Kardelen göz kapaklarını kaldırdı ağır ağır. Yüzüne vuran güçlü ışık ve kafasının içinde taşıdığını düşündüğü o koca ağırlık yüzünden mavi gözlerini rahatsızca kıstı. Gerinmeye çalışırken bir ağırlık çekti dikkatini. Hemen kolunun üzerindeydi üstelik. Bilinci sisli bulutların arasından sıyrılıp açıldığında bir ürpertti yokladı bedenini. Korku ve panik duygusu aynı anda hücrelerine doluştu. Çok değil, birkaç dakika içinde de çığlığı ağlama seslerine dönüştü. Erdi sertçe itilince gözlerini açmak zorunda kaldı. Kızın kızarmış gözleri, lanet yağdıran dudaklarıyla karşı karşıya gelse de yataktan çıkma işini ağırdan aldı. Kendisine saldıran ellerini kendini toparlar toparlamaz tuttu ve kızı yeniden istediği gibi savunmasız hale getirdi.
'' Ne yaptığını sanıyorsun sen ?''
'' Asıl sen ne yaptın, Erdi ? Bana ne yaptın!''
'' Tek başıma yapmadım herhalde,'' derken ustaca rolünü sürdürdü.
''Sen de istediğin için bu haldeyiz Kardelen. Sana zorla sahip olmuşum gibi davranman çok kırıcı!''
Kardelen inanamıyordu buna. Dün bunu isteyecek kadar kendini kaybetmiş olamazdı. Saçlarının arasından geçirdiği ellerinin teması ağlaması gibi şiddetlenmişti. Bu utançla nasıl yaşayacaktı, nasıl ailesinin yüzüne bakacaktı bundan sonra ?...
'' Kardelen, abartmıyor musun ?''
Hırlar gibi bir ses çıkardı. Onun bu durumu basit bir şeymiş gibi nitelemesi midesini bulandırmıştı.
'' Abartmak mı ? Sen olanların farkında değilsin galiba Erdi!''
'' Biz evleneceğiz, Kardelen. Bu eninde sonunda olacak bir şeydi! ''
Kardelen hiçbir şey olmamış gibi çarşafa sarılan adamı izledi.
'' Önce mi girmek istersin, yoksa bana eşlik etmek mi ?''
Kardelen ateş saçan gözleriyle gerekli yanıtı verince şansını zorlamadı. Tüm bunları ne de olsa kendisi planlamıştı. Ama onu çok zorlamışlardı. Eğer davetiye hamlesi yeterli gelseydi, asla böyle adice bir oyuna kalkışmayacaktı. Onlar istemişti böyle olmasını. Sınırlarını onlar zorlamıştı. Kardelen de ilerde bunu aşkları için, onu çok sevdiği için yaptığını anlayacaktı. Şimdilik her şeyi kendine saklasa da vakti gelince ona gerçekleri söyleyecekti. Keyifli ıslıklarıyla kendini banyoya attı. Kardelen o gözden kaybolur kaybolmaz yataktan çıktı. Alelacele şekilde yerdeki eşyalarını toparlayıp giyindi. Berbat haline aldırmadan koşturmaya başladı. Kendini evin bahçe kısmına attığında ağlaması şiddetlendi. Bir yandan arkasını kontrol ediyor, diğer yandan koşturmaya devam ediyordu. Ancak kuvvetle geriye doğru sarsılıp güven veren bir çift el tarafından tutulduğunda kendine gelebilmişti. Islak parlaklığın hakim olduğu yanaklarına yapışan saç telleri yavaş yavaş, çarpmanın etkisiyle sağa sola uçuşmuş, tüm yüz hatlarını, yaşadığı sersemletici şokla beraber gözler önüne sermişti. Aslında Kardelen o an ölmek istemişti.
'' Ahmet ?''
******
Kardelen çok mutsuzdu. Kendini o yüzden kulübelerine kapatmıştı. Bacaklarını karnına doğru çekmiş, alnını da dizlerine yaslamış vaziyette bir köşeye sinmiş, saatlerce ağlamıştı. Artık kimsesi yokmuş gibi hissediyordu Kardelen. Ahmet vardı bir de tabi! Onu hatırladıkça nedense göğsüne bir sızı saplanıyordu. Sebebini bilmediği o boşluk hissi ne yaparsa yapsın dolmuyordu. Ahmet sanki hayat puzzle'nın en önemli parçasıydı ve Kardelen o olmazsa tamamlanamayacakmış hissine kapılıyordu. Erdi ile ister istemez kıyas yapıyor, kafasında ikisini ölçüp biçiyordu. Erdi, evet onu seviyordu, ama duyguları çok güçlü müydü, ondan emin olamıyordu işte. Bazen sırf bu yüzden vicdan azabı duyduğu bile olabiliyordu. Hoş, şu sıralar ilişkilerini çok istese de belirli bir kalıba oturtamayışı da vardı ya, neyse... Mesela Erdi ile olduğunda kendini Ahmet'in yanında olduğu kadar özel hissetmiyordu. Ortak noktaları bile yok denecek kadar azdı. Erdi'nin hayatı parti parti gezip eğlenmekten ibaretti. Kardelen içinse kitap okuma alışkanlığı bile bir eğlence aracıydı. Oradaki karakterleri kafasında canlandırmak, mutsuz sonları kendi usulünce mutlu sona tamamlamak bile heyecan verici bir keşifti. Keşke kendi hayatı için de her şey bu kadar kolay olabilseydi. Eksikliğini hissettiği ne varsa hepsini toparlayıp bir yumak haline getirebilse, onu mutlu sona tamamlayabilseydi. Ama mümkün değildi. İş işten geçmiş gibi geliyordu. Belki de yorgun kalbi yüzünden üşeniyordu bunları yapmaya...Kapının aniden açılmasıyla yerinden sıçradı. O sırada yüzüne vuran güçlü ışık yüzünden gözlerini kıstı. Elini alnının üzerine yerleştirip baktığında onu gördü. Ahmet'ti bu! Kan ter içinde kalmıştı sanki. Nefesini ağzından dışarı verirken zorlanıyor gibiydi. Kardelen ellerinden destek alıp yerden kalktığında endişeyle yanına koşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin (Aşka Dönüş Seri-2)
Short StoryAcıtmışım Canını Sevdikçe kahramanlarımızın ( Hakan-Canan) kızı Kardelen ve çok yakın arkadaşı olan Ahmet'in hikayesi. Hikayemizin içindeki italik kısımlar geçmişi ifade etmektedir. Tanıtım: Ahmet, kendini bildi bileli yanındaydı. Yere tökezleyip d...