8

242 16 0
                                    

Hastaneden ayrılalı 3 gün olmuştu. Ve Sehun kendi içinde cehennemi yaşıyordu. Ailesi fazla ilgiliydi. Hayır anlıyordu, korkmuşlardı ve haklılardı. Ama Sehun'un anlayışı bir yere kadardı.

Odasına girip çıkanın haddi hesabı yoktu. Bayan Huang bile gelmişti ve bu çok fazlaydı. Aldığı ilaçlar onu mayıştırıyor, bitkin düşürüyordu. Fakat buna rağmen Sehun yalnız kaldığı her an odasını temizlemeye çalışıyordu. Kapısının yanında duran galoşlar bitmişti. Bez sıkmaktan ellerindeki yaralar tekrar açılmıştı. Kimse farkında değildi ama Sehun iyiye gitmiyordu.

4. Günün akşamında kendini yerde ağlarken buldu. Bugün eski -sözde- arkadaşları gelmişti. (Ki Suho onları zorla getirtmişti. Buna emindi.) Yaklaşık 8 kişilerdi ve Sehun şuan her yerde ayak izleri görüyordu.

Elleri iyice yıpranmış, kanıyordu. Kullandığı temizlik maddeleri yaralarını ölesiye yakıyordu. Akan kan kendini daha pis hissetmesine neden oluyordu. Kulaklarını tırmalayan, bir süredir duymadığı sesler tekrar gelmişti. Ve bu sefer fısıldamıyor, resmen bağırıyorlardı.

Ölme zamanın gelmedi mi?
Artık git burdan.
İntihar etmeyi neden düşünmüyor musun?
Pislik!
Öl ve ailen rahat etsin.

Ve daha nicesi.

Göz yaşları ondan habersiz akıyordu. Kapısına vurulan yumrukları duyuyordu ama cevap vermek istemiyordu. Onlardı. Seslerin sahibi onu öldürmeye gelmişti. Sessizce ölmek istiyordu sadece. Canı daha fazla yanmadan huzurlu uykuya kavuşmak istiyordu.

Tamamen soyundu. Duş almalıydı. Savsak adımlarla banyoya giderken bir ses duydu.

'Sehun lütfen'

Önce inanamadı.  Yaklaşık 4 gündür duymaya hasret kaldığı sesti bu. Ama mantıklı gelmiyordu. Kapıyı açmaya ölesiye korkuyordu.

'Kapıyı açar mısın Sehun?'

Nazik ses kulaklarına gelince gülümsedi. Kendinden nefret ediyordu. Şuan bu sese bile güvenemiyordu. Yüzündeki gülümseme önce kahkahaya sonra hıçkırıklara dönüşürken göz yaşları hızlıca akıyordu.

'OH SEHUN ŞU SİKTİĞİMİN KAPISINI AÇ ARTIK!'

Görüşü iyice bulanıklaşırken kapıya yürüdü. Kendine denileni yapıp usulca kilidi çevirdi. Kulbu indirip karşısındaki adama baktı. Onunda göz yaşları akıyordu. Arkasında birileri daha vardı ama Sehun önündeki adamdan gözlerini alamıyordu.

'Zorlama beni. Seni de kirletmek iste- istemiyorum. Lütfen. Kendi halime bırak beni. Öl-ölmem gerekiyor benim. Ben-ben-'

Daha fazla konuşamamıştı sarışın. Dudaklarına kapanan dudaklar onu susturmuştu. Kıpırdanmaya çalıştı, çırpındı Sehun. Ama belindeki tutuş çok sıkıydı.

'Sen kirli falan değilsin Sehun. Sence mantıklı mı bembeyaz bu kadar güzel bir meleğin kirli olması? Yoruldun sadece. İzin ver beraber dinlenelim. Bana izin ver seni kendine getireyim.'

Koyu kahve gözlere daha fazla dayanamadı ve kafasını salladı yavaşça. Kendini geniş göğüse, onu hiç bırakmayacakmış gibi saran kollara bıraktı. Bu sıcaklık ona iyi geliyordu. Arındırılmış gibi hissetmesini sağlıyordu. Ve bu his hiç yok olmasın istiyordu.

Esmer olan buz gibi bedeni kucakladı. O an çıplak olduğunu fark etmişti. Fakat bunu umursayacak durumu yoktu şuan. Kafasını arkaya çevirip onlara büyümüş gözlerle bakan insanlara döndü.

'Siz ona yemesi için hafif bir şeyler hazırlatır mısınız? Merak etmeyin ben onunla ilgileneceğim.'

Transtan çıkamayıp kimse tek kelime edememişti. Bu adam Sehun'u o odadan çıkartmıştı. Sehun ona sarılmıştı. 5 kişi aynı anda kafalarını sallayıp aşağı indiler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

20 count |Sekai|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin