Arkadaşlar

10.7K 86 1
                                    

Ve geldi..
Bana doğru gelirkenki o bakışı..
Gözlerime bakıp bana gülümsedi. O gülümseyince benim için hayat durur. O bana derinden bakınca saniyeler unutulur. "Merhaba Melek" dedi. "Merhaba Can."dedim. Bana tekrar gülümsedi ve "Kahve içmeye gidelim mi?"dedi. O anda bize doğru yürüyen Mert'i gördüm. Can, "Mert'in gelmesinde bir sakınca olacağını düşünmedim o yüzden sormadım kızlar."dedi. "Sen iyi bir arkadaşsın Can!" Derkenki Duru'nun yüzündeki mutluluk beni güldürdü. Küçük bir çocuk gibi olmuştu yine Duru. Mert bizlere selam verdikten sonra bana dönüp, "Arkadaşını senden birazcık çalarsam bana darılmazsın dimi Arzu?"dedi. "Siz ikiniz hemen defolun!" Diyip gülümsedim. Gittiler.. Can ile baş başa kaldık. Yürümeye başladık. Elimdeki jelibonları ona uzattım. O da içinden aldı birkaç tane. Yürürken birden beni kendine döndürüp gözlerimin içine baktı. Elleriyle saçlarıma dokunuyordu. "Sana yaptıklarım için üzgünüm Melek."dedi. Sessizliğimi korudum. Lafına devam etti. " Kendime hakim olmam gerekiyordu ama olamadım. Bana bembayaz teninle parıldıyordun. Gözlerimi kamaştırıyordu güzelliğin ve bende seni öpmek istedim. Bir melek gibiydin, çok güzel bir melek." Dedi. "Ne diyorsun Can?" Dedim. "Bana sarıldı ve kulağıma eğilerek, "Hisset"dedi. Baktım ve "Neyi?"dedim. "Sana ne zaman sarılsam, kendini bana bırakıyorsun. Dünkü olayın olmasına rağmen yine vücudunu bana bırakıyorsun. Bana sarılırken rahatlıyorsun. Yanımdayken güvende hissediyorsun. Ve işin kötüsüde sana sarılırken huzurluyum. Tek mutlu olduğum yer senin yanın. Sen yanımda yokken huzursuzum, mutsuzum. Hiç farketmedin mi Melek? Onca sene hiçbir kız olmadı hayatımda. Onca sene sadece sen vardın. Hiç mi anlamadın bakışlarımı?"dedi. Gözlerine kenetlenmiş ne diyeceğimi düşünüyordum. Aslında bunları farketmiş, biliyordum. Peki ya neden şimdi bana böyle şeyler diyordu? "Ne istiyorsun benden?"dedim. "Sevgini"dedi. "Seni seviyorum zaten Can daha ne sevgisinden bahsediyorsun?"dedim. "Sana aşık oldum ben Melek."dedi. O anda donakaldım. Şaşkın şaşkın suratına bakıyordum. O benim en iyi arkadaşım en iyi dostumdu. Şimdi karşıma geçmiş sana aşığım diyordu. Sonra aklıma Can ile tanıştığımız ilk zamanlar geldi. Ben Can'dan hoşlanıyordum. Can bizim üniversitedeki en yakışıklı erkekti. Halada öyle. Ama o kimseyi umursamazdı. Asil bir duruşu vardı. Sanki bir Lord gibi. Burnu havada değildi. O bambaşkaydı benim için. Ondan çok hoşlanıyordum. Yaklaşık bir sene kadarda bu hoşlantım sürmüştü. Fakat baktımki hiç bana öyle bir yaklaşımı yok. Duygularımı sindirdim. Sonra çok yakın arkadaş olduk. Meğer bir zamanlar hayallerimi süslen çocuk şimdi beni seviyormuş. Tuhaf bir durum açıkcası. Bir şeyler düşündüğümü farkeden Can, "Hiçbir şey söylemeyecek misin?"dedi. "Ne demem gerektiğini bilmiyorum."dedim. "Peki beni affedebilecek misin?"dedi. "Her zaman."diyip gülümsedim. Kolunu omzuma atıp bende onun beline sarıldım. Yürüyorduk. Her şeyi unutmuştuk resmen. Birden bir mağazanın önünde durduk. "Seni bunun içinde hayal ettimde daha güzel bir Melek olurdun." Dedi. Bir gelinlik mağazasının önündeydik ve bana gelinlik gösteriyordu. Gelinlik, dümdüz iniyordu. Kalem etek gibiydi. Göğüs kısmı kalp şeklinde ve sırtı zik zak iplerle kaplıydı. Üzerinde taşlar vardı ve parıldıyordu. Gördüğüm en güzel gelinlikti. "Saçlarınıda dalga yaptırırsın Melek" diyip bana gözkırptı. "Saçmalama, beni gelinlikle falan düşünme Can" dedim gülerek. "Neden? Bence herkes cennetten bir melek düştü sanar." Dedi. "Abartma lütfen kimse öyle düşünmeyecek."dedim. Bu sefer sesimde ciddi bir ton vardı. Ve bana dönüp önüme düşmüş olan saç tellerimi kulaklarımın arasına koyup, "Ben öyle düşüneceğim Melek."dedi. O anda Mert ile Duru bize doğru yürüyorlardı. "Siz ikiniz görüyorum ki aradaki buzları kırmışsınız." Diyordu Mert ve bende ona bakarak "Bakıyorumda arkadaşımı yeniden elimden almışsın Mert" dedim. Duru'yu göstererek. Mutlulardı. Onların bu mutlulukları benide mutlu etmişti. Duru, "Gelinlik mi bakıyorsunuz?" Diyip bana şaşkın şaşkın. Can, "Evet baktık barışıyor gibisiniz şimdiden gelinliğini seçmeyi düşündük." Diyordu dalga geçerek. Mert, "İyi yapmışsınız gençler." Dedi. "Artık eve gidelim Duru." Dedim. Can bana neden dermişçesine bir bakış attı. "Ne yapacağız burda sıkıldım ben" dedim. Duru beni şaşırtmıştı, "Mert bugün bizde kalacak"dedi. "O niyeymiş bakalım?" Dedim. "Vakit geçireceğiz ve hatta seninde rızan olursa Can'da gelir, nedersin?"dedi. "Olmaz öyle şey"dedim. "Benim gelmeme gerek yok Arzu, ama Mert gelsin."dedi. "Yanlış anlama ben ikinizinde gelmenize olmaz dedim üzerine alınma"dedim. "Peki hanımefendi sen nasıl istersen"dedi. Mert lafa girerek "O zaman bu gece dışardayız hep beraber ve hayır deme lüksün yok Arzu."dedi. "Beni unutun siz üçünüz keyfinize bakın ben evde olacağım."dedim. Duru o masum çocuk ifadesiyle "Oyunbozanlık yapma daha yeni barıştık Mert ile ve sevgili olarak tekrar vakit geçirmek istiyoruz sizinde yanımızda olmanız dahiliyle"dedi. Benim kalp çalan arkadaşım. Yine kıramadım "Peki o zaman, Nereye gidiyoruz?"dedim. Duru bana sevinçle sarıldı ve "Bizim mekana!" Dedi. Bizim eve geldik. Allahım çok yorulmuştum. Midem bulanıyordu büyük olasılık paket paket yediğim jelibonlar yüzünden olsa gerek. Ne giyecektim? Bir kız için en zor soru. Dolabımı açtım. O anda Duru elinde bir bluz ile geldi. Kırmızı.. "Sarı saçlarına çok yakışacak bir şeyim var elimde, hiç başka bir şeye bakınma bunu giy lütfen." Dedi. Göğüsü mideme kadar açık bir salaş askılı bluz getirdi. "Ben hayatımda böyle şey giymedim" dedim. "Bir dene hadi, inatçılık yok"dedi. Ben bluzü giyerken siyah bir pantalon seçti dolabımdan. Dap dar siyah ve orta beldi. Bu giydiğim bulüz ile göbeğimde biraz açıklık kalmıştı. Bir koşu bana taşlı bir kemer getirdi. Kemer demeye bin şahit ister bildiğin takı gibi bir şeydi. Ayakkabı olarak siyah platformlarımı çıkartıp bana uzattı. Çok güzel olmuştum kendim bile şaşırdım. Meğer göğüslerim güzelmiş diye düşündüm. Uzun sarı saçlarıma su dalgası yaptım ve kan kırmızısı bir ruj sürdüm. Artık hazırdık mutfağa gidiyorduk bir sigara içmem gerekti. Can beni görünce ayağı kalktı. Şaşkın şaşkın beni süzüyordu. "Çok güzelsin."dedi. Teşekkür edip ayakta bir sigara yaktım. Duru,"Bir şeyler eksik bekle burda"diyip koşa koşa gidip geldi. Taşlı minik küpe ve minik taşlı sade bir kolye. Taktım. "Otur oje süreceğim sana"dedi. Yine kırmızı..
Bu arada oje süremediğim için her ojemi Duru sürer bana. Benim yardımsever arkadaşım. Onu çok seviyorum. Hazırdık. Sigaram bitmiş, ojem kurumuştu. Eşyalarımı siyah el çantama koydum ve çıktık. Bizim mekandaydık ve saat 10'du. Cuma olmasına rağmen çok az kişi vardı. İlk biraz oturup muhabbet ettik. Sonra Mert bilardo oynamak istedi. "Ben yenilmek istemiyorum."dedim. Mert'te,"Can ile eş olursunuz o çok iyi oynuyor sana yardım eder."dedi. Tamam anlamında başımı salladım.

Aşkın RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin