4. Gün

25 3 2
                                    

Saat 5.32 güneşin doğmasına yaklaşık olarak yarım saat var.Uyandım
Artık geceleri her taraf aydınlık olduğundan odalar simsiyah perdelerle kapalıydı.bu sayede uyuyabiliyorduk. İyi tarafı ise gece olduğundan dışarı çıkmak yasaktı ve de bahçede sadece birkaç tane gardiyan bulunuyordu yine ne olur ne olmaz diye.
Ve hepsi acemiydi çünkü geçen sefer ki kaçış deneyiminden sonra tüm bekçiler kovulmuştu..
Dürbünü çekmecemden aldım. Herkesin birer dolabı ve dolabın içinde çekmecesi vardı. Dürbünü eşyalarımın altında bir karton parçasının altına koymuştum.böylece biri eşyalarımı karıştırsa bile çekmeceyi boşaltınca çekmece boş gibi görünse de en alttaki dürbünü göremeyeceklerdi.
Neyse aldım dürbünü, perdeyi kıpırdatmadan perdenin altından girdim ve dürbünle C binasına doğru baktım.Normalde C bölümünü çıplak gözle az çok görebilirdim ama miyoptum ve gözlük takmamak konusunda direniyordum.Çocukluğumdan beri gözlüklerden nefret ediyordum.
Dürbünle baktım Ancak yatakhanemim baktığı açı tam karşısıydı Bu yüzden bulunduğum kattaki en sağda ve en solda bulunan tuvaletlerden bakmak için yola koyuldum.Sessizce dışarı çıktım.Ayak ucumda gidiyordum.bu sırada düşünmeye başladım
Okul tamamen duvarlarla çevriliydi ve bir adet küçücük kapı vardı tüm eşyalar o kapıdan sığdıralamazdı zira şişman insanlar kapıdan geçemiyordu. Aynı zamanda beni buraya getiren araçtan indikten sonra birkaç adım atarak binanın içine girmiştim ancak o küçük kapı binadan çok daha uzaktı. Bu nedenlerden dolayı C binasının bir çeşit giriş olacağını düşünüyordum ve bahçede iken o tarafa yaklaşamadığımızdan arkasını hiçbir zaman göremeyecektik.
ben de oranın duvarla çevrili olmadığını düşünüyorum bu yüzden .hatta eminim ama planı kesinleştirmek için bakmam gerekiyordu yine de.
Bu sırada tuvalete varmıştım.En sondaki kabine girip klozetin üstünden kabin duvarına çıktım duvarda emekler pozisyonda duruyordum.Cebimden dürbünü çıkardım ve
Dürbünü o tarafa doğrulttum ki bir de ne göreyim!
Binanın arkası benim gördüğüm açıdan tamamen kapalı. Diğer açıya geçebilmek için binanın diğer ucundaki tuvalete gittim.saat 5.40 olmuştu bu yüzden tuvalet boştur diye tahmin ediyordum ki Allahtan haklıymışım.Aynen deminki pozisyona geldim duvarın üzerine çıktım ve dürbünle tam çapraz açısından da baktım.
Evet inanamıyordum orası da tamamen çevriliydi. Arkada giriş falan yoktu. Peki bunca eşya nasıl içeri sokulmuştu ve de C bölümü neden bu kadar korunuyordu, arkasında ufak bir giriş bile yoktu. Aklımda o kadar çok soru vardı ki D bölümünün ne olduğunu merak bile etmiyordum ancak bizim binadan oraya geçiş yoktu ve de kitapta orasının da ne bölümü olduğu yazmıyordu.Yani yeni kitapta,eski kitapta kızlar koğuşu olarak geçiyordu.Ancak o da değiştirilmiş olmalıydı.E bölümünün yıkılması gibi.Tabi ki E bölümünün neden yıkıldığını da bilmiyordum.
Bunları düşününce belki sorularımdan birine cevap bulmuş olurum diye ne olacak ki dedim D bölümüne de dürbünle bakayım .Bunu düşündüğüm sırada yatakhaneme varmıştım. Ancak D bölümünü görebilmek için bizim yatakhanenin karşısındaki yatakhanede olmam gerekiyordu bunu sabah da yapamayacağıma göre şu an çok iyi bir zamandı.Saat 5.48 di

Yavaşça kapıyı araladım herkes uyuyordu .Pencere tam karşımdaydı ve pencerenin tam yanında da ranza duruyordu. Yine parmak uçlarımda yürüyerek perdenin yanına kadar geldim. Perdeden ışık sızmasın diye Perdenin altından perdeyi oynatmadan girdim. Çok korkuyordum çünkü birisinin uyanması ihtimaline karşı söyleyebilecek hiçbir şeyim yoktu.
Bu sırada D bölümüne bakıyordum.Sıradan bir binaydı.etraf aydınlık olsa da perdeler çekili olduğundan binanın içini göremiyordum.Bu yüzden ya bu işi sabah yapacaktım ya da karşıdaki perdeleri yok etmenin bir yolunu düşünecektim. Tam ayrılmaya karar vermişken bir perdenin kıpırdadığını gördüm ve hemen o pencereyi incelemeye başladım. benim yaşlarımda sarışın biri camdan bakıyor. Bu aydınlık sisteme alışamamış olacak ki bu saatte ayakta ya da erken kalkmış da olabilir çünkü güneş doğmak üzere.
Biraz daha dikkatli bakınca bunun bir erkek değil kız olduğunu fark ettim.Hatta çok tanıdık geliyordu.Ama çıkaramadım bir türlü.Hepböyle oluyordu zaten bana.Buraya gelmeden önce bana bir test yapılmıştı.Test Şöyle bir şeydi:
Her sayfada 15 tane yüz resmi vardı ve yaklaşık olarak 30 saniye onlara bakıyordum.Biri bitince diğeri geliyordu.Toplam 6 sayfa vardı ve 2 çeşit soru soruyorlardı.
1.Bu kişiyi daha önce gördün mü?
2.Kaçıncı sayfada gördün?
Bu kişiyi daha önce gördün mü sorularını yüzde 95 yapsam da hangi sayfada olduklarının yarısını bile bilememiştim.Test sonucunda gördüklerimi, yaşadıklarımı çok iyi hatırladığım ama bazı kopukluklar olduğundan falan bahsedildi.
Aynen şu anda olduğu gibi.Eminim ki bu kızı bir yerde gördüm ama nereden olduğunu hatırlamıyorum.Ama tabi yüzünü hiç göremediğimden de olabilir.Sadece bir sima benzerliği var biriyle.
Yine de bazı sorularıma cevaplar bulmuştum.D bölümünde ne olduğunu öğrenmiştim.Eski kitapla aynısı idi.Yeni basımında ne olduğunu yazmamışlardı sadece.
Şaşkınlık içerisinde perdenin altından çıktım ve kapıya yöneldim.
Kapının önüne kadar geldim ve pencereden baktığımı kimse anlayabilir mi diye pencereye döndüm. Perde yamuk duruyordu. Dürbünü Tişörtümün içine sakladım ve düzeltmek için perdeye doğru gidecekken biri ranzasından doğruldu
"sen de kimsin?"
"A sen benim yatakhanemde değildin " dedim
" ne işin var burada ne yapıyosun"
"haa tamam şimdi anladım. pardon ya ben karşı yatakhanedeyim de tuvalete kalkmıştım yanlış odaya girmişim kusura bakma" deyip çıktım.
Ödüm patlamıştı ama sanırım inandı.
yatakhaneme gidip yattım . aklımda bir sürü soru varken şimdi de kızlar koğuşu mu ? tabi böyle söylersen seni öldürürler dayaktan . büyük ihtimalle onlar oraya kız öğrenci yurdu falan diyorlardır.
Odama girdim dürbünü sakladım yine.
Saat 7 de ilk ders başlıyordu ancak dürbün ile geçirdiğim vakit yüzünden erken kalkmıştım.Dersten önce uyumak için yarım saat kadar sürem vardı.Hemen yatağa girdim.
İlk ders fizik.Öğretmen normal biriydi.Biz hiç yokmuşuz gibi anlatıyordu Arkasına bile dönmüyordu.Bizi insan yerine koymuyor diye düşünüyordum.
Sonra arkasına döndü. Şimdi bir soru yazacağım ve bunu çözen olursa yıl sonundaki ortalamasını 10 puan artıracağım.
Herkes harıl harıl soruyu çözmeye başladı.Bu telaşın nedenini anlamadım . Eğer yıl sonu ortalaması 10 puan artarsa bize fazladan 1 puan eklenecek demekti bu.O kadar da önemli değildi yani.
Kimse soruyu yapamamıştı. Öğretmen ise masasına oturmuş gazetesine bakıyordu. 2-3 dakika müddet verdi bize.Ben de bir göz attım soruya,sonra millete baktım coşmuş herkes. Soruyu çözmeme gerek yoktu çünkü puana ihtiyacım yoktu.Sene sonunda burada olmayacaktım bile.
Öğretmen ayağa kalktı
"evet cevapları alayım" dedi
Sınıf
"2....3...10....... -2........ " herkes bir cevap söylüyordu.
Öğretmen
"Yanlış,......... yanlış ......... " herkese teker teker dönüp yanlış diyordu.
Ve devam etti
"madem öyle bahsi artıralım, soruya cevap verebilen şu anda sınıftan çıkıp gidebilir.Bu ders izin vereceğim."
