Kendimi Kontrol Etmeliyim

12.6K 80 8
                                    

Evine geldiğimizde kendimi sanki uzun zamandır o eve geliyormuşum rahatlığıyla salon koltuğuma fırlatıverdim. Kaya bakıp güldü.
"Ne? Neden bana bakıp gülüyorsun? Dedim. "Hiç. Sadece birden buraya gelip uzanmana güldüm"dedi.
"Öyle mi beyefendi? Pardon sormadım uzanmak için hemen kalkıyorum." Dedim. "Hayır hayır, lütfen rahatına bak yanlış anladın." Dedi. "Hayır cidden kalkacağımı falan düşündüğüne şaşırdım şuan, tabikide kalkmayacağım." Dedim. " Eh o zaman ben poşetlerin içindekileri dolaba dizeyim" dedi.
Bende hiç oralı olmadan sırtımı döndüm.
"Hayır, yani cidden gelmek için ısrar etme ben kendim dizerim hepsini" dedi. "Ama lütfen gelmek istiyorum" dedim. "Hayır hayır sakın gelme yardıma ihtiyacım yok"dedi.
Dalga geçtiğimi anlamasıda güzeldi. "Lütfen ama bir şans ver yanında olmak istiyorum"dedim. "Ehh peki çok ısrar ettin prenses gel hadi" dedi. Kazanmasının tadını çıkartarak sırıtıyordu.
"Ahh peki sen kazandın ama yinede gelmiyorum hiç öyle pişkin pişkin sırıtma küçük bey" dedim. "Bence geleceksin"dedi. "Hiç şansın yok"dedim.
"Yaratabilirim." Dedi. "Öyle bir güce sahip değilsin" dedim. "Hadi canım bu kadar emin olma belki öyle bir güce sahibimdir." Dedi. Ahh o kendinden emin hareketleri..
"Dene ve gör" dedim.

Hiç düşünmediğim anda birden yattığım yerden beni kucağına alıp kaldırdı. Tabi ben güç olarak bundan bahsetmemiştim fakat o kolaya kaçıp kaldırmayı seçti. Bu sayılmazdı birkere.
"İndir beni Kaya sana bundan bahsetmedim" dedim. "Bir güç dedin bende gücümle kaldırdım"dedi gülerek. "Bedeninle değil sözlerinle yaklaş bir dahakine, o daha güçlü kılar gözümde seni" dedim sert bir tabir ile.
Uslübumu beğenmediğini belli ederek beni yere indirip, " Tamam birdahakine" dedi.

Mutfağa girip eşyaları dizdi. Dizmesi bitene kadar hiç konuşmadı, sadece yardım etmeye çalıştığımda uzattıklarımı almayıp en ufak bir kelime dair etmeden dizmesini bitirdi.

Sessizlik..

Hala sessizliğini bozmamıştı. Telefonuma baktım. Can'dan mesaj vardı. Bir erkeğin seni böyle kolay değiştirmesi tuhaf diye mesaj atmıştı. Herhalde Duru anlatmış olmalıydıki o anlattığına emindim çünkü başka bilen yoktu. Yine ağzını tutamayan arkadaşım beni zor durumda bırakmıştı.
Cevap vermek zorundaydım yoksa Can dahada kırılacaktı.
Ben değişmiyorum uygun zamanda sana dönecektim, o kadar yazıp gönderdim. Anında cevap verdi. Evet öyle görünüyor dedi. Haklıydı. İlk defa Can'ı ikinci plana atmıştım. Yanlış anlaması normaldi ama değişmemiştim. veya değişmeyecektim.
O anda karşımda oturan Kaya sessizliğini bozup, "ben duşa giriyorum" dedi.
Tamam anlamında kafamı salladım.

Canını sıkmıştım, Kaya duştayken Duru'yu aradım.
Açmadı.
Birkaç kez daha arayınca açtı.
"Ne oldu fıstık? Dedi.
Sitemli bir şekilde ama ses tonumu yükseltmeyerek, "Kaya'yı Can'a anlatmak zorunda değildin." Dedim. "Selam söyle dedin herkese bugün geldiğini söyleyince anlatmak zorunda kaldım." Dedi. "O zaman selamımı söylemeseydin Duru!" Dedim. " O zaman selam söyle demeseydin ne yapmamı bekliyordunuz hanımefendi. Sevgilin olduğunu onunla geldiğini söylemedim sadece eski bir arkadaşında kaldığını söyledim, o da erkek mi diye sorunca evet dedim o kadar, yani bu kadar abartacağın bir şey yok birdahada bana sesini suçlu olan sen olduğunda yükseltme, ben senin arkanı toparlayanım iş çeviren değil unutma." Dedi.
Sesi baya sakindi ama üzülmüş gibiydi. "Kusura bakma sinir..." derken cümlemi kesip, "Şimdi işim var kendine iyi günler" dedi ve kapattı.

