Bölüm 19

282 19 20
                                    

(Bu sefer fazla bekletmedim.Umarım keyifle okursunuz:))

Açelya her ne kadar saatin alarmını kursa da, neredeyse saat başı uyanıyordu. Saate baktığında hâlâ gece olduğunu görüyor, işe başlamanın verdiği tatlı heyecanla birlikte günün hayalini kurarak tekrar uykuya geçmeye çalışıyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yine uyandı. İşe gitmeye daha çok olmasına rağmen tekrar uykuya geçemeyince yataktan kalktı. Uyku genç kızı terk edince zamanı değerlendirmek için test kitaplarını açıp çözmeye başladı. Çözdüğü otuz tane Türkçe testinden sadece 1 tane, tarih testinden iki tane, coğrafya testinden ise 2 tane yanlışı çıktığını görünce sevindi. Şimdilik bu kadar test çözmenin yeterli olduğunu düşündü. Matematiği de hallederse iyi bir üniversite kazanacağı kuşkusuzdu.

Test çözmeye ara verip hızlıca kütüphanesine göz attı. Roman türünde kitap okumayı çok seviyordu fakat üniversiteye hazırlandığı için kitap okumaya yeterince vakit ayıramıyordu. Bir arkadaşı Sarah Jio'nun kitaplarını tavsiye etmişti. Geçen hafta kitapçıda gezinirken bu kitap gözüne takılmış, heyecanla almış fakat okumaya vakti olmamıştı. Böğürtlen Kışı, kütüphanenin rafından sanki ona göz kırpıyordu. Kitabın sayfalarını açıp hemen okumaya başladı. Kitaba öyle dalmıştı ki zaman kavramını unutmuştu. Arkadaşı bu kitapta çok ağladığını söylemişti. Kitapta Mayıs Ayı olmasına rağmen çok fazla kar yağdığından bahsedilmekteydi. Böyle bir ayda bu kadar kar yağması çok az rastlanan bir durumdu. Bu duruma Böğürtlen kışı denilmekteydi. Kitap da adını buradan almaktaydı. Açelya, genç bir annenin küçük çocuğunu tek başına evde bırakmak zorunda kalarak gece çalışmak için evden çıkıp, eve geldiğinde çocuğunu bulamayınca yaşadığı çaresizliği okuyunca kalbi burkulmuştu. Kitabın sonunu çok merak ediyordu, genç annenin çocuğunu bulmasını diledi. Yeterince vakti olsa kitabı bir çırpıda okurdu ama vakti kısıtlıydı. Gözü saate ilişince hemen harekete geçti. İlk iş gününe giderken hangi kıyafeti giyeceğini geceden hazırladığı için kıyafet seçiminde zorlanmadı. Siyah düz kesim kumaş pantolon ve beyaz sade bir gömlekte karar kılmıştı. Kıyafetleri giyip aynaya baktığında seçimi hoşuna gitti. Saçlarını tepeden tutturup at kuyruğu yaptı. Fazla abartılı olmayan doğal bir makyaj da yapınca görüntüsünden memnun kaldı.

İşe gitmesine henüz yarım saat vardı. Bir şeyler atıştırmak üzere mutfağa gitti. Kahvaltıyı genelde annesi hazırlardı. Bu sefer bir sürpriz yapıp annesine ve anneannesine kahvaltı masası hazırlamaya karar verdi. Yumurtaları haşlamak üzere ocağa koydu. Anneannesi yumurtayı rafadan, annesi çok pişmiş, Açelya ise rafadan severdi. Üçünün yumurta kıvamını tutturmak zor olsa da yumurtanın pişme vakitlerine bakarak sırasıyla alırsa herkesin istediği kıvamı tutturacağını düşündü. Vişne reçelini çok severdi. Annesi çilek reçelini, anneannesi ise portakal reçelini severdi. Herkesin sevdiği reçelleri masanın üzerine dizdi. Çay suyunu da koydu ocağa. Annesi çayı demli, anneannesi açık, Açelya ise orta demde severdi. Genç kız masaya kahvaltılıkları dizdikçe "Hiç mi ortak sevdiğimiz bir şey olmaz ki," diyerek gülümsedi. Hepsinin zevkleri, kişilikleri, yaşları farklı olsa da birbirlerini anlıyorlardı. Önemli olan da buydu. O sırada annesi girdi mutfağa. Kızının kahvaltı hazırladığını görünce "Günaydın kızım, niye uyandırmadın beni? Ben sana kahvaltı hazırlardım," diyerek masadaki yerine oturdu.

"Sabah çok erken kalktım anneciğim. Gece heyecandan olsa gerek sürekli uyandım. Erken kalkmışken bu sefer kahvaltıyı ben hazırlayayım istedim."

" Düşünceli kızım benim. Heyecanını anlıyorum. Umarım patronların iyi olur, anlayışlı olur da hep mutlu şekilde gidersin işine. Öbür türlü ayakların geri geri gider. Gitmek istemezsin. Eğer öyle bir durum olursa ayrıl kızım işyerinden hemen. Çekmek zorunda değilsin. Aç değiliz açıkta değiliz. Başımızın çaresine bakarız. Bir yerlerden borç alıp matematikten özel ders almanı sağlarız bir şekilde. Keşke bunlara hiç mecbur olmasaydık da, sadece derslerine çalışabilseydin."

Neşe Hanım Açelya'nın işe başlamasına sevinemiyordu. Kızına daha iyi fırsatlar sunamadığı için eziklik hissediyor, zaman zaman kızına yaşadığı bu suçluluk duygusunu aktarıyordu. Genç kız annesiyle konuşmaya dalınca yumurtaların pişirme sürelerini geçirdiğini fark etti. Tüm yumurtalar çok pişmiş olacaktı artık. Hemen ocağa koşup kaynayan yumurtaların altını kapattı.

"Hepimiz yumurtalarımızı maalesef çok pişmiş olarak yiyeceğiz," dedi annesine gülerek. Annesi kızına gülümsememişti. Hâlâ kızının işe başlayacağından dolayı üzgün görünüyordu. Genç kız annesinin yanına gelerek moralsiz görünen yüzüne bir öpücük kondurdu.

" Hadi üzülmeyi bırak anne. Daha önce kaç kez konuştuk bunu. Planlı bir şekilde çalışırsam hem işi, hem de derslerimi halledebilirim. İmkânımız bu ve bu şartlar altında en iyisi de bu anne. Bundan sonra bu konuda üzülmeni istemiyorum tamam mı? Hadi gülümse," diyerek annesini bir kez daha öptü. Sonra annesinin gözlerine bakarak sözünü tekrarladı.

"Bundan sonra üzülmek yok. Söz ver ve gülümse."

"Tamam, kızım söz veriyorum. Bir daha bu konudan bahsetmeyeceğim" diyerek gülümsedi.

Açelya da gülümsedi. "İşte bu anne. Göreceksin bu iş bana iyi gelecek. Daha iyi ve daha mutlu olacağız" dedi neşeyle. Genç kızın aklına Fuat gelmişti. Fuat'la aralarında ne olur bilmiyordu ama ne zaman gözünün önüne Fuat gelse genç kız heyecanlanıyor, içinde tarif edilmez bir mutluluk duyuyordu. Açelya annesine her şeyini anlatırdı ama Fuat'dan bahsetmeyi şimdilik düşünmüyordu. Fuat'la metroda karşılaştığını da söylememişti. Sadece patronu olarak bahsedecekti, ondan hoşlandığını söylemeyecekti. Ne de olsa annesi onu vazgeçirmeye çalışabilirdi. Şu an zaten bahsedecek bir şey de yoktu.

Gitme vakti geldiğinde Açelya annesiyle vedalaştı. Neşe Hanım Açelya'nın arkasından dua etti. Kızı gidince bu sefer kapıyı kilitlemeyi unutmadı. Geçen sefer kapıyı kilitlemeyi unuttuğunda annesi kapıyı açarak dışarıya çıkmıştı ve Neşe Hanım'ı çok korkutmuştu. Annesinin durumuna çok üzülse de elinden gelen bir şey yoktu. Kızı ve kendisi annesinin mutlu olması için elinden geleni yapıyorlardı. Açelya gibi bir kızı olduğu için Allah'a şükretti. O olmasa kendisini çok yalnız ve bitkin hissederdi. Kızı onun ve annesinin yaşam kaynağıydı.

Açelya metroya binince Fuat geldi aklına. Hayat bazen ne kadar garipti. Daha birkaç gün önce metroda test çözerken genç bir adam oturmuştu yanına ve şimdi o adam patronu olacaktı. Metrodan inip de işyerinin olduğu binaya doğru yürürken heyecanı iyice artmaya başladı. Nasıl bir hayat bekliyordu onu? Fuat'ı çok da tanımıyordu. Ondan sadece hoşlanmıştı. Hoşlandığı adam nasıl birisiydi, tanıdıkça onu daha mı çok sevecekti. Yoksa beklediği gibi çıkmayıp, ondan hoşlanmaktan vaz mı geçecekti? Fuat ona nasıl davranacaktı? O da Açelya'dan hoşlanacak mıydı? İş ortamı nasıldı? İşini sevecek miydi? Tüm bu sorular Açelya'nın kafasında dolanıp duruyordu. Yaşamadan bilemezdi. Attığı her adım onu yaşayacağı bilinmezliklere yaklaştırıyordu.

İşyerine on beş dakika erken gelmişti. Çoğu personel henüz gelmemişti. Onun gibi erken gelen personel Açelya'ya "Hayırlı olsun," dileklerinde bulunuyorlardı. Sekreterlerin bulunduğu odaya girip misafir koltuğunda beklemeye başladı. On dakika sonra Banu geldi, Açelya'ya tebessüm ederek "Günaydın" dedi. Açelya da tebessümle Banu'ya karşılık verdi. Genç kız için Banu'nun masasının karşısındaki masa ayrılmıştı ve bir bilgisayar verilmişti. Açelya koltuğuna oturup da bilgisayarı açtığında ilk defa bir işte çalışmanın heyecanı yüzüne yansımıştı. Banu öncelikle genç kıza Fuat Bey'e telefonu nasıl bağlayacağını gösterdi. Sonra da sırasıyla yapacağı diğer işleri göstermeye başladı. Açelya Banu'yu sevmişti. Banu'nun yardımcısı olarak alınan Bülent arada bayat espriler yapsa da, onunla da anlaşacağa benziyordu. Genç kız, Banu'nun tüm söylediklerini dikkatle dinliyor, gösterdiklerini hızla kapıyordu.

Banu Fuat Bey'i öve öve bitiremiyordu. Patronunu sevdiği her halinden belliydi. Bazen patronunun sert olabildiğinden bahsetmiş ama sonra çabuk yatıştığını söylemişti. Banu, Fuat'ı anlatırken genç kızın bir gözü de kapıdaydı. Heyecanla Fuat'ın kapıdan girmesini bekliyordu.

AŞIK OLAMAM SANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin