Bu iğrençti. Dudaklarının üstünde başka dudaklar vardı. Şuan dilleri birbirine değiyor, garip şekillere giriyordu. Jongin'in elleri ensesini ve belini sıkıca kavramıştı. Ve bu gerçekten iğrenç ve korkunçtu.
Derdi Sehun eskiden olsa.
Faka eskiden iğrenç diye nitelendirdiği her şey ona güzel geliyordu şuan. Hatta öyle basit bir güzelde değil. Muhteşem, inanılmazdı. Jongin'in nefesini hissetmek güzeldi. Hoşuna gitmişti Sehun'un ve eğer elinde olsaydı bunu çok daha önceden hissetmek isterdi.
Belindeki koruyucu el eritiyordu onu. Şuan Jongin onu tutmayı bıraksa yere düşebilirdi. Fakat ona güveniyordu Hun. Hiç gitmeyecek, bırakmayacak gibiydi Jongin. İlk temasları değildi bu belki ama kesinlikle en yakın, en samimi olandı.
Jongin için de bir fark yoktu.
Mutluydu esmer adam. Uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu ve huzurluydu. Keşke dedi içinden, keşke daha erken tutsaydım seni. Kollarımı sıkıca sarsaydım sana ve bekleseydik sadece. Bu kadar beklememize gerek yoktu Sehun.
Fakat her şey istediği gibi olmamıştı. İkisi de çok beklemişti. Çok hayal etmiş ama istediğini elde edememişti Jongin. Ve şimdi Sehun kollarındayken daha fazlasını istiyordu. 'Benim' diyebilmeliydi onun için.
İnce belde tuttuğu eli yavaşça aşağı kaydırdı ve Sehun'u daha çok kendine çekti. Şimdi elini sarışının kemerine konumlandırmıştı, esmer adam. Hun geri gitmemişti ya da onu itmemişti. Bu büyük bir şeydi.
Eli biraz daha aşağı indi. Artık tamamen kalçasında, arka cebinin ordaydı. Tam hafifçe kavrayacakken durdu. Bir an için ne yaptığını düşündü Jongin. Sehun'un, omuzlarındaki elleri kasılmasaydı devam eder miydi gerçekten? Burda bu ofiste mi onu zorlardı?
Hızlıca kafasını salladı ve iki elini de ince bele konumlandırdı esmer olan. Öpücüklerini bozup kafasını sarışının alnına yasladı. Nefesini düzenlemek için bekledi biraz.
'Sehun ben bir an... Yani özür dilerim. Yanlış düşünmeni istemiyorum. Sadece seni çok uzun zamandır bekliyorum. Ben seni gerçekten seviyorum. Ve seninle birlikte olmak istiyorum. Her iki anlamda da.'
Yüzüne bakmayan Sehun son cümleyle kafasını kaldırıp esmere bakmıştı. Kaşları kırışmış, gözleri kısılmıştı. Ciddiliğini tartıyordu sanki esmerin. Belki de ne dediğini idrak etmeye çalışıyordu. Konuşmadan önce minik dudaklarını yaladı. Bu bile Jongin'i etkilemişti.
'Jongin ben bilmiyorum. Evet kendimi kötü hissetmedim ve mutluyum şuan. Beni sevebilirsin sa-sana elimden geldiğince karşı-karşılık veririm. Ama be-ben öyle bir şeye haz-hazır değilim.'
Sonuna kadar gözlerine bakarak konuşmuştu Sehun. Jongin tekrar ne yaptığını düşündü. Acaba önceki yaşamında ne yapmıştı bu duru güzelliği hakedecek. İnci taneleri gözlerinden dökülürken bile öyle güzeldi ki Sehun. Onu deli diye bir odaya hapsetmek ve yanına sadece kendisi girmek istiyordu. Belki doktorluğunu kullanıp ona uyku ilacı verebilir ve herkesten saklardı sevgilisini. Çünkü Sehun gerçekten saklanması gereken bir masumluktu.
'Bu şuan önemli değil. Sen az önce bana karşılık vereceğini söyledin Hun. Şuan için önemli olan tek şey o. Ve ben bilmiyorum gerçekten önceki yaşamımda ne yaptığımı. Tanrının seni bana vermesi için ne yaptım acaba.'
Dudakları tekrar birleşmişti. Daha içtendi sanki. Biraz daha samimi belki. Kesinlikle bitmeyecek dermiş gibi öpüyordu Jongin. Ve Sehun... Klasik Sehun işte erimekle meşguldü.
------
Böyle bir saçmalık yapıp atayım dedim bir partçık olarak. Okuyan, destekleyen herkese çok çok çok teşekkür ederimm ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
20 count |Sekai|
Fanfiction'Ne dediğini bilmiyorsun sen!?' Gerçekten saçmalıyordu şuan. Başta birini beğendiği için sevinmişti ama şimdi bu dedikleri, bunlar fazlaydı. Karşısındaki çocuğun gülmesi onu daha da sinirlendiriyordu. 'Biliyorum hyung. Yakında öleceğimi bildiğim gi...