Her ne kadar 10 dakika kalsa da dersten çıkar çıkmaz 78 i ziyarete gidecektim ve fazladan 10 dakika onunla konuşmam gereken zaman için çok işe yarardı.Soruya baktım bir 10-15 saniye kadar
Ve cevap verdim
"3.10-2
öğretmen
"doğru gel çöz."
Tahtaya kalktım soruyu çözdüm ve öğretmen
"tamam aferin bakalım" dedi bende hiç sınıftakilere bakmadan sınıftan çıktım.Koşarak B bölümündeki odama gittim dolabımdan Erol Tokgöz için kaçış planlarımı ve bana yardım edebileceği yerleri ve soracağım bazı şeyleri yazdığım mektubu aldım. Ona götürmem gereken ders kitaplarından birinin arasına soktum.
Danışmaya gittim ve Erol'u ziyaret için nereye gitmen gerektiğini sordum.Telefonla birini aradı bir şeyler söyledi sonra
"tamam dışarı çık kapının önüne" dedi.
Birkaç adam beni bekliyordu
nedeninini bilmiyordum ama gözlerimi bağladılar ve beni kendi çevrem etrafında döndürmeye başladılar herhalde yönümü kaybettirmeye çalışıyorlardı adi herifler.Gözlerim kapalı olarak beni bir yere doğru götürdüler ancak yönümü tamamen kaybettiğim için ne tarafa gittiğimizi bilmiyordum.Geri gönmüş bile olabilirdik.
Bir noktadan sonra merdiven inmeye başladık. Tam 19 merdiven vardı .ilk defa merdivenleri zevkine değil işime yarayacağından saydım.Sonra merdiven çıktık. Ama çok hızlıydı ve beni zıplata zıplata çıkardıklarından sayamadım.
Beni onun hücresinin kapısının önüne bıraktılar ve 10 dakikan var deyip gittiler, konuşmaya başladım.
"meşhur Erol TOKGÖZ ha? Nasılsın ? Ben Alp"
"valla görüyorsun halimi geberene kadar dayak yedim 2 ayağım alçıda"
"pek kötü gözükmüyorsun ,hatta çok çabuk iyileşiyorsun yüzünde nerdeyse doğru düzgün yara izi yok"
"öyle demesi kolay tabi gel sen bütün gün burada otur kıpırdamadan 200 küsür sayfalık kitabı ezberle"
"yok yok öyle demek istemedim "
gözüme hücresinin içindeki kola şişesi ilişti
"kola mı içiyordun?"
biraz geveledi
" saçmalama su istesem vermiyolar ne kolası.Yemekhanede de dünün bayat yemeklerini veriyorlar bana"
"ee bu kola şişesi ne peki?"
" tuvaletim geldi ben de bir kutu istedim adam da bunu verdi"
"Şişe dolu değil ve tuvaletin üzerinde oturuyorsun şu an"
gerildiğini hissettim biraz, iyice gevelemeye başladı.
" aa ee şaka yaptım işte anlamıyor musun hala,aslında bir gardiyan içti ve onu bana fırlattı",
"gardiyan mı? Zaten burada cezadasın cezanı artırmak mı istiyorsun? "
"Bekçi demek istedim .tamam ya bitmedi mi senin işin? Sen böyle dedektif gibiysen işimiz var daha seninle bir hafta "
Ödevlerini saydım yapması gereken sayfalardan ve işlediğimiz konulardan bahsettim
Gardiyan bağırdı
"süren bitti çocuk gel böyle."
Gitmeden çocuğa
"kimya kitabının 23. Sayfası " dedim sessizce
23.sayfa yazdığım mektubu sıkıştırdığım sayfa idi.
bu sırada bacağına yaptıkları alçıya çizdiği resimler dikkatimi çekti. Sağ ayağında büyük bir ev çizmişti .Evin bir adet kapısı olmasına rağmen belki 100 tane pencere çizmişti.
Nedeninini merak ettim ama soracak zamanım olmadı , sol ayağına ise adını güzel bir şekilde yazmıştı yanında da yüzlerce isim vardı .eğer bunların hepsi arkadaşı ise baya popüler biri olmalıydı.
Sag tarafı iyilik, hayaller falan simgeliyordur diye düşündüm ama bir dahaki görüşmeye kadar merak edecektim.

Giderken
"kimseye söylemezsen faydana olur" dedim
ve giderken neden ilk gün böyle gerzek şeylerle vakit kaybettim? neden 6 günüm kalmasına rağmen 923 puana gelmiş birisinin kaçmaya çalışma nedenini sormadım , neden nasıl C bölümüne geldin diye sormadım , neden ne kadar süredir buradasın diye sormadım, neden nasıl bu kadar puanı topladın diye sormadım diye kendime kızıyordum.

Bana tekrar döndürme ve benzeri işlemleri uyguladıktan sonra.Yukarı çıkarırken yerde beyaz bir şeyin yanından geçtik.ne olduğunu merak ettim ama göremedim . ben biraz geçtikten sonra kağıt rüzgardan ters dondü.Daha sonradan öğrenecektim ki o benim Erol için yazdığım MEKTUPTU.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin