurdu diye düşündü.

"Kusura bakma. Bütün işler üst üste gelince günaydın demeyi unuttum Fuat," dedi Kaan her zamanki asık suratıyla.

'Eminim günaydın demeyi unutmuşsundur. Seni görmeden önce günüm aydındı, üzerime karabulut gibi çökmeyi başardın yine Kaan,' dedi içinden.

AŞIK OLAMAM SANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin