Yatmadan iyi çalışmıştık yunusla.ilk defa derse gitmeden kurallar kitabını okumuştum. Sonra sınıfa geldik. Yan yana oturduk.öğretmen içeri girdi. Ve
"masalarınızın üzerinde hiçbir şey kalmasın, kopya görürsem yakarım sizi,sınav başlıyor çabuk olun acele edin."
Bugün sınav olduğunu tamamıyla unutmuştuk ve matematik sınavıydı.yani Saffet in sınavıydı. Ve matematik benim en kötü olduğum dersti.
Kopya çekmenin cezasını henüz okumamıştım.
Ama benim aksime yunusun matematiği oldukça iyiydi.Her ne kadar buraya yeni gelse de bir günde bizden ders notlarını alması ve çalışması bekleniyordu.
ve Sınav başladı.Sorulara oldukça yabancıydım. Daha önceki eğitimime dayanarak 1 soruyu çözdüm ancak burada gördüğümüz lise matematiğinin de ötesindeydi. Ve öğretmenimiz de Saffet Hocaydı. Bunların üstüne ben de dersleri dinlememiştim. Kaçış planları yaparak geçirmiştim dersleri.
Kağıdı bir kenara bıraktım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım.Plan yapıyordum hoca geldi başıma ve
"sen niye çözmüyorsun?"
"düşünüyorum" dedim ters ters bakarak.
"göreceğiz bakalım" deyip arkasını döndü.
Bu sırada yunus a baktım ilk 5 soruyu çözmüştü bile.
"oha" dedim
Hemen ondan yazmaya başladım aynen geçiriyordum.Hocaya baktım o da bize döndü ben bize döndüğünü görmemiş gibi yaptım ve yunus un kağıdını geçirmeye devam ettim.Hatta iyice belli olsun diye elimle kağıdını biraz benim önüme çektim.
Yunus
"ne yapıyorsun?"
"görürsün." dedim
Ve beklenen oldu hoca yanıma geldi
"Ne yaptığını zannediyorsun?" diye adeta kükredi.
Bir şey söylemedim. Ve hoca tokatı yapıştırdı.
"Yürü bütün gün homojen sınıfta gözetimde duracaksın" dedi ve beni kapıya sürükledi, kapının önünden bağırdı.
"birisi bunu özel sınıfa götürsün" diye bağırdı.
Biri geldi ve beni aldı.Yanağım kıpkırmızı olmuştu.
Saffet hoca arkadan bağırdı.
"yemek vermeyin bügün ona, aç kalsın pislik, görsün gününü Alahın cezası"
Beni tekli hücreye götüreceklerdi.Hem yatakhane arkadaşım orada olacaktı hem de Erol ile konuşabilecektim hem de gün boyu hiçbir derse girmek zorunda olmayacaktım.
ve bunların hepsi bir tokat karşılığı olmuştu.
Her zamanki baş döndürme vs prosedürlerden sonra yine yüksek sesli müzik falan .. aşağı indik. Geçen gün Eroldan öğrendiğim kadarıyla C bölümünde idim. En sonunda geleceğim yer.
Erolun hücresinin yanından geçtik ve birkaç hücre sonra beni bir hücreye soktular.sonra gittiler. seslendim
"hey Erol bugün konuşmak için daha uzun süremiz var.Anlat bakalım"
"sessiz ol biri duyacak"
"kimse yok ki. Bir tek bizim yatakhaneden biri vardı o da nedense burada değil "
"B bölümüne götürmüşlerdir, buraya sevk edilmeden önce oraya götürürler."
"neden beni ilk buraya getirdiler o zaman"
"birkaç günlük gelecekleri buraya getirirler direk,sanırsam sen de öylesin, ve küçük bir kuş bana bilerek buraya geldiğini söyledi."
"E bölümünde kalmıştık.En son E bölümünü anlatıyordun."
"Eskiden varmış, yıkılmış işte. Binaların isimlerini değiştirmemişler çünkü her türlü resmi işlemde o adla geçiyor."
"neden yıkıldı ki?"
"bu okul buraya kurulduktan sonra 2-3 ay sonra yıkmışlar"
"nedeN?"
"gerek yoktu çünkü."
"buraya okul kurulduktan sonra dedin önceden ne vardı ki burada."
"hapishane"
"E bölümü ne amaçla kullanılyordu peki?"
"oraya sadece en azılı suçluları ya da delileri götürüyorlardı. Sence bir okulda öyle bir yer lazım mı?"
"bu kadar şeyi nereden biliyorsun?"
"3 yıldır buradayım."
"3 yıl mı 3 yıl mı? 3 yılda 923 puan mı topladın? Nasıl toplayabilirsin ki mümkün mü ki o kadar kısa sürede çıkmak."
" o kitapta yazan puan kazanmak için her şeyi denedim nerdeyse"
"buradan çıkmakta aşırı acele ediyorsun ama illegal yollara başvurmadın hiç?"
"Babamın küçükken bizi terk ettiğini söylemişti annem.ama bence ölmüştür annem ben üzülmeyeyim diye söylemiyordur.
çok berbat bir evimiz vardı.o evi elde etmek için ne kadar uğraşmıştı annem. çok büyük bir şirketin en alt katıydı.Bodrum gibi bir yerdi.hiç penceresi yoktu.Güneşi sadece dışarı çıkınca görüyorduk.Gece gündüz kavramımız çökmüştü.Sürekli ışık yakıyorduk.Ama yine de bir hayattı.
12 yaşıma kadar böyle yaşadım.okul mokul eğitim hiçbir şey yoktu.Annemden başka bir akrabamda yoktu.Sonra 12 yaşımdayken bir gün evimize bir hırsız girdi.Binanın en alt katı olduğundan depo, kasa gibi bir şey olabileceğini düşünmüş olmalı.Nereden bilsin binanın temizlikçisinin orada yaşadığını?
Elinde bıçağı vardı ve üzerime doğru geliyordu tüm paraları nerede saklıyorsunuz diye sordu.elinde eldiven yüzünde maske vardı.Çok küçüktüm korkmuştum.Sonra arkadan annem geldi beni kurtarmak için, elinde sert bir cisim vardı. Tam vuracakken arkadan ,hırsız arkasını döndü ve annemin karnına soktu bıçağı.Kendi isteği de bu olmadığından bıçağı çıkarmadan hemen koşarak oradan ayrıldı.Çok korkmuştum dehşete kapılmıştım. Hemen yere düşen annemin yanına gelip bıçağı çıkardım annem acı çekiyordu.Sonrasında tek bildiğim onu hastaneye götürdükleri , bana onu nereye götürdüklerini söylememeleri ve iyi görünen bir adamın yanıma gelip bıçakta parmak izim olduğunu anlatması ve bana şu soruyu yöneltmesi idi. Okula mı gitmek istersin yoksa hapse mi?
O zamana kadar okula gitme isteğiyle büyümüştüm, sürekli anneme okuyup hayallerimi gerçekleştireceğimden bahsediyordum.O zaman ki en büyük hayalim pencereli bir evim olması idi.Hem de bir sürü pencereli.Ve şu an olduğum yere bak hiç penceresi yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış
Adventure18 yaşın altındaki çocukların suç işlemesi durumunda gönderildiği zorunlu, yatılı bir okul vardı. Burada suç işleyenler hem cezası süresinde yatılı olarak kalıyor hem de eğitim görüyordu. Böylece çocuklar eğitimlerinden de geri kalmıyordu. Ama her ş...