10 yıl sonra...
'' Kahvaltı hazır. Herkes sofraya.''
Merdivenlerden yarışarak inen iki oğlan çocuğundan teki 8, diğeri 5 yaşındaydı. Kardelen bu kadar haylaz çocuklar yetmezmiş gibi bir de karnına, abileriyle benzer özellikte olacağına emin olduğu dinamit yerleştirmişti. Dinamit diyordu, çünkü bebeği kendilerine iki haftada bir oyun oynuyordu. Gülümsemesi Ahmet ile 3 yaşındaki kızının görüş alanına girmesiyle genişledi. Omzunun üzerinde neşeyle kıkırdayan ve babasından öğrendiği çocuk şarkılarını söyleyen minik prensesi Gül, son derece mutlu gözüküyordu. Hamilelik hormonlarından dolayı olsa gerek yine gözleri sulanmaya başlamıştı. Kendisini yanağından öpen Ahmet ağladığını fark edince kendisini güldürecek şeyler yapıyor, gerektiğinde de damarına basacak şeyler söylüyordu. Böyle anlarda evin bir dördüncü çocuğu, ah pardon, karnındakinden sonra beşinci çocuğu da eşi oluyordu. Günün geri kalanı Çağlayan malikanesi için rutin bir şekilde geçiyordu. Tabii bu durum babası ve annesi gelene kadar süregelen bir şeydi. Babası, Çağlayan ailesi çoğaldıkça kendini kaybediyor ve zavallı anneciğine üçüncü çocuk için psikolojik baskı uyguluyordu. Zaten bir türlü dede olduğunu da kabullenemiyordu. Kendisini hala okulu kırıp oyuna kaçan, annesini tavlayan o genç delikanlı gibi görüyordu. Bu durum Ahmet ile kendisini olduğu kadar çocukları da eğlendiriyordu.
'' Ne geceydi yine ama,'' diyen Ahmetinin yüzünde yine güller açıyordu. '' Babamın ikna kabiliyet gücüne hayranım yalnız, güzel gözlüm,'' der demez tutmakta zorlandığı kahkahasını Kardelen'in de kendisini koyvermesiyle patlattı.
'' Ayy, hele o; Allah'ın hakkı üçtür Canan'ım, diye söylenmesi yok mu, ne yalan diyeyim ben bile kararlılığından ürktüm babamın. Zavallı annem, neler çekiyor evde kim bilir...''
Kardelen'in iç çekmesi üzerine Ahmet yan döndü, çenesini kavradığı eşine gülümseyip dudaklarından kısa bir öpücük çaldı. Ancak içeriden gelen ağlama sesi Ahmet'in tüm planlarını suya düşürdü.
'' Ahmet, Toprak'ın sesi değil mi bu ?''
'' Evet canım. Bir şeyden korkmuş olmalı. Sen endişelenme, ben bakarım şimdi ona.''
'' Ben de gelseydim,'' diyen karısının endişeli sesiyle yeniden yanına döndü. Alnına varlığını kabul ettiren bir dudak temasında bulunup yüzünü avuçladı.
'' Ben hallederim. Sen uyu. Çok yoruldun bugün zaten.''
'' Oğlum orada ağlarken nasıl uyuyabilirim Ahmet ?''
Karısının inadını bildiğinden üstelemedi.Onun yerine üstünü örtüp uzanmasını istedi. Kendi de hızla yan odaya geçti.
******
Toprak 5 yaşında olmasına rağmen çok akıllı bir çocuktu. Huyları da idol aldığını söylediği dedesine benziyordu. Ahmet gözlerini suçlulukla yumalayan küçük oğluna yanaşıp saçlarını okşadı.
'' Toprak, oğlum...Ne oldu, neden ağlıyorsun ?''
Buğulu gözlerini babasına diken çocuk omuzlarını becerebildiği kadarıyla kaldırıp indirdi. Ahmet durumun ciddiyetini kavrayınca onunla büyük adam gibi konuşmaya karar verdi. '' Oturabilir miyim ?'' diye sorduğunda küçük oğlu başını sallamış, kendisine de yer açmıştı. Onun son günlerde yine içine kapandığının farkındaydı, Ahmet. Durumun, yan tarafa 3 ay önce taşınan Beril adlı 18 yaşındaki genç kızla ilgili olduğuysa Çağlayan ailesi tarafından bilinen bir gerçekti. Oğlu onu görünce, o kız kendisini sevince kendinden geçiyordu. Abla demesini öğütleyen uyarıları da ağlamasından dolayı her defasında askıya alınıyordu. Oğlunun bu duyguları daha bu yaşta hissediyor olmasına gülse mi, acı çekiyor gibi efkarlanan büyük adam tavırlarına üzülse mi, karar veremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin (Aşka Dönüş Seri-2)
Historia CortaAcıtmışım Canını Sevdikçe kahramanlarımızın ( Hakan-Canan) kızı Kardelen ve çok yakın arkadaşı olan Ahmet'in hikayesi. Hikayemizin içindeki italik kısımlar geçmişi ifade etmektedir. Tanıtım: Ahmet, kendini bildi bileli yanındaydı. Yere tökezleyip d...