Noah
Noah dairenin içine doğru kararlı adımlarla yürürken, gözleri tüm ayrıntıları kaydediyor. Zihni durumun berbatlığını çözmeye çalışıyordu. Kükürt ve insan kanının kokusu her yeri sarmıştı. Pencerelerin kenarlarına dökülmüş tuzlar, bu evde yaşayanların iblislerden haberdar olduğunu gösteriyordu fakat evin kokusunda doğaüstü varlıklara özgü bir koku yoktu. Bu evdeki insanlar ya da onlardan biri, dışarıda olan bitenin farkına varmış ve kendine göre önlemler almıştı. İç sesi acımasızca alay etti, "Yeterince değil". Gözlerini kısıp etraftaki kutsal eşyalara baktı. Bunları buraya yerleştiren her kimse işini gerçekten iyi yapmış fakat bazı iblislerin inanç çatlaklarından içeri sızabileceğini unutmuştu.
Partneri Carter yanına geldiğinde her zamankinden daha solgun görünüyordu. Genç adamın açık kumral saçları düzgünce taranmıştı, üstündeki takımla kusursuz gözükse de Noah adamın sadece görüntüden ibaret bir sakinlik içinde olduğunu biliyordu. Carter'ın bedeninden yayılan paniğin kokusu genzini yakarken, nefes almamaya çalıştı. Kahretsin, bu gibi işlerin insanlara sıçramasından nefret ediyordu. "Çok kötü olacak, değil mi?" diye homurdandı adam. Yüzü şimdiden yeşermeye başlamıştı. İşlenen her iblis cinayetinden sonra içi dışına çıkana kadar kusuyordu.
Noah, adama yan yan bakıp omuz silkti. "İçeri girene kadar ne kadar kötü olduğunu bilemeyiz Carter, belki bu sefer ki normal bir cinayettir."
Carter ayakları üstünde yaylanarak kapının önünde biraz daha oyalanmak için elinden geleni yaptı. Tanrı biliyor ya, içeri girmek istemiyordu. Bu cinayetleri işleyen şeyin insan olmadığından emindi. Noah her ne derse desin, o da uzun süredir polisti. İnsan aklının bile alamayacağı şeyler yapan katillerle karşılaşmıştı. Binlerce ceset görmüş, yüzlerce katili sorgulamıştı. Katilleri cinayet işleme stillerinden tanıyabilirdi. Tek bir bakışlarıyla nasıl bir insan olduklarını anlayabilirdi ve içerideki cinayetleri işleyen şeyin bir insan olmadığını biliyordu. Hiçbir insan kısacık bir sürede bir bedeni tam ortasından yarıp tüm organlarını kuruma dönüştüremezdi. "Umarım öyledir" diye mırıldandı cesaretini toplayıp dairenin içine girerken "Umarım haklı çıkarsın Noah"
**
Kadının göz çukurlarını dolduran kan garip bir şekilde akmamıştı. Carter arkasında bir yerlerde boğulmayı andıran bir ses çıkartırken, Noah sabit gözlerle önünde yatan cesede baktı. Bedeninden dışarı çekilen organları kuruma dönüşmüştü. Saçma sapan posterlerle ve bolca ıvır zıvırla dolu olan duvarlara iblisin kanı sıçramıştı.
Havayı koklayıp, muhafızın kokusunu almaya çalıştı. Raphael'in kokusunu tanıması fazla uzun sürmedi. Anlaşılan Raphael, çocukları kurtarmayı başarırken anneyi kurtaramamıştı. Başka bir olayın içinde olsalar Noah bundan zevk alabilirdi fakat işler ciddiydi. Ortada iblisi gördüğünü iddia eden bir genç kız ve bu haberi havada kapmak için uğraşan gazeteciler vardı. Muhafızlar, iblislerin şehri ele geçirmek üzere olduğunun duyulmasını istemiyordu. Bu inancı güçlendirebilirdi, evet fakat korkuyu da arttıracağı kesindi. Ve Noah, korkunun güçlenmesinin yaratabileceği sorunları adı gibi biliyordu. Ara sokaklarda gezinen ucubeleri görmüştü. Kadınların korkusundan beslenen gece varlıkları her geçen gün biraz daha çoğalıyorlardı.
Öğüren partnerine bakıp "Sen küçük olanla ilgilen, kızı ben sorgularım" diye homurdandı. Carter'ın bir iblis hikayesine daha dayanabileceğini sanmıyordu, adam şimdiden kafayı yemeye başlamıştı. Noah onun birkaç hikaye daha dinlerse kendi boyutlarında bir haç yaptıracağından ya da kilisenin birinden çalacağından şüpheleniyordu.
Arkadaşının omzuna hafifçe vurup yanından geçerken, onun minnettar bakışlarına karşılık hafifçe gülümsedi. Kurt olmanın iyi yanlarından biri kötü şekilde işlenmiş cinayetlere sakin yaklaşabilmekti. Polis memurlarının ona attığı korku dolu bakışların bilincindeydi. Böyle bir manzara karşısında en ufak bir tepki bile göstermemesi insanların ondan ürkmesine sebep oluyordu. Tepkileri önemsemeden hızlı adımlarla dairenin dışına yürüdü. Olayın sağ kalan kahramanı olan genç kıza komşusu sahip çıkmış, evini açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak - Gümüş Kanatlar Serisi II
FantasíaAriel Silverfang başını belaya sokmaya devam ediyor. Tekme. Ariel, bezgin bir şekilde göz kapaklarını kaldırırken karşısındakinin kim olduğunu biliyordu. Adamın yüzüne bakıp hafifçe gülümsedi. Tekmelerin, zincirler kadar acıtmadığını hala öğrenememi...