En sevdiğim iki insanı ve Kaya'yı aynı saatler içerisinde kırmıştım. Sanırım sinirlerime hakim olmayı veya gerektiğinde susmayı hiç bir zaman öğrenemeyeceğim.

Birden sessizce Kaya geldi. Geldiğini ilk farketmeden kara kara düşünmeye devam ediyordum.

Birden," Kahve yapmamı ister misin?"dedi. "Neden olmasın" deyip gülümsedim.

Kahveyi yaparken şarkı mırıldanıyordu. Sanırım canımın sıkkın olduğunu farketmiş ve kafamı dağıtmaya çalışıyordu, çünkü beni kontrol eden bakışlar atıp duruyordu. Kahvemi önüme koyup yanağıma bir öpücük kondurup bu sefer karşıma oturmak yerine yanıma oturmayı tercih etmişti.

Elimi tutup,"Dalgın görünüyorsun prenses" dedi. Aslında o an dediklerini anlamayıp biraz silkelenip. "Bir şey mi dedin?" Dedim. Güldü. "Dalgın görünüyorsun prenses demiştim ama sen başka evrelere başka statülere geçiş yapmışsın" gülmeye devam etti.

Tebessüm..

Yapabildiğim tek karşılık ufak zamanlı bir tebessüm.

"Arkadaşlarımın yanına gitmem gerek sakıncası yoksa " dedim. " Sen özgür bir bireysin canın nerde olmak istiyorsa orda ol" diyip gülümsedi. " Tamam o zaman" diyip gülümsedim.

Ayağı kalkıp eşyalarımı alıp kahve için teşekkür edip yanağına bir öpücük kondurup evden çıkıverdim. Asansöre binene kadar beni seyretmeye devam etti.

Asansöre bindim ve dünü hatırladım. Kaya'nın tenime bıraktığı ıslak öpücüklerini. Dudaklarımdaki nemli izlerini..

O anda asansör durdu ve indim. Duruları nerede bulacağıma emindim. Akşam vaktine yakındı ve mutlaka bizde toplanmışlardı o yüzden hiç haber vermeden eve doğru istikamet aldım.

Hava bugün fazla güzeldi, mevsimin hafif serinliğinde ağaçların yapraklarının dansını seyrederken ayaklarımın beni hızlı bir şekilde farkettirmeden eve getirdiğini farkedip durdum. Sanırım en güzel ve en hızlı gelişimdi bu.

Kapıyı açıp içeri girdim, lakin kimse yoktu etrafta. Belki odasındadır diye düşünerek odasına, banyoya sonrada kendi odama baktım.

Fakat yoktu.

Normalde bu saatte burada olması gerekirdi. Telefonumu çantamdan alıp aradım fakat Duru cevap vermiyordu, Mert telefonuna bakmıyordu.

Son olarak Can..

Can'ı aradım ve ikinci çalışında açtı.

Fakat merhaba, efendim.. Gibi şeyler söylemedi. Bende bir şey diyemedim. İkimizde farklı telefonlar ucunda aynı bağlantıda susuyorduk. Ne diyeceğimi bilmiyordum açıkcası fakat bir şey demem gerekiyordu yoksa yüzüme kapatması an meselesiydi.

Taaki beni bu eziyetten kurtaran ses, "Telefon konuşmak için icaat edilmiş bir şey olmasına rağmen konuşmamak için aradıysan kapatıyorum Arzu." Dedi. "Sadece bazen cesaret edemeyince susakalırsın." Dedim. Alaycı bir şekilde " Cesaret edemeyeceksen konuşmaya aramayacaksın, ama diyecek bir şeyin var ki arıyorsun. Aramayı cesaret ettiysen ne diyeceksen söyle hadi" dedi. Sesi o kadarda kötü sayılmazdı fakat ağzımdan tek çıkan sözcük, "Duru yanında mı?" Demek oldu. "Bunun için aramadın Melek" dedi. Narin, içine çeken ses tonu ile..

"Şeyy.. Aslında bakarsan senin nerde olduğunu merak ediyordum." Dedim. " işte benim cesur meleğim, Duru ve Mert sinemadalar, ben ise kordonda dolaşıyorum." Dedi. "Yalnızsın yani?" Dedim. "Evet sende öyle görünüyorsun, evde misin?" Dedi. " evet" dedim.

Sessizlik..

35 saniye sessizlik molamızdan sonra, "Yemek yapmayı düşünüyordum benimle birlikte yemeye ne dersin?" Dedim. " Neden olmasın geliyorum." Dedi. Aslında bu kadar kolay normale döneceğini hiç düşünmemiştim. " bekliyorum" diyip kapattım.

Aniden normale dönmüş gibiydi.

Yukarı gidip makyaj yaptım.

Beni dünden kalmış görmesini istemezdim çünkü onun gözünde her bir melek kadar özel bir melek kadar mükemmeldim ve böyle olmak benim hoşuma gidiyordu.

Kapı çaldı..

Heyecanladım ve..

Aşkın RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin