1.BÖLÜM

90 12 5
                                    

Hava çok soğuktu. Dışarıdan korkunç çığlıklar geliyordu ama Jane ne yapacağını bilmiyordu. Hissettiği tek şey korkuydu. İçinden kaçmak geliyordu ancak dışarı çıkmaktan ödü kopuyordu. Tek istediği annesinin ya da babasının, ya da herhangi birinin yanında olmasıydı. Sesler birden kesildi. Jane yaklaşık 45 dakika bekledi. Tam sessizliğe dalmışken telefonun sesiyle irkildi. Telefonu açtı ve konuşmaya başladı. Arayan babasıydı ve nasıl olduğunu merak ettiği için aradığını söylemişti. Jane bunu duyunca rahatladı ama korkusu geçmemişti. Yine de babasına iyi olduğunu ve hiçbir sorun olmadığını söyledi. Neden böyle söylediğini bilmiyordu. Belki de babası endişelenmesin diye söylemişti. Belki de bunların hepsi, bu korkunç çığlıkların hepsi hayal ürünüydü. Belki böyle bir şey hiç olmamıştı. Birinin sesini, tanıdığı birinin sesini duyması biraz da olsa rahatlamasını sağlamıştı. Sonunda dışarı çıkmak için cesaret bulmuştu. Dış kapıyı açtı ve birkaç adım attı. Bahçedeydi ve bir şey olduğu yoktu. Bahçedeki masaya doğru yürümeye başladı. İçinden "İyi ki babama sorun yok dedim" diye geçiriyordu. Ancak masaya ulaştığında rahatlamak için erken davrandığını farketti. Kanlar içinde bir ceset. Gördüğü kesinlikle bir cesetti. Bakmak istemiyordu ama gözlerini alamıyordu. Masaya doğru gelen ayak sesleri duydu,yüreği ağzına gelmişti. Eve doğru koşmaya başladı. Kapıdan girdiği gibi kapıyı kilitledi. Sessiz olmaya çalışıyordu. Telefona koştu, polisi aradı. Tam konuşacaktı ki kapının zorlandığını duydu. Korkudan elleri titriyordu. Telefonu elinden düşürdü. Tam eğilip alacaktı ki kapının açıldığını duydu. Telefonu bırakıp saklanacak bir yer düşündü. En yakınında mutfak vardı. Bu yüzden mutfaktaki kilere saklandı. Ayak seslerinin alt kata, bodruma indiğini duyunca rahatladı. Kilerden çıkıp kaçmayı düşündü. Seslerden anladığı kadarıyla her kimse hâlâ bodrumdaydı. Ses çıkarmadan ve hızlı bir şekilde kapıya doğru yöneldi. Salondan geçerken masanın üzerindeki vazoya çarptı, tutmaya çalışırken daha gürültülü düşmesine neden oldu. İçinden onun sesi duymamış olmasını diledi. Ancak ne fayda, merdivenlerden çıkan ayak sesleri duyulmaya başlamıştı bile. Daha hızlı koşmaya başladı. Artık ses çıkamamasına gerek kalmamıştı. Ayak seslerinden anlaşıldığı kadarıyla O'da koşmaya başlamıştı. Ve yerle temas eden metal sesi duyuluyordu. Eşiğe takılmasıyla yere kapaklanması bir oldu. Ayağa kalktı, tekrar koşmaya çalıştı. Feci şekilde bileğini burkmuştu. Omzuna değen elle irkildi. Adam onu bahçeye itti. Tam cesedin önünde durdular. Adam ilk defa onunla konuştu. Cesedi göstererek "Eserimi beğendin mi?" dedi. Gözlerini alamadığı o cesede şimdi bakamıyordu. Adam Jane'in başını sert bir şekilde cesede doğru çevirerek "Bak." dedi. Jane istemeyerek baktı. Gerçekten bu görüntüye ulaşmak için çok uğraşılmıştı. Aynı ölçülerde ve çok dikkatli açılmış yarıklar, büyük ihtimalle bir baltayla icra edilmişti. Belirli yerlerde bulunan morluklar, sanki bir ressamın eline fırça ve paleti alıp boyaması gibiydi. Her şey sanki bir ustanın en iyi eseri gibi görünüyordu. Bu adam kesinlikle bir ustaydı. Cinayet ustası. Adam sessizliği bozarak "Cevap alamadım, eserini beğendin mi?" dedi. Jane bir süre hiçbir şey söylemedi. Kesiklere baktıkça evdeyken duyduğu ses, metalin yere çarpınca çıkardığı ses beyninde yankılanıyordu. Gözlerini kurbanın, adamın dediğine göre eserin yüzüne çevirdi. Hayır bu olamazdı. Gördükleri gerçek olamazdı. Yerde yatan Alex olamazdı. Alex ölmemişti,ölemezdi. Alex onun tek aşkıydı, yıllardır onunla çıkıyordu. Onun ölümünü aklının ucundan bile geçirmez, kokardı. Onun için Alex her şeydi ve şu an her şeyi olarak gördüğü kişi kanlar içinde yatıyordu. Sonunda konuşabildi. "Neden, neden böyle bir şey yaptın?" Adam soğuk ve sinir bozucu bir kahkaha attı. Jane adamın yüzünü hiç görmemişti ama o anki yüz ifadesini çok iyi tahmin edebiliyordu. Gülüşünden de soğuk olan sesiyle adam devam etti. "Cevabın evet ya da hayır olacaktı. Neden yaptın değil." Jane'in söylediklerini tekrar ederken taklidini yapmıştı. Jane artık dayanamıyordu. Bir anlık öfkeye kapılıp adama doğru döndü ve "Yeter artık!" diyerek ona vurmaya çalıştı. Arkasını dönmez olsaydı. Adamın yüzünü görünce dondu kaldı. Tam bir şey söyleyecekken karnına yediği balta darbesiyle yere yıkıldı. Midesi parçalanmıştı. O acıdan kurtulmak, ölmek istiyordu. Her yer kan olmuştu. Ancak adam hiç acele etmiyor, karşısındakinin acısının hazzını sonuna kadar yaşıyordu. Bir sonraki darbeyi bacağında hissetti. Dayanamıyordu ama kurtulamıyordu da. Şimdi, neden o çığlıkları duyduğunu çok iyi anlayabiliyordu. Bacağındaki yarık karnındakinden daha çok kanıyordu. Bacağındaki yarığın ardından gelen darbeler, bir sopayla vuruluyor gibiydi. Jane gözlerini açacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Son darbe göğüs kafesinin parçalanmasına neden olan bir yarıktı. Jane artık acıdan kurtulduğunu hissediyordu. Artık ölmüştü.

PSİKOPAT: MUHTEŞEM ESERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin