1

755 52 1
                                    

Onu ilk gördüğünde gökten inmiş bir melek gördüğünü sanmıştı hasta çocuk. Beyaz tenine çarpan güneş her yere yansıyordu sanki. Onu kutsanmış gibi gösteriyordu.

Ya da belki gözleri ona oyun oynuyordu. Ama ne olursa olsun bu hayatında gördüğü en güzel oyundu. Kanını ısıtan, onu hastalığından arındıran bir oyundu.

Oysa beyaz tenli çocuk sadece bir banka oturmuş ağlıyordu. Ama bu görüntü Soo'nun kalbini hızlandırmıştı. Ve gerçekler yüzüne burdu bir kez daha. O hastaydı. Kalbi hızlanmamalıydı. Apar topar odasına çıkarıldı.
--------
Bir hafta sonra kendini toparladığında tekrar bahçeye çıktı Soo. Amacı o güzel meleği görmekti.

Yine o banka baktığında gördü çocuğu. Ama bu kez acı daha hızlıydı. Yalnızca kalbi değil, bütün vücudu acıyordu sanki.
Sancı katlanılmaz hale geldiğinde kendini yere bıraktı. O sırada meleğinin koşarak onu geldiğini görememişti.
------
'Bir anda bayıldığını gördüm. Sonra da yardım istedim. Neyi olduğunu bilmiyorum ya da niye bayıldığını. Şimdi gidebilir miyim?'

'Kim Kyungsoo. Kalp hastası, geçen hafta bir spazm geçirdi ve dışarı çıkmaması gerekiyordu. Ama şimdi iyi durumu. Fakat siz iyi misiniz efendim? Terliyorsunuz.'

'Hayır iyi değilim' Sehun'un içinden geçen buydu ama yalnızca zayıf bir şekilde gülümsedi.

'İyiyim ben. Çocuk için endişelendim sadece. Ve gerçekten gitmek istiyorum.'

Doktor Wu tökezlediğini fark etmişti Sehun'un. Terliyor ve titriyordu. Ateşi olabilirdi ya da başka bir hastalığı. Omzundan desteklemek için elini kaldırmıştı ki-

'İndir elini Wu!'

'Bayım hasta sanırım Doktor Kim. Neyi olduğuna bakmalıyız.'

Her şeyi biliyormuş gibi konuşması delirtiyordu Jongin'i. Küçük dağları yaratan oydu ona kalsa. Fakat Jongin'in düşünceleri farklıydı. Hala kafasında diplomasını nasıl aldığını kurguluyordu.

'Bay Oh'un sorumluluğu benim altımda. Ve inan bana hasta değil. Uzatmayalım daha fazla. Soo nasıl?'

Kris kaşlarını çattı. Ne söylemesi gerektiğini tartıyordu kendince. Küçük duraklama Jongin'in gözünden kaçmamıştı.

'Bahçeye çıkmış yine Kai. Hemde bu kez tek başına. Fenalaşmış ve bu bey tarafından bulunmuş. Serum takıldı, şimdilik bir şeyi yok ama çok daha kötü olabilirdi. Bir daha böyle bir şey yapmasın Jongin. Ciddiyim uyar onu.'

Çağrı cihazının çalmasıyla Kris sözlerini noktaladı. Ufak bir baş selamıylayanlarından ayrılıp acile doğru koştu.

'Sen iyi misin Sehun? Gerçekten terlemişsin ve kötü görünüyorsun.'

Kendini zor tutuyordu sarışın genç. İçinden ağlamak, bağırıp çağırmak gelse bile sustu yalnızca. Zayıfça gülümseyip ellerini salladı.

'Yok benim bir şeyim. Endişelendim sadece.'

'Ben onun adına teşekkür ederim Sehun. Soo benim kardeşim ve kalp hastası. Eğer onu zamanında getirmeseydin.'

Devam edemeyince gözlerini kapattı esmer olan. Düşünmek bile istemiyordu. Duyduğu zayıf sesle açıldı tekrar gözleri.

'Onu ben getirmedim Kai. Ben-ben sadece ya-yardım istedim. Düştüğünde onu tutamadım.'

Sehun'un titremeye başladığını gördü Kai. Gözleri ve yanakları kızarmış, beyaz teninde muhteşem duruyordu. jongin bir an kendine küfretti. Böyle bir durumda onun beyaz tenini düşünmek çok mantıklı gerçekten aptal.

Kim Jongin. O böyle bir doktordu işte. Ya da doktor değil de psikiyatr. O daha havalı bulurdu bu kelimeyle. Kris'ten daha havalı olduğunu düşünüyordu o kelimeyle.

Hasta seçimi de kendine özeldi. Karşısındaki ilgini çekmiyorsa Byun'a yollardı hastalarını. Ama Sehun değişti. Bazen hasta doktor ilişkilerini unutup sadece ona sarılmak istiyordu. Ama bu pek mümkün değildi. 'Hastalık' yüzünden Kai ondan uzak durmalıydı. Amacı onu korkutmak değildi fakat yakınlaşabilecekleri bir yol arıyordu. Ya da belki kendini Sehun'a itecek bir neden.

Elini sakince sarı saçlara koydu. Parmakları arasındaki yumuşak saçlar aklını dağıtıp onu yatıştırıyordu. Aynı şey Sehun içinde geçerli sayılabilirdi. Kain'in 'tedavi' için olan dokunuşlarına alışmıştı.

'Derin nefesler al Sehun. Yanındayım.'

Sorgulamadan dediğini yaptı sarışın. Kai... Dokunmak gibi bu kelimede tabuydu Sehun için. Ondan hoşlandığını inkar edemezdi. Fakat kendileri için bir gelecekte düşünemezdi.

Kai çekici bir adamdı ve Sehun bunun farkındaydı. O birlikte olduğu kişiden her şeyi isteyebilirdi. Bedenlerini paylaşmakta dahil. Fakat Sehun bunu yapamazdı. Kai onun için hem ilaç hemde zehirdi.

'Ben gitmeliyim artık.'

'3 gün sonra 12'de Sehun. Unutma.'

Esmer olan sarışının anlık gülüşünü gördüğüne yemin edebilirdi. Bu onu da gülümsetmişti. Çarpık gülüşüyle ekledi.

'Görüşürüz Bay Oh'

--------

Minnakçık bir bölüm oldu biliyorum ama daha da geciktirmeden atayım dedim. Bu arada neden hastane üzerine yazdım bilmiyorum tıp terimleri bende 0 -_- Diğer bölüm için araştırmam lazım bir şeyler. Okuyan okumayan herkese kalp fışkırtıyorum💜

20 count |Sekai|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin