Eskiden Ahmet ile geçtiği sokakları şimdi yalnız başına yürüyordu. Okula vardığında bir kez daha emin olmak ister gibi aldığı kararların üzerinden geçti. Bundan sonra hayatında Ahmet olmayacaktı. Hem bunu kendisi istemişti. Madem öyle istiyordu, kendisi de buna saygı duyacaktı. Kulaklarını kalbinin isteklerine tıkayacaktı. Tıpkı onun gibi gördüğü zaman görmemezlikten gelecek, gördüğü halde selam vermeden, herhangi bir yabancı gibi davranıp yanından geçip gidecekti. Belki de yolunu değiştirirdi. Omuzlarını da çenesi gibi dikleştirip içeri girdi. Sınıfın kapısına gelince derin bir nefes aldı. İçeri girdiğinde onun sırasına bakmamaya özen göstererek yerine geçti. Neyse ki bu ikilemi sevgilisi yanına gelince son bulmuştu. Tüm konsantresini bir ona bir de derslere vermeye çalışmıştı. Arada gözleri kendisine ihanet etse de ilk güne göre tavrında gayet başarılıydı.
'' Hayatım, sen gelmiyor musun ? ''
''Sen in. Ben bunları toparlayıp geleceğim, Erdi.''
Erdi başını olur anlamında sallayıp sınıftan çıktı. Sadece üç kişi kalmışlardı zaten. Kendisi, Ahmet, Tuğse! İşini ağırdan alıp eşyalarını toparlarken Ahmet'in ayaklandığını fark etti. Elindeki kağıtlarla acelece sınıftan çıktıktan sonra kendi de hızlanmıştı ki Tuğse'nin geçmesine izin vermemesiyle duraklamak zorunda kalmıştı.
'' Çekil şuradan!''
'' Oldu prenses hazretleri. Başka arzunuz ? ''
'' Tuğse! Seninle uğraşmak istemiyorum.''
'' Bebeğim, ben de meraklı değilim seninle uğraşmaya zaten.''
'' O zaman çekil önümden!''
Hafifçe yana kaydı, ancak bu sefer de sağ eliyle kapıya peşkeş çekmişti.
'' Bu öfken niye Kardelen ? ''
'' Belirli bir sebebi yok! İkimiz de birbirimizden hoşlanmıyoruz sadece, o kadar!''
'' Bak tatlım, mevzu Ahmet ise...''
'' Ahmet falan değil. Sorun sensin! Senin yüzünden böyle davranıyor bana, biliyorum. Ama başaramayacaksın. O da anlayacak senin nasıl bir insan olduğunu. Zamanla görecek gerçek yüzünü. Ve ben yine onu aynı yerde bekliyor olacağım!''
'' Bakıyorum da çok iddialısın. Oysa o senin adını bile anmıyor. Yanımdayken sadece seni değil, dünyayı bile unutuyor çocuk. Ama seni de anlamıyor değilim tabi. Bir parmağında onu, bir diğerinde Erdi'yi oynatıyordun. Maşallah ama dükkanlarını da iyi yerlere açmıştın. Şimdi tekine kalınca üzüldün haliyle...''
'' Benimle doğru konuş, Tuğse!'' derken kızın kolunu kıvırdı. Onu bağırtana kadar sıktı. Kızın gözleri sulandığında sertçe ittirdi. Ancak bunun altında kalmayacağının hesabını yapamadı. Koridora adım atar atmaz kendini yerde buldu. Tuğse kıza bile isteye çarpıp yere düşürdüğünden dolayı son derece keyifliyken Kardelen yüzünü ekşitmişti. Herkes Kardelen'in haline kıkır kıkır gülerken Tuğse yapmacık bir üzgünlükle ona bakıyordu.
'' Ah, tatlım, çok pardon ya. İsteyerek oldu.''
Kardelen sızlayan ayağını tutarken doğrulmaya çalışıyordu. Tuğse buna izin vermek istemez gibi üzerine abanınca daha çok hırçınlaşsa da duyduğu sözler ağlamasına sebep oldu.
'' Sen bana ait olan bir şeyi aldın, ben de sana! İşte şimdi ödeştik, kül kedisi!''
Üzerinden kalkıp uzaklaşan kızın ardından doğrulurken Ahmet koridoru dönmüş kalabalığın etrafa dağılmasıyla da Kardelen'i yerde görmüştü. Kalbi ağzında atmaya başlamıştı o an. Ona bir şey olmuş olmasının verdiği korkuyla koşturmuştu. Hızla yere çöken Ahmet ağlayan kızı kendine çekti. Kardelen bir anlığına her şeyi unutup onun gömleğine asılırken daha çok hıçkırıklara boğuldu. Ahmet onu sakinleştirmeye çalışırken bacağındaki morluğu fark etmiş, bu da sinirlenmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin (Aşka Dönüş Seri-2)
Short StoryAcıtmışım Canını Sevdikçe kahramanlarımızın ( Hakan-Canan) kızı Kardelen ve çok yakın arkadaşı olan Ahmet'in hikayesi. Hikayemizin içindeki italik kısımlar geçmişi ifade etmektedir. Tanıtım: Ahmet, kendini bildi bileli yanındaydı. Yere tökezleyip d...